Adalet Bakanı: Bir tek kadınımızın bile şiddete maruz kalması hepimizi derinden yaralar

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, suça sürüklenen çocuklara ilişkin kamuoyunda gündeme gelen düzenlemelere ilişkin "Öncelikle dikkate almamız gereken suça sürüklenen nedenleri ortadan kaldırmak. Dolayısıyla asıl suçlu olan suça sürüklenen nedenlerdir. Bu nedenleri ortadan kaldırmaya çalışmak lazım" dedi. Bakan Tunç, kadına yönelik şiddet hakkındaki cezasızlık politikası eleştirilerine de "Bir tek kadınımızın bile şiddete maruz kalması hepimizi derinden yaralar" yanıtını verdi.

AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Adalet Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri tamamlandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, görüşmelerin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtlayarak, değerlendirmelerde bulundu.

COVID düzenlemesinin hayata geçirilmemesine ilişkin eleştirileri yanıtlayan Tunç, COVID ile ilgili düzenlemenin 31 Temmuz 2023 tarihi itibariyle cezaevlerinde bulunanların yararlandığını belirtti. Tunç, "Suç tarihi bakımından 31 Temmuz 2023 öncesi suç işleyen, daha sonra suç işleyip de davası daha hızlı sonuçlanıp cezaevinde bulunanlar yararlanmıştır. Ama davası sonuçlanmayanlar, cezaevinde bulunamayanlar yararlanamamıştır. Bu konuda eşitlik ilkesi bakımından eleştiriler var, talepler yoğun olarak geliyor" dedi.

Tunç, bu konunun etki analizinin yapılması gerektiğini, grup başkanının kamuoyuna açıklama yaptığını ve etki analizine göre taleplerin değerlendirilmesinin Meclis’in takdirinde olduğunu söyledi.

"BİR TEK KADINIMIZIN BİLE ŞİDDETE MARUZ KALMASI HEPİMİZİ DERİNDEN YARALAR"

"Bugün, Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü" diyen Tunç, "Bir tek kadınımızın bile şiddete maruz kalması hepimizi derinden yaralar" ifadelerini kullandı. Bu alanda anayasal düzenlemeler, aile mahkemelerinin kurulması, Adli Destek Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde Kadın Hizmetleri Daire Başkanlığı kurulması, savcılıklarda özel soruşturma büroları ile tedbir mahkemelerinin tesis edilmesi gibi uygulamaları hatırlatan Tunç, ayrıca Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerle; kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarında kadına karşı işlenmesi halinde cezayı artıran ağırlaştırıcı neden kabul edildiğini, kadına karşı kasten yaralama suçlarında kuvvetli suç şüphesinin varlığı hâlinde tutuklama nedeninin öngörüldüğünü, ısrarlı takibin müstakil suç haline getirildiğini dile getirdi.

Tunç, "İyi hal indirimi" uygulamalarına ilişkin düzenlemeler yapıldığını, mağdur kadınların talebi halinde ücretsiz avukat görevlendirmesi sağlandığını ve adliyelerde kadın-çocuk adli görüşme odaları ile eğitim çalışmaları yürütüldüğünü kaydetti. Cumhurbaşkanı kararıyla yayımlanan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 5. Eylem Planı çerçevesinde çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğini belirtti.

"ASIL SUÇLU OLAN SUÇA SÜRÜKLENEN NEDENLERDİR"

Bakan Tunç, çocuk yargılamalarında onarıcı adalet anlayışı ve çocuğun üstün yararı ilkesi çerçevesinde düzenlemeler yapıldığını, 2005 tarihli Çocuk Koruma Kanunu ile alınacak tedbir kararlarının mevzuata kavuştuğunu söyledi. Çocuk Adalet Merkezleri'nin önemine dikkat çeken Tunç, Bursa, Erzurum ve Eskişehir’de açılışların gerçekleştirildiğini, Kayseri’de planlandığını ve İzmir’de hazırlıkların sürdüğünü belirtti.

Tunç, kamuoyunda tartışılan suça sürüklenen çocuklara ilişkin düzenleme ihtiyaçlarına da değinerek, Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesi uyarınca 0–12 yaş grubunun ceza almadığını, 12–15 yaş aralığında yarıya, 15–18 yaş aralığında ise üçte bir oranında indirim uygulandığını hatırlattı.

Yasal düzenlemede caydırıcılık ve adalet sistemi içerisinde "kapsamlı değerlendirme yapmak lazım" diyen Tunç, "Öncelikle bizim dikkate almamız gereken suça sürüklenen nedenleri ortadan kaldırmak. Dolayısıyla asıl suçlu olan suça sürüklenen nedenlerdir. Bu nedenleri ortadan kaldırmaya çalışmak lazım" ifadesini kullandı.

Suça sürüklenen çocuklarla ilgili Meclis'te Araştırma Komisyonu'nun kurulduğunu hatırlatan Tunç, "Bu komisyon çok önemli bir çalışma sergileyecek ve o komisyonun suça sürüklenen nedenlerin araştırılması ve bu konuda mevzuatta yapılması gereken ya da uygulamalarda yapılması gereken hususlarla ilgili Meclisimizin raporunu takip edeceğiz. O görüşmelere de inşallah bizler katkı sağlamaya çalışacağız" dedi.

"HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ENDEKSİ, OBJEKTİF KRİTERE DAYANMIYOR"

"Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde Türkiye'nin çok geride olduğu" eleştirilerini yanıtlayan Tunç, endeksin objektif kriterlere dayanmadığını, Türkiye gerçeklerini yansıtmadığını ve kendi içinde çelişkiler barındırdığını kaydetti.

Tunç, endeksin kâr amacı gütmeyen bir kuruluş tarafından hazırlandığını belirterek, "Amerika Birleşik Devletleri eski Barolar Birliği Başkanı’nın kurduğu bir dernek ve bu dernek her yıl Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi sıralamasını yapıyor. Sıralamada Türkiye’yi 118. sırada gösterdiler bu sene itibarıyla" dedi.

Listede Türkiye’nin üzerinde yer alan ülkelerin demokrasi ve serbest seçim koşulları açısından Türkiye’yle kıyaslanamayacağını söyleyen Tunç, sıralamanın objektif olmadığını dile getirerek, "Objektif kritere dayanmıyor. Türkiye gerçeklerini göz ardı eden, anketlerini göz ardı eden, sadece belli uzmanlardan oluşan, onların da belli ideolojiye sahip kişilerden alınan görüşler doğrultusunda bir sıralama yapılıyor" ifadesini kullandı.

Bakan Tunç, kuruluşun kendi internet sitesinde yayımlanan halka yönelik anket sonuçlarının da endeksle çeliştiğini belirtti. Endeksteki sayfalarda, genel nüfus anketi sonuçlarının sıralamayla uyumlu olmadığının ifade edildiğini aktaran Tunç, "Genel nüfus anketi sonuçlarına bakıldığında endeksteki sıralamamızın vatandaşlarımızın genel görüşünü yansıtmadığı açıkça gösteriliyor" bilgisini paylaştı.

Tunç, Türkiye’de yargılama sürecinin adil işlediğine inanan vatandaş oranının ankette yüzde 59 olarak yer aldığını belirterek, bu oranın listede üst sıralarda bulunan ülkelerin gerisinde olmadığını söyledi. Tunç, "Yargılama sonunda elde ettiği sonuçtan bağımsız olarak, yargılama sürecinin adil işlediğine inanan vatandaşlarımızın oranı ülkemizde yüzde 59 diyor bu anket. Ama bu oran endekste 2. sırada gösterilen Norveç’te yüzde 36 gösteriyor. İsveç 4. sırada endekste yüzde 52 gösteriyor. 12. sırada Avusturya yüzde 52 gösteriyor. 34. sırada İtalya yüzde 48 gösteriyor" dedi.

Hizmet memnuniyetine ilişkin oranlarda da Türkiye’nin endekste üst sıralarda yer alan ülkelerden daha iyi göründüğünü ifade eden Tunç, "Yargılama sürecinden memnun olduğunu ifade eden vatandaşlarımızın - ki arkadan hizmet aldı - yüzde 74 gösteriyor bu listede. Ama endekste 2. sırada yer alan Norveç yüzde 61" diye konuştu.

“‘İYİ HAL' MAĞDURİYETLERİNİ HEP BİRLİKTE GİDEREBİLİRİZ”

Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları'na ilişkin eleştiriler hakkında konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "İyi hal değerlendirme hususu, kanun çerçevesinde gerçekleşiyor. Altı ayda bir İdare ve Gözlem Kurulu kararları değerlendiriliyor. Eğer gerçekten bu noktada bir mağduriyet söz konusu ise ki elbette böyle bir hata olabilir ve bu anlamda itiraz sürecini takip etmek gerekir. Bu konudaki mağduriyetleri hep birlikte giderebiliriz” dedi.

Bunun üzerine muhalefet sıralarından gelen "Politik suçlarda serbest bırakılmalar olmuyor. Selçuk Kozağaçlı akşam serbest bırakıldı, sabah tekrar tutuklandı" şeklinde eleştiriler yapıldı.

