Asgari ücrete ek zam yapılmazsa felaket olur

Enflasyonun geldiği seviyeyi düşününce temmuzda asgari ücrette yeni bir düzenleme yapılması şart. Prof. Dr. Aziz Konukman’a göre, eğer zam yapılmazsa bu bir felakettir demek.

ŞEHRİBAN KIRAÇ / NEFES

Türkiye’de tüm çalışanlar adeta asgari ücrette eşitlendi. Çalışan yoksulluğu artıyor. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman’a göre, asgari ücret yılbaşından bu yana eridi, açlık sınırının da altında kaldı, temmuzda yeni bir artış olmazsa hakikaten sonuç vahim olur. Konukman, “Stagflasyonist bir ortam olacak. Allah kimseye göstermesin, en zor durumdur bu. Yani vatandaş hem işsiz hem yüksek bir enflasyonla yaşamaya mahkum” dedi. Prof. Dr. Aziz Konukman ile Türkiye ekonomisini konuştuk.

ASGARİ ÜCRET ERİDİ

-Bu kadar pahalılığın, yoksulluğun olduğu bir ortamda, vatandaşı nasıl günler bekliyor?

Yoksulluk artacak bu çok net. Enflasyonun geldiği seviyeyi düşününce temmuzda asgari ücrette yeni bir düzenleme şart. Eğer yapılmazsa bu bir felakettir demek. Asgari ücret zaten eridi, temmuzda artış olmazsa hakikaten sonuç vahim olur. Eğer bir erken seçim olmazsa çalışana refah payı da verilmeyecek. Var olan yoksulluğun dışında bir de çalışan yoksulluğu artacak.

-Nasıl bir felaketten bahsediyorsunuz?

Şu anda çalışanlar ortalama olarak asgari ücret düzeyinde ücret alıyor. Onunla ev kirasını ödeyemezken, eve ekmek götüremezken, şimdi iflasların konkordatoların patlamasıyla birlikte durumları daha da kötü olacak. Çalışırken sefalet ücreti alanlar, çalıştıkları şirket iflas edince tazminatlarını da alamayıp sokakta kalacak. Perşembenin gelişi çarşambadan belli. Asgari ücret açlık sınırının altında. Türkiye’de keşke çalışanlar açlık sınırında değil de yoksulluk sınırında ücret alsa. Bu olsa Türkiye sınıf atlar.

EV TİPİ KRİZ

-İflaslar artacak yani...

İflas ve konkordatonun olduğu yerde işsizlik de artacak. Sermayenin el değiştireceği bir sürece girebiliriz. Stagflasyonist bir ortam olacak. Allah kimseye göstermesin, en zor durumdur bu. Çünkü hem durgunluk oluyor hem fiyatlar aşağıya çekilemiyor. Adam hem işsiz hem yüksek bir enflasyonla yaşamaya mahkum.

-19 Mart İmamoğlu operasyonu ile ekonomideki kriz daha da derinleşti. Bu krizin etkileri bertaraf edildi mi, daha ne kadar bedel ödeyeceğiz?

19 Mart kırılma anı oldu. Zaten yapısal sorunlarla uğraşan Türkiye ekonomisi daha kırılgan noktaya geldi. Bugüne kadarki krizleri hep dış güçlere bağlayan bir anlayış vardı. Ama bu krizi iktidar kendi iradesiyle, bir siyaset tarzıyla yarattı. Ben buna ev tipi kriz diyorum. Merkez Bankası rezervlerinden yaklaşık 60 milyar dolar harcandı. Hem de faizin yüksek olduğu bir ortamda biriktirilmişti. Bunu bir çırpıda kaybettik. Zor günler için kullanılacak bir kaynağı heba ettik.

HUKUK YOKSA YATIRIM GELMEZ

-Sizce şu anda Türkiye ekonomisinin temel sorunları nelerdir?

Bir tanesi enflasyon. İster Nas politikası, ister tersi politika yürütülsün sonuçta enflasyon istenilen seviyeye gelmiyor.

