12 yıllık “Gezi” sırrı ve AKP’deki kırılma anı

“Duvarların Dili Olsa” televizyon ekranlarına, gazete haberlerine yansımayan detaylarla Türk demokrasisinin şah damarı TBMM’ye farklı bir pencere açmayı hedefliyor.

28 Mayıs 2013 tarihi Türk siyasi tarihindeki dönüm noktalarından biridir. “Sokağa çıkma kültürü” çok fazla olmayan ülkemizde milyonlarca kişinin katılımı ile 20 Ağustos’a kadar sürecek hükümeti protesto eylemlerinin kıvılcımı o gün çakıldı.

Bu nedenle Gezi olaylarının yıldönümünde 12 yıl önce TBMM ve Başbakanlık koridorlarında konuşulan “AKP’deki kırılma anı”nı yazmanın tam sırası. Gezi’nin hemen başında Kabine’nin ağır toplarından bir ekip Başbakan Erdoğan’a gider. Amaç polisin göstericilere karşı orantısız güç kullanmaması ve dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun polis barikatını geçmesine engel çıkartılmayarak Taksim’deki vatandaşlara destek ziyareti yapabilmesinin sağlanmasıdır.

Erdoğan yol arkadaşlarını pek de sıcak karşılamaz. “Sertlik” yanlısıdır. AKP’li kurmaylar partinin sertleştikçe oy kaybettiğini anlatmaya çalışır. Ancak Erdoğan ikna olmaz. Tam kapıdan çıkacakları sırada Erdoğan’a bir telefon gelir. Arayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’dür.

Cumhurbaşkanı Gül’ün Başbakan Erdoğan’a neler dediği duyulmaz. Ancak Erdoğan’ın Gül’e söylediklerinden Cumhurbaşkanının da aynı konuda aradığı anlaşılır. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun eylemcilerle görüşebilmesi için barikatın kaldırılmasını kabul eder. Ancak Erdoğan’ın o sırada söylediği, “Hepiniz bir araya gelip bana komplo kurdunuz.” cümlesi AKP’de bir kırılma anı olur.

İlerleyen süreçte AKP muhalefete karşı üslubunu daha da sertleştirirken parti içindeki huzursuzluklar da artar. Bir kısım parti kurucusu uzaklaşır veya uzaklaştırılırken parti de birinci ve ikinci dönemlerine göre daha agresif kimliğe kavuşur.

Özel, İmamoğlu afişi ile aynı kareye nasıl girdi?

Sosyalist Enternasyonal’in İstanbul’da toplandığı gün CHP milletvekilleri de 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne “Free İmamoğlu” yazılı pankart astı. Meğer CHP’liler bunun için küçük bir operasyon yapmış. Eylem deneyimi olan milletvekilleri köprüye gelmeden araçlarından inmiş. Yola yürüyerek devam etmişler. Görevli polisler tarafından durdurulunca “milletvekili olduklarını ve gezmeye geldiklerini” söyleyip atlatmışlar. Bu sırada geldikleri araçta bulunanlar asılacak pankartı pencereden köprüye bırakmış. Arkadan yürüyerek gelen vekiller de pankartı alıp asmış. Önceden yapılan plana uygun olarak Boğaz’da Sosyalist Enternasyonal üyeleriyle tekne turunda olan Genel Başkan Özgür Özel de köprünün altından geçerken bu pozu vermiş.

Kızılay’a değen nazar

Kızılay’ın 9 Mayıs’ta gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurul’da tek aday olan Fatma Meriç Yılmaz ‘başkan’ seçildi. Medya kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya gelen Kızılay’ın ilk kadın başkanına, deprem bölgesinde çadır satma skandalı ile özdeşleşen eski Başkan Kerem Kınık’ı sorduk. “Halkta bir incinme, hayal kırıklığı oldu mu?” dedik. Samimi bir cevap verdi, “Bir hayal kırıklığı ve bir incinme oldu muhakkak. Buna ‘yok’ dememiz, olmadığı anlamına zaten gelmeyecek. O dönemde yaşananlarla alakalı sözle değil icraatla konuşmamız gerekiyor” dedi. Yılmaz’ın gazetecilerle toplantısı devam ederken -aksilik işte- önündeki masanın ayakları kapanınca masanın üzerindekiler yere devrildi. Kızılay ürünü bazı içecek şişeleri kırıldı. Birkaç dakikalık temizlik molasının ardından toplantı devam etti. Anadolu’da bir inanç vardır. Cam kırıldı mı “nazarın çıktığı” düşünülür. Kerem Kınık’ın vicdana sığmayan işleri 1868’de kurulan, nice badridede Türk milletine şefkat elini uzatan Kızılay’da derin yaralar açtı. Kırılan camlarla birlikte Kızılay’ın üzerindeki nazarın Fatma Meriç Yılmaz döneminde çıkmasını umuyor ve diliyoruz.

