AMATEM Kurucusu Prof. Beyazyürek: Meclis'te uyuşturucuyla mücadele için bütçe ayrılmıyor
Yapımcılığını Gazeteci ve Yazar Hande Karacasu’nun üstlendiği Ayık Yaşamlar belgeseline konuk olan AMATEM Kurucusu Prof. Mansur Beyazyürek, bağımlılıkla mücadeleyi anlattı.
Türkiye’nin uyuşturucu gerçeğini, bağımlılık tedavisi ve alternatif yöntemleri sosyal ve psikolojik boyutlarla ele alan Ayık Yaşamlar isimli belgesel serisinin beşinci bölümüne konuk olan AMATEM Kurucusu Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, Türkiye’de bağımlılıkla mücadele kapsamında izlenmesi gereken yolu anlattı. Beyazyürek, "Meclis'te uyuşturucuyla mücadele için bütçe ayrılmıyor" diye konuştu.
Yapımcılığını Gazeteci ve Yazar Hande Karacasu’nun üstlendiği
belgesel, “sosyal çürüme”nin bir ayağı olan uyuşturucuyu farklı
perspektiflerden ele alıyor. Birçok doktor, bağımlılık danışmanı ve
gazetecinin katkılarıyla hazırlanan 10 bölümlük belgeselin dördüncü
bölümü yayınlandı. Belgesel, uyuşturucu bağımlılığının Türkiye’de
yaygın hale gelmesiyle birlikte sosyal çürümenin bir ayağı olarak
tüm toplumu nasıl terörize ettiğini, bağımlılığın Türkiye’de nasıl
milli güvenlik sorununa dönüştüğünü ele alıyor. Uyuşturucunun
ülkeye giriş sürecini, neden yaygınlaştığını, uyuşturucu
bağımlılığının nedenlerini, bağımlılık tedavisinin çeşitli ve
alternatif yöntemlerini sosyal ve psikolojik boyutlarıyla ele alan
belgesel toplumun farklı kesimlerinden gerçek yaşam öykülerine yer
veriyor. Belgesel ayrıca, bağımlılığın iş gücü kaybından aile içi
şiddete, eğitimdeki başarısızlıktan artan suç oranlarına kadar
uzanan sonuçlar detaylı bir şekilde analiz ediyor. “Ayık Yaşamlar”,
uyuşturucuyla mücadelede çözüm odaklı bir perspektif sunarak, aktif
politikalar ile ve toplumsal dayanışmanın önemine de dikkat
çekiyor.
ERGENLİKTE BAĞIMLILIĞI TESPİT ETMEK İMKANSIZA
YAKIN!
Belgeselin yeni bölümünün konuğu olan Bağımlılık, Danışma,
Arındırma Ve Rehabilitasyon Merkezi (AMATEM) Kurucusu Prof. Dr.
Mansur Beyazyürek, uyuşturucu bağımlılığının sadece bireysel bir
sorun olmadığını, toplumsal bir sorun olarak ele alınması
gerektiğini vurguladı. Beyazyürek, uyuşturucu kullanımının
genellikle ergenlik döneminde başladığını ve bu dönemde ailelerin
erken belirtileri fark etmesinin çok zor olduğunu ifade ederek şu
değerlendirmede bulundu:
“Anne baba, çocuklarındaki değişiklikleri başlangıç döneminde fark
edemeyebilir. Ergenlikteki fizyolojik reaksiyonlar ile uyuşturucu
kullanımının etkileri çoğu zaman örtüşür. Bu da erken müdahale
imkanını zorlaştırıyor. Ancak çocukları ve aileleri suçlamak
yerine, neden bu maddeleri kullandıklarını anlamaya çalışmalı ve bu
sorunu tüm yönleriyle ele almalıyız. Kullanıma genellikle
ergenliğin başlangıcında başlanıyor. Hep söylenir; bu bir gençlik
sorunu denir. Bana çok soruluyor; ‘Hocam çocuk uyuşturucu
kullanıyor diyelim nasıl anlayacağız?’ diyorlar. Ben her zaman anne
baba hemen anlayamaz derim. 18 yaş öncesinde başlasa 21 yaşına
kadar tespit bile edemezsiniz. Ergenlikteki normal fizyolojik
reaksiyonlarla benzerlik gösteriyor. Örneğin harçlığının
arttırılmasını istiyor. Belki kız arkadaşıyla bir pastaneye gidecek
ama belki de madde alacak. Öfke nöbetleri olur. Bedeni değişiyordur
sinirlenir, hepimiz yaşadık ergenliği ama belki de kullandığı
maddenin etkisinde. Odasına kapanır; belki madde kullanmak için
belki yüksek volümlü bir müzik dinlemek için o kadar çok örtüşür
ki. Dolayısıyla anne babanın yakalaması başlangıç döneminde
özellikle çok zor.”
Bağımlılığın tespiti ve tedavisine ilişkin konuşan Beyazyürek,
“Kişinin kullandığı madde ne olursa olsun, davranışı ne olursa
olsun, kullandığı madde ne olursa olsun, süre ne olursa olsun eğer
o kişinin kullandığı madde veya o davranış o kişinin sosyal
yapısına, biyolojik yapısına veya psikolojisine zarar verdiği halde
olumsuz bir etki yaptığı halde kullanımı ve o davranışı
sürdürüyorsa ortada bir problem var demektir. Tedavisi gerekir”
ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’YE YABANCI OLAN KAVRAM: TERAPÖTİK
KOMÜNİT
“AMATEMler var ama yeterli değil” diyen Mansur Beyazyürek,
Türkiye’deki “ara istasyon” eksikliğine de dikkat çekerek şunları
kaydetti:
“Yüz binden fazla vaka gördüm. Bu kadar hasta gören biri olarak
söylüyorum; Ne yapıyoruz biz AMATEM’lerde? Biyolojik tedavisini
yapıyoruz. Nerede ondan sonra topluma girdiğinde sosyal olarak ne
yapıyor? İsviçre’de hastanede akut tedavi yani biyolojik tedavi
bittikten sonra topluma karışmadan bir ara terapötik komünit
dedikleri devlete ait kurumlar var. Orada kişi sosyal hayata
hazırlanıyor, bir meslek ediniyor, parayı nasıl harcaması gerektiği
bilgisini ediniyor. Kendine güveni sağlanıyor. Bu ara istasyonlar
bizde devlet politikasına girmedi. Aynı şekilde İtalya'da bir
çalışma yapıldı. X şehirde X mahallede çok fazla kullanıcı var.
Mahallenin neyi eksik tespit ediliyor. Gençlere yönelik spor sahası
mı, kütüphane mi? Tamamlanıyor. Bu yapılmış sonra bölgede
uyuşturucu kullanan kalmamış.”
“MECLİS’TE UYUŞTURUCU İÇİN BÜTÇE AYRILMIYOR”
Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, uyuşturucuyla mücadelede yeterli
bütçenin ayrılmadığına dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Meclis’te bütçe görüşülüyor ama uyuşturucu ile ilgili bütçe yok.
Tıbbi yönden, sosyal yönden ayrılacak özel bir bütçe yok. Partiler,
siyasi partiler iktidara gelecekler bizi yönetecekler,
programlarında uyuşturucu ile ilgili özel bir şey yok. Beni
yönetecek parti bunun varlığına inanmıyorsa ben bundan nasıl
mücadele beklerim?”