TARIK IŞIK / NEFES
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, NEFES gazetesi Ankara bürosunu ziyaret etti. Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “eski bir dostu” olarak, “AKP’nin kuruluş ilkesi, anayasa ve evrensel hukukun gereği Erdoğan’ın tatlı bir dönüşümün önünü açması lazım” tavsiyesinde bulundu.
Babacan, NEFES Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, Ankara Haber Müdürü Mahmut Aydın, Temsilci Yardımcısı Tarık Işık ve editör Seval Güler ile Türkiye gündemine ilişkin sohbet etti.
Ziyaretinde sorularımızı yanıtlayan Babacan, sohbetin başında muhalefete yönelik giderek artan baskıları ve son zamanlarda yaşanan siyasi operasyonları “demokrasi” ekseninde değerlendirdi. Babacan, şunları söyledi:
‘HUKUK YOKSA KAOS OLUR’
“Demokrasi, kıymetli ve önemli bir yönetim sistemi. Ama hukukun üstünlüğü ve liyakat bazlı yönetim kadrosu yoksa sonuç almıyor. Demokrasi, eğer hukuk yoksa ülkeyi kaosa götürebilir. Hukukta, eğitimde sorunlar var. Bu ikisi iyi olmazsa Türkiye ‘Orta gelir tuzağına düşecek’ diyordum. Bunların hepsi oldu.
Demokrasi, sandık, halkın iradesi önemli ama seçilen insanların da hukuka bağlı bir şekilde ülkeyi yönetmeleri de bir o kadar önemli. ‘Ben sandıktan çıktım. 50+1’i cebime koydum. Anayasa dediğin de 50+1 değil mi? Ben kendim 50+1’im. Anayasa ne ki?..’
Bu şekilde bir zihin dünyasıyla ülke yönetilmeye başlandığında bunu yaşıyoruz. Hukuka uygun davranmayı bırakın, yargıyı yönlendirebilme, yargıyı kullanma gücünü eline aldığı anda hukukun üstünlüğü bitiyor. Şu anda yaşadığımız en önemli sorun bu.”
Babacan, kamuoyunda, AKP iktidarının muhalefeti yok ederek bir daha seçim yapmayacağına yönelik endişelerin yaşanmasına ilişkin soruya, “Bizim böyle bir endişemiz olsa hiç uğraşmamız lazım. Biz niye siyasetteyiz o zaman? Bu ülkede bir gün seçim olacak. Buna inandığımız için siyaset yapıyoruz. Demokratik, meşru siyaset içerisinde yolumuza devam edeceğiz” yanıtını verdi.
Başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere birçok milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için fezlekeler düzenlemesini, “Kişi bazında uğraşabilirler. Ama bilecekler ki demokrasi ve hukuk talebi bu ülkede devam ediyor. Bir kişiyle uğraşırlar, başkası gelir” şeklinde değerlendiren Babacan, “Bir daha seçim olmaz” kaygısına ilişkin şöyle konuştu:
‘BİR GÜN SEÇİM OLACAK’
“Önemli olan demokrasi ve hukukun üstünlüğü iradesinin yaşıyor olması. Bu ülkede ısrarla ve inatla bunu savunan insanlar var. Türkiye, Doğu Avrupa, Orta Asya ülkeleri gibi değil. Bizde yaşanmış bir demokrasi tecrübesi var. Hukukun ve demokrasinin düzgün işlediği dönemlerde başarılı olmuş bir Türkiye var. Bugün insanlar konuşmuyor ve konuşamıyor belki ama her şeyi not ediyor.
Günü geldiği zaman bu insanlar sandıkta konuşacak. Bu endişeye hep beraber toplum olarak kapılırsak o zaman korktuğumuz olur. Toplum olarak, siyasi partileriyle, sivil toplumuyla, özgür medyasıyla demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkesine sahip çıkarsak o zaman onlar korkar. Çünkü biz haklıyız ve meşru zeminde yürüyoruz. Uzun vadede haklı olan güçlüdür.
Yeter ki o vehme kapılmayalım. ‘Bu ülkede acaba seçim olmaz mı’ kötü bir vehim. Hep beraber, korkuyla toplum içine kapanırsa o zaman siz Türkiye’den korkun. Ben öyle bir şey görmüyorum. Başka hiçbir ülkeyle karıştırmamak lazım. Bu ülke, kaç tane askeri darbe yaşadı! Demokrasimizin her uğradığı darbede yeni bir başlangıç yapmayı da bildik.
