TÜİK’in aylık yüzde 1.53, yıllık yüzde 35.41 oranında açıkladığı mayıs ayı tüketici enflasyonu (TÜFE) verileriyle, temmuzda memur ve emekli aylıklarına yapılacak zam oranında beş aylık enflasyon farkı netleşti. Mayıs itibarıyla yüzde 15.09 düzeyinde gerçekleşen beş aylık enflasyona, temmuz zammı öncesinde açıklanacak haziran ayı enflasyonu da eklenerek milyonlarca memur ve emeklinin yıl sonuna kadar alacağı aylıklardaki artış kesinleşecek. Yapılan değerlendirmelere göre; İstanbul Ticaret Odası’nın aylık yüzde 2.83, yıllık yüzde 46.57, ENAG’ın aylık yüzde 3.66, yıllık yüzde 71.23 oranında hesapladığı mayıs ayı enflasyon artışının, TÜİK tarafından bunların yarısı düzeyinde ve yüzde 1.53 oranında açıklanması, iktidar ve ekonomi yönetiminin yıllardır uyguladığı maaş zamları öncesi enflasyonun düşük tutulması senaryosunun yine devrede olduğunu gösteriyor. Ben de hem TÜİK’in enflasyon açıklamasını ve ekonomin son durumunu Türkiye’nin dört bir yanını gezen ekonomist-yazar Şeref Oğuz’la konuştum. İki gün sürecek röportajın ilk bölümünde Oğuz “karamsar” bir tablo çizdi.

- TÜİK enflasyon rakamları açıkladı. Size inandırıcı geldi mi?

İnandırıcı gelmedi. Çünkü; TÜİK her maaş artışına baz teşkil edecek veri zamanlarında aynı şeyi yapıyor. Geçen mayıs-haziran ayında aynısını yapmıştı. Düşük veri açıklamıştı İTO ve ENAG’a göre. Daha sonra bu verileri kullanarak TÜİK’e dava açılmıştı. Yargıtay emekli üyesi “Düşük veri açıklayarak emeklinin gelir kaybına neden oldun” demiş ve dava açmıştı. 2025’te aynı şey tekerrür etti. Mayıs ayında sadece bir örnek; İstanbul’da gıda fiyatları yüzde 3.5 artarken TÜİK artmadığını hatta biraz azaldığını iddia etti. Gıda özellikle TÜİK endeksinde düşük gelir grupları için son derece yüksek ağırlığa sahiptir. Bu yüzden de haziranda da benzer tutum izlemesi halinde emeklinin enflasyon telafisi için gerekli olan maaş farklarının artışını şimdiden elinden aldı.

ENDEKSTEN MAL KAÇIRMA OPERETİ

- Bilinçli bir veri açıklaması var.

Bilinçli veri açıklaması değil bilinçli veri çarptırması var. Saraydan Kız Kaçırma opereti var ya Mozart’ın bu da endeksten mal kaçırma opereti. Böylece büyük ihtimalle emekli Yargıtay üyesinin açtığı davanın ikincisi de yolda. Bu sayede normalde ilk altı aylık enflasyon yüzde 21-22’lerde çıkması gerekirken TÜİK marifetiyle yüzde 16-17’lerde tutulacak. Aradaki fark da emeklinin, ücretlinin cebinden çalınmış olacak.

18 AYDIR ENFLASYON DÜŞECEK DİYOR

- Hazine Bakanı Mehmet Şimşek de olumlu bir açıklama yaptı ve enflasyonun düştüğünü söyledi.

Her zaman yapıyor. Balık hafızalı olduğumuz için! Kardeşim 18 ay önce de yaptın bir sene önce de yaptın altı ay önce de yaptın bu açıklamayı. Hep düşecek diyorsun ama düşmüyor. Enflasyon armut değildir olgunlaşınca kendiliğinden düşmez. Enflasyonu düşürmek için üç temel dinamik var.

ŞİMŞEK ÇAKTIĞI KADAR YAĞMADI, GÜVEN KALMADI

- Nedir onlar?

Birincisi gerçekçi tespit: Enflasyonu yukarıya iten sebepleri gerçek bir şekilde ortaya koymak, cesur davranmak. Örneğin nedir cesur davranmak; bütçe açığıdır, kamuflasyon yani kamunun zam yaparak enflasyonu düşüreceğini dair kendisinde oluşan batıl inanç. Batıl inancı biz keşfettik. Buna bağlı olarak da TÜİK de bunu kamufle ediyor. TÜİK kamufle ediyor kamu zam yapıyor. Gerçekçi tespit şart.

İkincisi kapsayıcı çözüm: Sadece bir sektörü telafi etmek ya da bir sorunu çözmek değil ekonomin tamamına bakarak çözmek. Nedir o? Sadece fiyat istikrarına odaklanırsan Er Ryan’ı Kurtarmak gibi binlerce şirketi batırabilirsin. Şu anda fiyat istikrarını diline dolamış, sıkı para politikası diyor buna. Ne yapıyor? Bazı sektörle can çekişiyor! Onları da kurtarmak gerekiyor.

Üçüncüsü güvenilir uygulayıcı: Hiçbir güven kalmadı. Mehmet Şimşek’e verilen kredi ki muhalefet de bu krediyi vermişti. Bu ateş iktidarı da muhalefeti de zengini de fakiri de yakıyordu ve güvenle başladı Şimşek. Ama güven bitti. Çünkü; Şimşek çaktığı kadar yapmadı. Rasyonel şimşekler çaktırdı ama yağmadı. Tasarruf tedbiri dedi yapmadı. Söylediği hiçbir şeyi yapmadı. Yaptığı sadece daha vergi daha vergi daha vergi.

KAMUYA KURU SIKI PARA POLİTİKASI

- Zenginden değil hep yoksuldan alıyor ama vergiyi.

“Bana vergi verin” diyor “Çünkü yandaşa para yetiştiremiyorum” diyor. “Bana vergi verin” diyor “Diyanet Holding’in CEO’sunun altındaki aracı değiştirmeliyim” diyor. “Bana para verin” diyor “Ki müteahhitler ödeme bekliyorlar” diyor. “Para verin ki zombi şirketler yuvadaki aç kuşlar gibi benden yemek bekliyorlar. Para verin” diyor; “14’üncü uçağımı alayım” diyor. Anlattığım; kamunun doludizgin harcama histerisini beslemek adına daha fazla vergi olarak algıladı. Sıkı para politikasından örnek de verelim: Vatandaşa, KOBİ’ye, emekliye sımsıkı para politikası, kamuya kuru sıkı para politikası.

İÇİMİZDEKİ BELÇİKALI NÜFUS RAHAT

- Orta Vadeli Program’a baktığımızda ne görüyorsunuz? Bu programın ekonomiyi düzeltmekten çok kaynak transferi programı olduğu ortaya çıktı. Suudi Arabistan ne yapıyor? “Benim petrolüm var bana vergi vermeyin. Yeter ki beni yukarıda tutun” diyor. Onların petrolü var bizim de halkımız var. Ben halktan alırım harcamalarımı yaparım; ben halktan alırım cam binalarda otururum, esnaftan, KOBİ’den, sanayiciden alırım zombi şirketlere aktarırım, zenginlere veririm. Gelir dağılımı daha da bozuluyor. GİNE katsayısı denilen gelir dağılımını belirleyen yapıda dünyanın en kötüleri arasına gidiyoruz. TÜİK’in verilen göre en zengin yüzde 20 gelirin yarısını alırken, yabancıların Türkiye için yaptığı daha tarafsız çalışmalara göre; ülkenin yüzde 5’i gelirin yarısını alıyor. İçimizde Belçikalı nüfus var 17-20 milyon. Fert başına gelirleri 50 bin 60 bin dolar bizlerinse 15 bin… Yoksulun başına böyle bir gelir yok.

Enflasyon armut değil olgunlaşınca düşmez! - Resim : 1

YARIN: Yeni Şafak’ta çıkan Mehmet Şimşek eleştirilerinin amacı nedir?