ABD, İsrail, Mısır ve Katar’ın da yer aldığı “İsrail- HAMAS ateşkes” anlaşması dün öğle saatlerinde yürürlüğe girdi…

Yürürlük tarihinin, 2025 Nobel Barış Ödülü’nün verileceği 10 Ekim Cuma gününden bir gün önceye yetiştirilmesi amma da ilginç…

Eğer bugün bu ödülün Trump’a verildiği açıklanırsa…

“İnsan” oldukları kabul edilen kimi “egemen” kişilerin, on binlerce insanın ölümünü nasıl istismar ettiklerini, daha iyi anlayacağız…

Neyse, asıl konuya geçeyim…

***

Dünya siyasetinde bir masa vardır canlarım…

Üzerinde bayraklar, dosyalar, çevirmenler, kameralar...

Ama o masada aslında konuşan:

Ne diplomasidir…

Ne nezakettir…

Ne de akıl…

O masada sadece ve sadece güç konuşur…

Ve güç, çoğu zaman adaletten nefret eder…

Çünkü adalet, gücü sınırlar...

Güçlüler neden adil davranmaz

Güçlü devletler, müzakere masasında adil olmaktan korkarlar...

Çünkü adalet, denklik ister

Denklik, eşitlik getirir…

Eşitlik de o güç farkını eritir...

Yani güçlü bir devlet için adalet, kendi üstünlüğünden vazgeçmek anlamına gelir...

O yüzden güçlü Devlet, “adil” olmak yerine, “haddini bildirmek” ister…

Bu, onların kendi halkına verdiği gizli mesajlardır:

“Bakın, biz güçlüyüz... Eğilmeyiz, eğdirtiriz…”.

***

Trump’ın, istifa etme onurluluğunu gösteren Japonya Başbakanı Shigeru Işiba’ya ve kendisini ziyaret etmekle gururlanan başka başkanlara yaptığı da işte budur ve…

Bu, bir tür tiyatrodur aslında…

Güç gösterisi evet ama aynı zamanda, korkunun maskesi…

Çünkü gücü elinde tutan bilir ki, adil bir masada gerçekler konuşulursa;

Kendi haksızlıkları da görünür hale gelir…

Güçsüzler neden haddini bilmez

Çünkü, güçsüz devletlerin yöneticileri, içten içe korkarlar...

Bu korku bazen “ezilme” korkusu, bazen “küçük görülme” endişesidir…

O yüzden, güçsüz devletlerin yöneticileri pazarlıkta, “hak ettiklerinden fazlasını” isterler…

Çünkü içten içe bilirler ki:

Gerçekte, hak ettiklerini bile tam alamayacaklardır…

***

Bu da bir tür savunma mekanizmasıdır:

Bir çocuğun, babasının önünde büyük görünmeye çalışması gibi...

Bir ülkenin lideri de büyük devletlerin önünde, kendi halkına “boyun eğmedim” mesajı vermek ister ama…

Bu “büyük görünme” çabası, bazen ülkesinin uzun vadeli çıkarlarını yakar, kül eder…

Çünkü müzakere, sahne değil; stratejidir…

Ve strateji, öfke ya da gururla değil, bilgelikle yönetilir

Yoktu çünkü

Peki, “İsrail- HAMAS ateşkes” anlaşmasında Türkiye niye yoktu?..

Ve fakat buna rağmen Erdoğan neden “biz de masadaydık” dedi?..

Bu sorunun cevabı gayet basit:

Erdoğan’ın “biz de masadaydık” demesi, milletine ve uluslararası kamuoyuna:

“Türkiye sürecin dışında kalmadı, etkili oldu” mesajı vermektir...

Yani:

Algı yönetimi, psikoloji ve diplomatik roldür…