Demokrasimiz şu anda ağır bir tehdit altında. Mutlaka bir çıkış yolu bulunur. Yeter ki o çıkışla ilgili umudumuzu sağlam tutalım ve çalışalım. AKP’nin kuruluş ilkesi, anayasa ve evrensel hukukun gereği Erdoğan’ın tatlı bir dönüşümün önünü açması lazım.
Belki ilk 10 yıl Türkiye’de güzel şeyler oldu. İyi gitti pek çok şey. Ama ikinci on yılda kötü gitti. Hiç olmazsa siyasi kariyerinin böyle bir döneminde giderayak böyle bir güzel iz bırakıp gitsin.
‘İyi günlerinde de kötü günlerinde de Türkiye’yi yönetti ama Türkiye’de demokrasinin, tatlı bir iktidar değişiminin önünü açtı, o şekilde ayrıldı’ diye hatırlanması ve tarihe böyle geçmesi bence kendisi açısından da iyi. Eski bir dostu olarak söylüyorum. Eski bir dost olarak kendisine bunu tavsiye ediyorum.”
"İKTİDAR DEĞİŞEN ANAYASAYA UYACAK MI, EMİN DEĞİLİM!"
Yeni anayasa tartışmalarına ilişkin konuşan Babacan, “İktidardakiler, şu anda anayasayı bağlayıcı bir hukuk metni olarak görmüyorlar. Anayasa ne kadar yeni de olsa değişse de o yeni çıkacak veya değişen anayasaya uyacaklar mı uymayacaklar mı, ben emin değilim” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AYM ve AİHM kararlarına saygı duymadığından ve tanımadığından bahseden Babacan, “Sen zaten anayasaya uymuyorsun ki yeni anayasayla niye uğraşıyorsun ki? Kafana göre hareket et. Bu konuda güven oluşturmak istiyorlarsa şu ana kadar alınan ama uygulanmayan ne kadar AYM ve AİHM kararı varsa uygulasınlar, görelim. Bu, bir samimiyet testi. Samimiyet testinden geçsinler, sonra anayasayı konuşmaya başlayalım” diye konuştu. İktidarın hiçbir somut madde ortaya koymadan yıllardır “yeni anayasa” demesini eleştiren Babacan, “Yaptıkları somut tek şey, 11 kişilik komisyon kurmak” dedi.
DEM PARTİ’NİN “ANAYASA” SINAVI
Babacan, terör örgütü PKK’nın silah bırakma sürecine değindi, şu yorumları yaptı:
“Meclis’te bir komisyon kurulacak. Bu komisyon sadece PKK ve terörsüz Türkiye’yi konuşmayacak. Bu komisyon aynı zamanda temel hak ve özgürlükleri de konuşacak. Barış ve çözüm süreci var. Silah bırakma, işin barış süreci.
Bir de işin çözüm, hak ve özgürlük kısmı var. Çözüm kısmında anayasa değişiklikleri gerekecek. DEM Parti’nin haklı olarak beklentileri var. Yeni anayasada DEM Parti’nin beklentisi olan hususlar yer alacak mı almayacak mı? Eğer onlar yer alırsa, DEM Parti önemli bir sınavdan geçecek.
İktidarla olan ilişkileri nasıl şekillenecek, bilemiyorum. İktidardan, ‘Sorununuz nedir, ne istiyorsunuz, bunların hepsini çözeriz kolay. Ama bizim de anayasayla ilgili çalışmalarımız var.”
YOKSULLUĞU UNUTMAYALIM
Ali Babacan “Yeni anayasayı, CHP’li belediyelere yönelik operasyonları konuşurken memleketin ana gündemini; fakirliği, yoksulluğu, gelir ve servet dağılımındaki bozulmayı unutmamak gerekiyor” dedi.
Babacan “61 ülke içerisinde Türkiye servet dağılımının en bozuk olduğu üçüncü ülke. Ama yüzde 1’in sahip olduğu servetin oranının en yüksek olduğu ülke. Geniş kitleler fakirleşiyor ama Türkiye’de satılan yat sayısına bakınca orada ayrı bir tablo var” ifadelerini kullandı.