“Amerika’da bağımsız hukuk var, yargı var; başkan bile karışamaz…” derlerse inanmayın, hepsi hikaye... Hele Halkbank davası, tam olarak Amerikan dış politikasının emrinde…
Halkbank, halka açık bir kamu bankası… Bu yüzden her kelimeyi dikkatle seçmek şart… Yatırımcılar yanlış yönlendirilmemeli…
***
Nitekim yapılan açıklamaların etkisi borsada rahatça görülüyor. “ABD Yüksek Mahkemesi, Halkbank’ın İran yaptırımları”na dair yargılamayı sonlandırma talebini görüşmeyi reddetti.” haberiyle hisse, Borsa İstanbul’da yüzde 10 düşüşle taban kapattı.
Dün Erdoğan’ın, “Trump, ‘Halkbank’ın problemi bizim için bitmiştir’ dedi.” Açıklamasıyla hisse fiyatı bu kez yüzde 10 yükseldi. Bir cümle aşağı, bir cümle yukarı… Hisse emme basma tulumba gibi…
***
Peki hikâye nasıl başladı?
31 Aralık 2011’de ABD’de kabul edilen yasa ile İran Merkez Bankası ile çalışan yabancı finansal kurumlara ağır yaptırım yolu açıldı.
Bu yasa kapsamında ABD, İran’ın ambargoyu delmesine yardımcı olduğu gerekçesiyle Fransız Bankası BNP Paribas’a tam 10 milyar dolar ceza kesti. Banka uzlaşmaya gitti, 8.9 milyar dolar ödedi.
HSBC ve Standard Chartered 2 milyar dolara yakın ceza yedi.
Lloyds, Credit Suisse, Barclays, UniCredit, RBS/ABN AMRO, Commerzbank, Deutsche Bank, ING, JPMorgan dahil 40’tan fazla banka milyarlarca dolarlık yaptırımla yüzleşti.
İşin enteresan tarafı bu yaptırım kararı nedeniyle tek bir kişi hapis yattı. O da Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Halk Atilla! Yazık valla…
Amerika’ya gittiğinde tutuklandı, altı suçtan yargılandı, beşinden suçlu bulundu, ceza aldı. İhale ona kaldı!
Çalışanına ceza verip hapis yatırmışlar. “Şirketin suçu yok” diye karar mı alacaklar? Zaten niyeti bozmuşlar!
***
Dahası da var. Halkbank tarafından tutulan Hakan Atilla’nın avukatı Victor Rocco, “suç işlendi”yi kabul edip, ifadeye ve delillere itiraz etmedi. Yalnızca “Atilla yapmadı” dedi.
Rüşveti veren Reza Zarrab da parayı alanın Hakan Atilla değil, bankanın eski genel müdürü Süleyman Aslan olduğunu söyledi.
***
Peki Süleyman Aslan kimdi? Halkbank eski Genel Müdürü…
Evinden çıkan milyonlarca dolar için “Reza Zarrab hayırsever biridir. Yardım yapmak istediğini söyleyince aklıma mezun olduğum Çorum Osmancık İmam Hatip Lisesi geldi. Paraları kendi nezdimde, evde tuttum” İfadesini verdi.
Türkiye’deki mahkeme, yapılan savunmayı yeterli bularak el konulan paraların iadesine hükmetti.
***
Zarrab’ın “Ona 52 milyon dolar rüşvet verdim” dediği dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise “ABD’nin kararı onu bağlar. Bizim çok sayıda uluslararası anlaşmamız var” demişti. Yanılmış demek ki!
Yine Zarrab’ın ortağı Babek Zencani “Türkiye’de rüşvet verdim” dedi, Meclis’te araştırma önergesi AKP oylarıyla reddedildi. Her seferinde ‘bitti’ deniyor, ama bitmeyen tek şey bu hikâye… Gerçekten Halkbank problemi nihayete erdi mi?