Diğeri işsizlik. İstihdam yaratmayan büyüme. Bir diğer sorunumuz, Türkiye cari açıksız büyüyemiyor. İthal girdilere bağımlı bir sanayi yapımız var. Bunların üçü bizim kronik sorunlarımız. Döviz yetersizliği sorunu yaşıyoruz. Çözüm için doğrudan yabancı sermaye çekmelisiniz. Ancak sıfırdan fabrika kurulmuyor. Yabancı sermaye, daha çok şirket alımları, birleşmeler ve özelleştirmeler yoluyla geliyor. 19 Mart’tan sonra bu alanda da yatırımlar gelmiyor. Bunların gelmemesinin nedeni de hukuki güvencenin olmaması. Mesela bir Alman geldi ve Türkiye’ye sıfırdan yatırım yaptı, yarın o şirkete kayyum atanmayacağının garantisi yok. Böyle bir ortamda yabancı yatırım gelmez.

İŞSİZLİK TEHLİKE SİNYALİ VERİYOR

-İşsizlik nereye varır?

Türkiye kalkınma stratejisinde bir değişiklik yapmadı. Sorun orada. İstihdamın kalitesi çok düşük. Eğitim seviyesi düşük. 25-65 yaş arasındaki gruba bakarsak bunların yarısı ortaokul ve altı düzeyde eğitim seviyesine sahip. Böyle bir istihdam yapısıyla bir yere gidilmez. İstihdamdakilerin yarısı ortaokul ve altı düzeyde. OECD’de bu oran 5’te bir düzeyinde. Gençlerin yüzde 25’i ne eğitimde ne istihdamda. Böyle bir tuzağın içindeyiz. İnsan onuruna yaraşır iş kalmadı artık. Gençler son derece düşük ücretler ve güvencesiz çalıştırılıyor.

-Gençler umutsuz ve mutsuz, dışarıya gitmenin yollarına bakıyorlar...

Meclisin bu konuda acilen araştırma yapması gerekiyor. Genç işsizliğine eğilmemiz gerekiyor. Artık tehlike sinyalleri veriyor. Gençlerin geleceklerinin çalınmasına devam edilirse o ekonominin de geleceği olmaz. 19 Mart’tan sonra gençlerin sokağa inmesi de bu gelişmelerin bir birikimi. Yeni işler çıkıyor. Gençleri bu yeni işlere hazırlamak gerekiyor, maliyetini de devlet üstlenmeli. Bu alanı sadece ekonomi değil, sosyal olarak da dizayn etmek lazım.

YENİ YATIRIMI UNUTUN

-Mehmet Şimşek öncülüğünde alınan önlemler, kan kaybını ne kadar engelliyor?

Şimşek’in sıcak para getirme dışında bir başarısı olmadı. Nas terk edilip yüksek faiz politikasına dönünce sıcak paranın getirisi arttı. Ama 19 Mart’tan sonra bu da gitti. Yabancı çıkışları hızlandı. Doğrudan yatırım da gelmez artık onu unutun. Şirket birleşmeleri de sıkıntılı.

Enflasyon yüksekliğini koruyor. İster faizi yükseltsinler ister indirsinler fiyatlama davranışlarının getirdiği risk devam ediyor. Enflasyonun müsebbibi ücretlerdir tezi çöktü. Ücretleri enflasyona ezdirirseniz dezenflasyonla mücadelede başarı kazanma şansınız yok. Fiyatlama davranışlarını geçmiş enflasyona göre yapılıyor. Dezenflasyon süreci ciddi yara alıyor. Ve enflasyonu bir türlü çözemiyorlar.

-Yani yüksek enflasyonla yaşamaya devam edeceğiz?

Asgari ücret ortalama ücret haline geldiyse çözemezsiniz. Bu kadar düşük ücretlere rağmen enflasyon düşmüyorsa bir yerde sorun var. Ayrıca gelecek aylarda bütçe açığı daha da artacak.

Ekonomi AKP Ekonomik Kriz
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber