'Kader Kadranı'nın gizemi iki bin yıl sonra çözüldü
Indiana Jones serisinin son filmi "Kader Kadranı"na ilham olan iki bin yıllık Antikitera düzeneğinin gizemi sonunda çözülmüş olabilir. Araştırmacılara göre bu düzeneğin kullanım amacı sandığımız kadar komplike olmayabilir.

Bilim insanları Antikitera düzeneğinin ardındaki sırrı nihayet çözmüş olabilir. İki bin yıl önce Antik Yunan döneminden kalma bu gizemli cihaz, tarihin en eski bilgisayarı olarak biliniyor.

Düzenek 1901'de dalgıçlar tarafından Küçük Çuha Adası açıklarında keşfedilmişti. O zamandan beri de neden böyle bir şeyin var olduğu tartışılıp duruyor. Bronzdan yapılan gizemli cismin milattan önce ikinci yüzyılın sonu ile birinci yüzyılın başına dayandığı tahmin ediliyor.

Bazı bilim insanları, söz konusu düzeneğin antik dünyadan bugüne kalan en karmaşık mühendislik çalışmalarından biri olduğunu söylüyor. Bazılarıysa bunun Güneş'in, Ay'ın ve gezegenlerin konumlarını tahmin etmek için el gücüyle çalıştırılan bir cihaz olduğunu düşünüyor.

Cihazla ilgili çok daha uçuk kaçık tahminler de var. Örneğin komplo teoricileri bu düzeneğin dünya dışı varlıkların kanıtı olabileceğini savunuyor.

Arjantin'deki Ulusal Mar del Plata Üniversitesi'ndeki araştırmacıların yaptığı yeni bir araştırma, Antikitera Düzeneği'nin varlığına yeni bir anlam taşıyor. Araştırmacılara göre düzenek, çalışan bir bilgisayardan ziyade oyuncak olabilir.
Ayakkabı kutusu boyutundaki cihazın parçalara ayrılıp aşınması da bu belirsizlikleri besliyor.

Bu yeni araştırma Cardiff Üniversitesi'ndeki astrofizikçi Mike Edmunds'ın araştırmalarının üstüne yapıldı. Edmunds düzeneğin dişlilerinin şeklini ve üretim hatalarını incelemişti.
Edmunds'ın ortaya koyduğu hataların başarısızlığı önlemek için gereken tolere edilebilir limiti aştığını belirten araştırmacılar, "Sonuç olarak düzenek ya hiç düzgün bir şekilde çalışmadı ya da esas hatalar Edmunds'ın kayıt altına aldığından daha küçüktü" diyor.

Araştırmacılar oluşturdukları simülasyonda önceden tespit edilen hatalar nedeniyle dişlilerin sık sık takıldığını ve devre dışı kaldığını belirtti. Bu da mekanizmanın gerçekten çalışıp çalışmadığı sorusunu gündeme getirdi.

Yine de araştırmacılar, ellerinde deniz altında kalarak yüzyıllar içinde zarar görmüş parçalar olduğunu ve bu nedenle bazı çıkarımların spekülatif kaçacağını kabul etti.