AKP ve Saray'dan peş peşe 'sabotaj' açıklamaları
Teröristbaşına özgürlük talebiyle sokağa çıkan DEM Partililerin yürüyüşü sırasında, kolluk kuvvetleri hakkında 'düşman' ifadesi kullanıldı. AKP Sözcüsü Ömer Çelik ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'dan 'sabotaj' uyarıları geldi.
Terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması talebiyle DEM Parti Gençlik Meclisi’nin çağrısıyla dün akşam Diyarbakır’da yürüyüş düzenlendi.
Yürüyüşe biber gazıyla müdahale edilirken bu esnada atılan slogan ve katılımcılara megafon ile yapılan anonslar tepki çekti.
'PKK halktır halk burada' sloganlarının yanı sıra megafon ile "Yoldaşlar, düşman diyor ki eğer yürümeyecekseniz burada yapın. Biz o surlara gideceğiz... Ya o suru açacaksınız, ya o sur başınıza yıkılır! İleri!" ifadeleri kullanıldı.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "düşman" ifadesinin "sabotaj" olduğunu belirterek "Kahraman emniyet ve güvenlik güçlerimizi lanetli bir zihniyet ve zehirli bir dille “düşman” diyerek hedef alanları ve terör propagandası yapanları lanetliyoruz. Bunların “terörsüz Türkiye” sürecine “suikast” teşebbüsünde bulunmaları beyhudedir ve cevabını siyaset ve hukuk zemininde alacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum da çözüm sürecine dair sabotaj uyarısı yaptı.
Uçum, sosyal medya hesabından paylaştığı “‘Önce geçiş sonra demokrasi’ çarpıtması!” başlıklı yazısında özetle şunları ifade etti:
“SINIRLAR BELLİ”
-Bazı çevreler ‘Terörsüz Türkiye’ye geçiş ve demokrasiyi geliştirme’ süreçlerinin organik ilişkisini göz ardı eden bir tavır içindeler. Konu ve özne ilişkisini doğru kurmak önemlidir: Geçiş sürecinin konusu terörün kesin ve devamlı surette sona ermesidir. Geçiş sürecinin sınırları bellidir. Geçiş süreci Türkiye'deki ve bölgedeki Kürtlerin tamamına yönelik değildir. Dolayısıyla buradaki özneler de elbette münfesih terör örgütünün kurucusu, bağlı yöneticiler, ilgili iç ve dış siyasi mecralar ve hukuken temsilci kişilerle sınırlıdır.
“BÜYÜK HUKUK REFORMU”
- Demokrasiyi geliştirme sürecinin konusu ise büyük bir hukuk reformu ve yeni anayasa hedefidir. Bunun için demokrasiyi geliştirme sürecinin özneleri Türk Milleti’nin tamamı, halkın tüm kesimleri ve her alandaki meşru temsilcileri, tüm demokratik kurumlar ve kuruluşlar, tek ve kolektif tüm kişilerdir.
HEDEF DEMOKRASİYİ GÜÇLENDİRMEK
- İki ana aşamayı bu bakışla ele almak gerekir: İlki geçiş sürecidir ve bunun hukuku da demokrasiyle ilişkilidir. Geçiş süreci hukukunu demokrasi dışında görmek abestir. Terörün ve şiddetin sona ermesi ve buna bağlı geçiş süreci hukuku, bizatihi demokratik olanaklar üretecek büyük adımlardır.
- Terörün sonucu olan birçok tedbire artık ihtiyaç kalmayacaktır. Bunun doğal sonucu zaten demokratik alanın genişlemesidir. Devamı ise demokrasiyi geliştirme sürecidir. Hedef elbette demokrasiye geçiş (!) değil demokrasiyi güçlendirmektir.
“TÜRKİYE’NİN GERÇEĞİ”
- Suç alanına girilmedikçe her kanattan muhalif, demokratik muhalefet alanında son derece rahat bir şekilde hareket ediyor. Türkiye’nin gerçeği budur. Norma ve uygulamaya ilişkin sorunlar her dönem olabilir bundan sonra da olur. Ama herkes biliyor ki sistemde bu sorunları giderecek kurumlar, kurallar, tedbirler olduğu gibi geliştirilmesi gereken hususlara ilişkin de sürekli bir çaba var. Dolayısıyla geçiş süreci hukuku demokratik hukukun bir parçası olacaktır. Demokrasiyi geliştirme sürecinin hukuku da Cumhuriyetin kurucu ilkeleri ve demokratik birikim üzerine yapılacak reformlarla, Türkiye’nin demokrasisini ileriye taşıyacaktır.
“CUMHURİYET’İN TEMELİ GÜÇLÜ”
- Soyut iddialarla, gerçeklikten kopuk ve kurgusal tezlerle, fikri çarpıtmalarla, kör ideolojik bakışlarla Türkiye’nin demokrasi gerçeğinin üstü örtülemez. Çünkü tamamlanacak, geliştirilecek ve ilerletilecek yönleri olsa da Cumhuriyet ve demokrasi güçlü temellere sahiptir.
“ÖN ŞARTA BAĞLANAMAZ”
- Bu arada ‘Terör bitmesin veya terörü bitirmeyin çünkü henüz demokrasiye geçmedik’ anlamına gelen yorumları yapmak aymazlıktır. Bu bakış açısında mevcut demokrasiyi inkar eden tavrın dışında daha önemli sorun, terörün demokrasi için yapılan bir eylem olduğu izlenimi vermesidir.
- Böyle bir bakışı hiç kimse kabul edemez. Terörü sona erdirmek hiçbir ön şarta bağlanamaz. Terör hiçbir iyi hedefin aracı olamaz. Terörün bitmesi, hiç kimse için bir kayıp değildir, herkesin kazancı ve demokrasiyi geliştirmek için yüksek bir imkandır. Bu nedenle bu süreci istismar etmek en büyük sabotaj olur.