Birkaç gün önceydi…

Suriye’deki seçim tiyatrosunun hemen ardından geçici hükümet güçleriyle PKK’nın uzantısı SDG arasında çatışma çıktı ve sabah saatlerine kadar devam etti. O saatlerde de geçici ateşkes yapıldı.

Bunun üzerine ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack yanına bölge komutanını da alarak koşa koşa, Trump’ın “general” rütbesi ihsan ettiği SDG elebaşı Mazlum Abdi’nin yanına gitti. Sarıldılar, gülüştüler ardından da birlikte poz verdiler. Barrack kısa bir süre sonra bu fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaştı…

O fotoğrafta poz verenlerin hemen arkasında SDG’nin bayrağı bulunuyordu; sarı zemin üzerinde bir harita altında Arapça ve İngilizce “Suriye Demokratik Güçleri (SDG)” yazısı bulunuyordu. Peki haritada ne vardı?

-Suriye haritası vardı; Hatay’ı tamamen Suriye sınırları içinde gösteriyordu!

Aslına bakarsanız, SDG bu bayrağı uzun süredir kullanıyor, yeri geldikçe ABD yetkilileriyle birlikte önünde pozlar vermekten kaçınmıyordu! Peki Türkiye bu konuda bugüne dek ne yapmıştı? Bilmiyoruz!

Ancak ilk kez ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan bir zat büyük bir fütursuzlukla Türkiye’nin bir kentini Suriye sınırları içinde gösteren bir harita önünde poz veriyordu!

-Başlıktaki terbiyesizlik ve kepazelik işte buydu!

‘Sınır bir takas aracıdır!’

Öncelikle Barrack’tan biraz söz etmemiz gerek…

Adam hem Türkiye büyükelçisi hem Suriye Özel Temsilcisi hem de son zamanlardaki söylem ve tavırlarıyla maşallah bölge valisi!

Ancak diplomatlıkla uzaktan yakından bir ilgisi yok, mesleği emlakçılık! Bunu gayet açık bir şekilde bir röportajında şöyle dile getirmişti:

-Ben diplomat değilim. Trump’ın iş bitirici paralı askeriyim!

Bunun böyle olduğunu yaptığı skandal açıklamalarla gayet güzel ispatlamıştı da…The National’a verdiği röportajda şunu da söylemişti:

-Ortadoğu’da hiçbir zaman barış olmamıştır. Muhtemelen de hiçbir zaman olmayacaktır… İnsanlar sınırlar için savaştığını söyler. Ama savaştıkları bu değildir. Sınır müzakerenin bir aracıdır!

Nasıl ama, anadan doğma emlakçı vallahi! Üstelik “sınır, müzakerenin aracıdır” derken İngilizce para birimi anlamına gelen “Currency” sözcüğünü kullanmıştı. Kısacası, muhterem “toplumları, kültürleri, tarihi silip atmış” sınırları bir alışverişte kullanılacak takas malzemesine indirgemişti…

-Trump’ın diplomat yaptığı emlakçı işte böyle biriydi!

Ne ilk ne de son!

Yukarıda da belirtmiştim bu kepazelik ve terbiyesizlik ilk değildi…

Görünüşe göre son da olmayacak, çünkü üstünden günler geçmesine karşın Tom Barrack’ın dışişlerine çağırılıp bir izahat istenmesi bir yana, etkili ve yetkili çevrelerden “tık” bile çıkmadı ne yazık ki…

Tam bu noktada aklıma Kuzey Irak’ta yaşanan skandal geliverdi… Bundan önceki Papa Françesko, Irak’ı ziyaret etmişti. Gelmişken nedense Kuzey Irak’ı da şööle bir görmek istedi. Erbil’de ağırlandı. Irak Bölgesel Kürt yönetimi Papa’nın ziyareti şerefine pul bastırmıştı. Nasıl mı, tarif edeyim:

-Pulun üstünde Papa’nın silueti arkasında bir harita görülüyordu. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin neredeyse tamamı Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ne dahil edilerek, “Büyük Kürdistan’ın” parçası olarak takdim edilmişti… 20’yi aşkın ili kapsayan haritada Hatay da vardı tabii!

Üstelik bu pul Papa Françesko’ya bizzat Barzani ailesi tarafından tanıtılmıştı! Kıyamet koptu tabii. Dışişlerimiz sert bir açıklama yaptı. Bizim medyada haberler yazılar birbirini izledi. Sonra ne oldu peki? Hiçbir şey olmadı! Barzani Türkiye’yi ziyaret bile etti

-O harita eminim Barzani’nin makam odasının başköşesinde duruyor!

Dönelim bugüne; bölge valisi havalarında abuk subuk açıklamalar yapan, bu türden Türkiye’nin parçalanmış görüntüsünü gözümüze sokan haritalar önünde poz veren bu zat için ne yapılacak?

Siz herhangi bir şey yapılacağını düşünüyor musunuz? Aradan neredeyse üç gün geçtikten sonra umudunuz var mı?

-Hele ortada Suriye’nin alt yapısına harcanacak 1 küsur trilyon dolarlık pasta, ABD’deki Halk Bank davası gibi devasa durumlar varken Trump’ı kızdırmanın ne alemi var, değil mi ama!