Bakan Tunç da "Özellikle terör suçları bakımından ilgili mevzuatta bizzat yazılı olan bir husus bu. Hastalık nedeniyle infazın ertelenmesi konusu da Ceza infaz Kanunu'nun 16 Maddesi'ne göre gerçekleşiyor ve tam teşekküllü eğitim ve araştırma hastanelerinden alınan raporun Adli Tıp'tan alınan raporlu onaylanması ile birlikte infaz ertelemeleri gerçekleştiriliyor. Öyle bir propaganda yapılıyor ki sanki bu tahliyeler hiç olmuyormuş gibi algı yaratılıyor. Yüzde 94'ü olumlu sonuçlanmış” şeklinde yanıt verdi.

“KUYU TİPİ HAPİSHANELERDE HAVALANDIRMALAR VE BÜYÜKLÜKLER YETERLİ”

Kamuoyunda “Kuyu tipi cezaevleri” olarak bilinen yüksek güvenlikli “S” ve “Y” tipi cezaevlerinin şartlarının oldukça kötü ve yetersiz olduğuna yönelik eleştiriler hakkında ise Bakan Tunç, “Biz de kuyu tipi cezaevi gibi bir durum yok, böyle bir şey söz konusu değil. Yüksek güvenlikli ‘S’ tipi cezaevleri var. Onlar da çağdaş sisteme uygundur. Havalandırmalar ve büyüklükler yeterlidir” dedi.

“ROJİN KABAİŞ'İN CEP TELEFONUNU ÖNEMSİYORUZ, ORADAN DELİLLERE ULAŞABİLİRİZ”

Rojin Kabaiş soruşturması hakkında da konuşan Bakan Tunç, şu bilgileri paylaştı:

- "Adli Tıp İstanbul 1. İhtisas Kurulu önce cinsel saldırı olup olmadığına yönelik bir rapor verdi ve ölümün suda boğulma şeklinde gerçekleştirildiğine karar verdi. Maktulenin üzerinde bulunan iki farklı DNA'yla ilgili bu DNA’ların bulaş mı olduğu araştırıldı. Bir eşleşme bulunamadı. Cinsel saldırı bulgusu bulunmadı.

- Bu noktada cep telefonunu önemsiyoruz, oradan delillere ulaşabiliriz. İspanya’yla görüştük, takip ediyoruz. İspanya Adalet Bakanı ile İspanya ziyaretimde bizzat görüştüm takip ediyoruz cep telefonu ile ilgili görevlendirmeleri yaptık ve oradan çıkacak delilleri bekliyoruz soruşturmayı sonuna kadar takip ediyoruz ailesinin hassasiyetini de biliyoruz.”

"YENİ ANAYASA İHTİYACI HERKES TARAFINDAN DİLE GETİRİLİYOR"

Yeni Anayasa yapma gereği hakkındaki eleştiriler hakkında ise Bakan Tunç, “Yeni anayasa ihtiyacı herkes tarafından dile getiriliyor. İnşallah sivil katılımcı ve bir toplumsal sözleşme hürriyetinin de anayasayı yapmak bu parlamentoya nasip olur. Parlamentodan sonra da tabii ki bunu onaylayacak olan milletimizdir” ifadelerini kullandı.

Bütçe görüşmesi sırasında milletvekilleri tarafından “Türkiye bir hukuk devletidir”, “Yargı bağımsızdır” şeklindeki açıklamalarının eleştirilmesi hususunda ise Tunç, şunları söyledi:

- "'Türkiye hukuk devletidir’ dedikten sonra da çok sayıda cümle kuruyorum onları da göz ardı ediyorsunuz. Sadece konuşmanın o cümlesini alarak bazı medya kuruluşları özellikle bu sözü sadece tekrarladığımı söyleniyor. Hukuk devletinden anladığımız bu konuda eleştirenlerden daha farklı. Bizim hukuk devletinden anladığımız özellikle yargı bağımsızlığıdır, yargı tarafsızlığıdır ve yargının adaleti hakkıyla tecelli ettirmesidir.

"BUGÜNKÜ YARGI DARBECİDEN, VESAYETÇİDEN VE YOLSUZLUKTAN DA HESAP SORAN BİR YARGIDIR"

Komisyonda pek çok milletvekilinin Türkiye’de eskiden bağımsız bir yargı olduğunu ancak şimdi olmadığını ifade etmesi üzerine Tunç, “Bir sağdan bir de soldan asan geçmişteki yargı bağımsız mıydı? Ama şimdiki yargı özellikle milli iradeye saygı duyan bir yargıdır. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde millet meydanlarda mücadele ederken o yargıçlar ve savcılar evlerinde oturmayıp adliyelere koştular. Bugünkü yargı her zamankinden bağımsız ve tarafsızdır. Darbeciden, vesayetçiden ve yolsuzluktan da hesap soran hiçbir ayrımcılığa müsaade etmeyen bir yargıdır" dedi.

Yılmaz Tunç Adalet Bakanlığı Kadına Şiddet
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber