Bir saniye durup düşünelim. Biz neyi konuşuyoruz? “Asgari” ücreti…

Yahu “asgari” ne demek? Sözlükteki anlamı açık; En az, en düşük, minimum… Yani yerin dibinin dibi… Daha aşağısı yok!

Bir işçinin sadece kendisinin değil ailesinin de insanca yaşamasını sağlayacak, gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden karşılamaya yetecek en az ücret…

Vasıflı ol, vasıfsız ol fark etmez. Bu paranın altında yaşamak zaten insan onurunun altında yaşamak demek...

***

Normal şartlarda, medeni bir ülkede asgari ücretle çalışanların oranı ne olur dersiniz?

Belçika’da yüzde 3’ün altında… Neden? Çünkü adamların sendikası var, toplu sözleşmesi var.

İşçi diyor ki; “Ben vasıfsız olabilirim ama insanım kardeşim! Asgari senin olsun, ben emeğimin pazarlığını yaparım.” Orada asgari ücret vermek, bir nevi ayıp sayılıyor.

Çekya’da oran yüzde 2 civarında... Amerika’da federal asgari ücretle çalışanlar nüfusun yüzde 1’inden az… Avustralya’da yüzde 2’nin altında… İngiltere’de yüzde 1’lerde…

Bu ülkelerde kimse “Aralıkta asgari ne olacak?” diye televizyon başına kilitlenmiyor. Neden? Çünkü bu, nüfusun çok küçük bir kesimini ilgilendiren teknik bir detay…

***

Peki Türkiye’de? Çalışanların yüzde kaçı asgari ücret alıyor? Bilmiyoruz! Neden bilmiyoruz? Çünkü resmî veri yok!

En son açıklama 2014’te yapılmıştı. O zaman bile kayıtlı işçilerin yüzde 40’ı asgari ücretliydi… Sonra ne oldu? Veri bir anda “gizli” hale geldi.

Yönetimin emriyle SGK ve Çalışma Bakanlığı, bu bilgiyi saklama kararı aldı. TBMM’de milletin vekili soruyor, cevap yok! Sahi millet kim oluyor da hesap verecekler?

***

Tahminlere göre, kayıt dışı çalışanlarla birlikte ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ı, kanunen verilebilecek “en düşük” ücreti alıyor.

Yani “insanca yaşamanın sınırı” olarak belirlenen o daha düşüğü olamaz denilen parayı…

2025 yılı için bu tutar; Net 17.002 lira… Barınma mı? 15 bin lirayı kiraya verdin, kaldı 2 bin... Gıda mı? Ulaşım? Sağlık? Eğitim? Elektrik, su, cep telefonu? Matematik bile bu bütçe ile nasıl geçinildiğini çözemiyor!

***

Ama asıl vahim olan, asgari ücretin artık bilinçli bir sosyal mühendislik aracına dönüşmüş olması… Mevcut düzenin sessiz kalabalıkları yönetme düzeneği…

Hayatını zar zor sürdüren insanlardan demokrasi ve adalet için tepki beklemek kolay mı? Karnı doymayana lüks kaçar medeniyetin kuralları…

İşte “asgari düzen” tam da bu yüzden sürüyor… Kılıçdaroğlu’nu da isterler, Gürsel Tekin’i de… Casus da derler, katil de!