ANALİZ
Bir gün öncesinden “çok önemli açıklamalar yapacak” bilgisi verilince herkes merak içinde Bahçeli’nin dünkü grup toplantısı konuşmasını merak etmeye başladı.
Konuşmadan üç buçuk saat önce yayına giren YouTube konuşmamda “Bahçeli büyük ihtimalle Cumhur ittifakına bağlılığını açıklayacak” dedim ama ekledim “Bu saray ile MHP arasındaki çelişkinin bittiği ya da biteceği anlamına gelmez.”
MHP genel başkanı dünkü toplantısında büyük heyecanla Erdoğan’a bağlı olduklarını, cumhur ittifakının süreceğini anlattı.
Sudan konusuna değindi.
Gazze’de devam eden zulmü lanetledi.
Terör örgütü liderinden yine “kurucu önder” diye söz ederek İmralı’ya heyet gönderilmesini istedi.
Ama ekonomiden hiç söz etmedi.
Enflasyonu, pahalılığı, geçim sıkıntısını hiç dile getirmedi.
Oysa MHP’lilerin huzursuz olmalarının ana nedenleri bunlar.
MHP milletvekilleri, yöneticileri halkın içine girememekten yakınıyor, partilerinin hızla eridiğini seçimlerde ağır bir sonuçla karşı karşıya kalabileceklerine inanıyor.
Sarayın tüm düğmelere basarak dolu dizgin gitmesinin toplumsal huzuru bozduğuna inanan MHP’liler “halktan güven almalıyız” inancında.
Bahçeli bu konulara hiç değinmedi bile.
Sanki bunlar hiç yokmuş, her şey güllük gülistanlıkmış gibi konuştu.
Diyorum ki “Siz bakmayın Bahçeli’nin ‘aramıza fesat sokmaya çalışıyorlar’ sözlerine dünkü konuşma yakın gelecekte fırtına kopacağının da habercisidir.”
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Erdoğan bunları söyleyebilir mi?
Dikkatler dün ister istemez Bahçeli’nin “cumhur ittifakı ile ilgili” açıklamasına odaklanmıştı.
MHP genel başkanı hayli coşkulu biçimde Erdoğan’a olan bağlılıklarını dile getirdi ama konuşmasının satır aralarında AKP genel başkanını zora sokacak cümleler vardı.
Örneğin Amerika Başkanı Trump için söylediği sözler yenilir yutulur gibi değildi.
Bahçeli Gazze’deki ateşkesle ilgili, “kırılgan değil, çok sağlam” sözlerini gerçeklerle bağını koparan, hayal alemine dalan, keyfi ve tarafgir konuşan bir siyasetçinin bitmek bilmeyen hezeyanı olarak niteledi.
Dikkat ediyorum da Erdoğan günlerdir ateşkesten sonra İsrail’in vahşeti sürdürmesine çok sert tepki veriyor ama Trump’a tek kelime bile etmiyor.
GÜNÜN SÖZÜ
Alayına başlarım...
Alayına defederim...
Alayına silerim...
“Alayına” kelimesi kimin patentinde... Devlet beyin... Dünkü konuşmasının sonunda, dinleyicilere “alayına” diyerek herkesi “şok” etti...
“Sizi takmıyorum” mu demek istedi... Ahmet ÜSTÜN
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Persona non grata mı?
Aslında ne yandaş medyada ne de muhalefette fazla ilgi görmemişti Amerika büyükelçisi Tom Barrack’ın “Türkiye ile İsrail arasında Hazar Denizi’nden Akdeniz’e kadar iş birliği göreceksiniz” sözleri.
İlk tepkiyi dün Devlet Bahçeli gösterdi.
“Bu beyanat bir akıl tutulmasıdır” dedi ve “Henüz daha Gazze soykırımının hesabı görülmemişken, suçlular hesap vermemişken, iki devletli model gerçekleşmemişken bu sefir, İsrail ile iş birliği içinde olacağımızı neye dayanarak, hangi hak ve yetkiyle iddia etmektedir?” diye ekledi.
Yetinmedi ve şöyle konuştu; “Ülkemizde görev yapan dış misyon görevlilerinin yerini yurdunu bilmesi lazımdır. Had ve hudut aşımına asla girmemeleri asıldır, kaçınılmazdır.”
Bahçeli’nin sözleri bir anlamda “persona non grata” yani büyükelçinin “istenmeyen adam” ilan edilmesini istemektir.
Erdoğan böyle bir şey yapabilir mi?
Sahi dışişleri bakanı Gazze zirvesi düzenlerken Amerikan büyükelçisinin bu sözlerine bir cevap vermeyi neden hiç düşünmedi?
KOMİK
CHP’ye psikolojik baskıya devam
CHP’nin “şaibeli” iddiasına konu olan kurultayı ile ilgili olarak açılan “butlan” davası sona erdi ama CHP’ye yönelik yürütülen psikolojik baskının ikinci aşaması devam ediyor.
Bir de aynı onu ile ilgili Ankara 26. Asliye ceza mahkemesinde açılan usulsüzlük davası var.
Bu davanın baş sanığı Ekrem İmamoğlu, sanıklar arasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, görevinden uzaklaştırılan tutuklu Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat da var.
İlk duruşma dün yapıldı ve mahkeme jet hızıyla davayı 13 Şubat’a yani üç ay sonrasına attı.
Oysa butlan davasından sonra bu davanın da düşmesi gerekirdi.
Ama belli ki iktidar CHP’yi sıkıntıya sokacak, parti içi kavgayı körükleyecek, CHP yönetimini oyalayacak psikolojik baskıya devam kararı aldı.
Bu hukuksuzluklar bir gün bitecek de dur bakalım daha ne kadar çekilecek?