Rektör beyin hızlı “U” dönüşü

Öğrenciler, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması Sağlık Bilimleri Üniversitesinin SporFest etkinliğinde “Zıpla… Zıpla… Zıplamayan Tayyip’çi” sloganları ile zıplayarak protesto etti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile kurulan üniversitenin rektörü Kemalettin Aydın gençlere müdahale etmedi, hatta festivalin son gününde ödül töreninde yaptığı konuşmada öğrencilere, “Sizi Yaradana kurban olayım. Sizi yetiştiren ana babanın ellerinden öperim. Gerçek Mustafa Kemal’in askerleri sizlersiniz” diye hitap etti. Ancak nerden nasıl bir sinyal aldıysa artık Aydın, bu tutumundan “geri vites” yaptı. Öğrencileri üniversiteye almamakla tehdit etti, “Huzuru bozmaya kalkan her kim olursa ertesi sabah bu üniversitenin dış duvarlarından içeriye girme şansı yok” dedi. Böylece 3 dönem AKP’de milletvekilliği yapan rektör beyden zıplayarak huzurun bozulabileceğini, bunun da kazanılmış eğitim hakkından mahrum bırakma gerekçesi olabileceğini öğrenmiş olduk!

Yeni Kürt partileri yolda

Terör örgütü PKK’nın silah bırakma ve fesih açıklamasından sonra gözler Güneydoğu Anadolu illerinde. Kulislerde, örgütün silah bırakmasından sonra DEM Parti oylarında patlama yaşanayacağını düşünen “muhafazakar Kürtler” bunu önlemek için harekete geçti. “DEM Parti tabanı ile yönetimi arasında zıtlık var. Seçmen muhafazakar-mütedeyyin, parti yönetimi ise sol-sosyalist. Bu denklem yürümez” değerlendirmesinde bulunuluyor. Radikal dinci örgütlerin bu nedenle bölgede örgütlenebileceğine dikkati çeken bazı AKP’lilere göre, bölgede “Nevruz” adıyla yeni bir parti kurma çalışmaları devam ediyor. Aynı kaynakların iddiasına göre birden fazla Kürt partisi yolda. Eski HDP milletvekili Altan Tan da yeni parti hazırlığında. “Yaşayan görür” der büyüklerimiz. Bakalım “süreç” nereye evrilecek.

“Efendim külliye bu maddeyi istemiyor”

TBMM’de infaz düzenlemesi ile yaklaşık 55 bin mahkumun affedilmesini içeren 10. Yargı Paketini görüşmek üzere grup başkanvekilleri bir araya geldi. Görüşmeler uzlaşıyla devam ederken sıra terör örgütü mensuplarının yararlanacağı infaz düzenlemesine geliyor. AKP temsilcisi “Bu madden FETÖ’cüler de yararlanacak, bunu tabanımıza anlatamayız” diyerek itiraz ediyor. Tam bu sırada bir danışman AKP temsilcisinin kulağına “Efendim, Külliye bu maddeyi istemiyor” diye fısıldıyor. Sonuç: Madde taslaktan çıkarılarak yeni yasama yılına bırakılıyor.

“Beyler Covid geride kalmadı mı?”

AKP’nin Meclis’e sunduğu 10. Yargı Paketinden “Covid düzenlemesi” olarak bilinen ve hükümlü terör örgütü mensuplarının da yararlanması öngörülen infaz düzenlemesinden son anda neden vazgeçtiğini araştırdık. Aldığımız bilgi şöyle: AKP’nin anketinde göre Terörsüz Türkiye süreci olarak adlandırılan açılıma halkın yüzde 77’si karşı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenlemeden terör hükümlülerinin yararlanmasını öngören bölümlerin çıkarılmasını istedi. AKP’liler DEM Parti ile yaptıkları görüşmede “FETÖ’cüleri ve PKK’lıları bırakırsak bu yaz sokağa çıkamayız” diyerek düzenlemeden “şimdilik” vazgeçtiklerini açıkladılar. AKP kulislerinde konuşulanlara göre, MKYK toplantısından sonra bir grup milletvekili Erdoğan’a giderek infazda Covid düzenlemesinin genişletilmesi talebini anlattı ve Erdoğan’dan “Beyler, Covid geride kalmadı mı?” yanıtını aldı. İddialara göre, terör örgütü mensuplarının yararlanacağı infaz düzenlemesi ekim ayında başlayacak yeni yasama yılına bırakıldı.

Mattia Ahmet Minguzzi maddesi

TBMM’ye sunulan 10. Yargı Paketinde, çocuk yaşta İstanbul’da yine çocuklar tarafından acımasızca katledilen Mattia Ahmet Minguzzi davasını etkileyecek düzenlemeler de yer alıyor. Mevcut durumda Ahmet’in katili çocuklar cezaları kesinleştiğinde cezaevine değil, eğitim evine gideceklerdi. Eğitim evi daha konforlu, cezaevi koşullarından farklı. Meclise sunulan yeni teklifte ise “çocuk katiller” eğitim evlerine değil kapalı cezaevine gidecekler.

Meclis toplantıdayken bakan kanunu anlattı!!!

102 yaşını dolduran Gazi Meclis pek çok badire atlattı, pek çok olay yaşadı ama böylesini görmedi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetilen ülkemizde AKP’lilere göre kuvvetler ayrılığı var. Yani yasama, yürütme ve yargı bağımsız çalışıyor. TBMM Adalet Komisyonu, trafik cezalarının artırılmasını öngören kanun teklifini henüz görüşürken ve teklif henuz yasalaşmamışken İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yeni düzenleme ile trafik suçlarında hangi cezaların uygulanacağını anlattı. Oysa TBMM’de önergelerle teklifteki cezaların yükseltilmesi ve düşürülmesi mümkün. Bakalım TBMM Genel Kurulu kendi iradesini mi ortaya koyacak yoksa Yerlikaya’nın iradesini mi kabul edecek.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber