Bakan Tekin'den 10 Kasım yanıtı: Daha çok dikkat edeceğiz

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bakanlığın 2026 yılı bütçesi görüşmelerinde, milletvekillerinin, 10 Kasım tarihinin okul tatiline denk getirilmesine ilişkin sorularına "Önümüzdeki yıllarda buna daha çok dikkat edeceğimizi söyleyip geçeyim bu kısmı. Burada kesinlikle bir kötü niyet olmadığını söyleyeyim" yanıtını verdi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri tamamlandı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bakanlığının bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularına yanıt verdi.

"ŞAHSIMLA İLGİLİ KİM ELEŞTİRİ YAPTIYSA, HİÇBİRİSİNE ÇIKIP KABA BİR İFADE KULLANMADIM"

Bakan Tekin, LGS sınavında soruların sızdırılması iddialarına ilişkin, şöyle konuştu:

- "Sınavı yapar yapmaz, yaptığımız gün biz bütün sınavlarda böyle. ÖSYM için de, bizim için de yapılan bütün sınavlardan sonra illerden bize ulaşan usulsüzlükler ya da herhangi bir sınav kurallarına aykırılık varsa biz gerekli işlemleri anında başlatırız. O gün de bu olaylarla ilgili olarak biz bir açıklama yaptık ve dedik ki: Bazı illerimizde sınavla ilgili biz soruşturma açtık. Bunlardan bir tanesinde de kamuoyuna çokça eleştiri tartışma konusu olan soruların sızdırıldığı iddiası ile ilgili yapılan açıklama var. Bununla ilgili bir açıklama yaptık.

- Resmi basın müşavirliğimizden açıklama yaptık. Bakın değerli arkadaşlar, ben gerçekten eleştiriye karşı saygılı bir insanım. Şahsımla ilgili Özgür Özel Bey başta olmak üzere kim hangi eleştiriyi yaptıysa yapsın hiçbirisine çıkıp da kaba bir ifade kullanmadım bugüne kadar. Fakat LGS ile ilgili mevzuda mevzu şöyle: Yaklaşık 1 milyon çocuğumuz hayatlarının tamamında etkisi altında kalacakları bir manipülasyon ortada söz konusu iken yaklaşık 13 defa açıklama yapmışız.

- ‘Yok. Bakın biz burada sınav güvenliğini ihlal eden bir durum söz konusu değil. Gerekli tedbirleri aldık’ dememize rağmen kamuoyunda, sosyal medya ortamlarında birileri bu konuda ısrarlı bir biçimde çocuklarımızın geleceğini karartacak söylemler içerisine girdiler ve ben şahsen onları kastederek dedim ki: Bakın bu yanlıştır. Bu çocukların geleceklerini karartıyor. Bakın bugün çocuk hakları günündeyiz. Bu çocuklar ömürleri boyunca bu yalanın etkisinde kalacaklar."

"KESİNLİKLE BİR KÖTÜ NİYET OLMADIĞINI SÖYLEYEYİM"

Bakan Tekin, milletvekillerinin 10 Kasım gününün tatil dönemine denk gelmesine ilişkin sorularına ilişkin ise şu yanıtı verdi:

- "Önümüzdeki yıllarda buna daha çok dikkat edeceğimizi söyleyip geçeyim bu kısmı. Burada kesinlikle bir kötü niyet olmadığını söyleyeyim. Şimdi 29 Ekim ile ilgili mevzu… Bu konuda da söyleyeyim. Şimdi bakın değerli arkadaşlar. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı; Cumhuriyet ile ilgili olarak anayasamız diyor ki: 104. madde, Cumhurbaşkanı Cumhuriyeti ve milli birliği temsil eder. Biz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda…10 Kasım’da yok. Onu size kim söylüyorsa o da yanlış duydu bilgi.

- Biz 29 Ekim’de böyle bir yazı yazdık. Şimdi bakın. Burada bazı yanlış bilgilendirmelerde bulunuyor arkadaşlarımız. Siz eğer seçilmiş cumhurbaşkanının seçilmesine karşı, onunla ilgili bir şeyiniz varsa, demokrasiyle aranızda bir problem var demektir. Eğer milletle ilgili problemimiz varsa yüzde 50’den fazla oy alarak seçilmiş bir kişinin cumhurbaşkanlığı ve bu cumhurbaşkanının milli iradeyi, milli birliği temsil ettiğini vurgulamak istiyorsak Cumhuriyet Bayramı’nın bu şekilde coşkulu bir şekilde kutlanmasını istememizden daha doğal bir şey olamaz.

"TÜRKİYE’DEKİ EĞİTİM ÖĞRETİM SİSTEMİNİ ÇAĞDAŞ MEDENİYETLER DÜZEYİNE ULAŞTIRMAK İÇİN ÇABA SARF ETTİK"

- 10 Kasım’la ilgili şunu da söyleyeyim arkadaşlar. Biz 4-8 Kasım haftası Atatürk’le ilgili okullarımızda etkinlik yapılması, anma etkinliklerinin yapılması ile ilgili okullara yazı gönderdik. Sonra cumartesi günü tekrar dedik ki: Bakın okullarımızda 10 Kasım günü etkinlik yapmak isteyen okullarımız halka açık, isteyen gönüllülük esasına göre etkinlik yapabilir.

- Ancak bir siyasi parti 'Biz parti olarak okulda etkinlik yapacağız' dediğinde bu artık bizim müdahale etmemiz gereken bir şeydir. 2002’den itibaren elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince Türkiye’deki eğitim öğretim sistemini çağdaş medeniyetler düzeyine ulaştırmak için çaba sarf ettik.

"60 BİN OKULUMUZDA 130 BİN TEMİZLİK ELEMANI ÇALIŞIYOR"

- Gönlüm arzu ederdi ki keşke 2002 yılında daha iyi bir Türkiye devralsaydık. Keşke 2002 yılında sorunlar bu kadar çok olmasaydı. Şöyle bir şey var: 2002’ye kadar okullarda üç öğün yemek veriliyordu biz kaldırdık. 2002’de bütün okullarımızda kadrolu temizlikçi vardı, biz kaldırdık. 2002’de bütün okullarda güvenlikçiler vardı. Bakın değerli arkadaşlar, şu anda okullarımızda 60 bin okulumuzda 130 bin temizlik elemanı çalışıyor. Lütfen bizim size verdiğimiz bilgiler üzerinden hareket edin.”

"ELEŞTİRİLERE SAYGI DUYDUM, AYNI SAYGIYI BEKLİYORUM"

Bakan Tekin, "Hem bireysel taleplerle ilgili hem de genel değerlendirmelerle ilgili çokça not aldık. Ben içtenlikle teşekkür ediyorum. Başından beri her türlü eleştiriye de saygı duydum. Ben de aynı saygıyı bekliyorum. Bir arkadaşımız hariç. O da çok kaba bir ifade kullandığı için rahatsız oldum. Biz burada koskoca bir Milli Eğitim Bakanlığı olarak, sizlere buraya gelmeden önce ciddi hazırlıklar yaparak bazı bilgiler veriyoruz. Şunu kabul etmiyorum; bizim verdiğimiz veriler yerine size sendikalardan gelen ya da daha kısıtlı imkanlarla elde ettiğiniz verileri karşılaştırmanız mantıken tutarlı değil. Biz, iyi olduğumuz yerleri de, eksik olduğumuz yerleri de kitapçıklarımıza yazdık" ifadelerini kullandı.

1994 yılından bu yana eğitim camiası içerisinde olduğunu ve birçok üniversitede öğretim üyesi olarak çalıştığını hatırlatan Bakan Tekin, "Milli Eğitim Bakanlığı’nda 5,5 yıla yakın süre müsteşarlık yaptım. Dolayısıyla bu konuda lütfen bizim de en az sizin kadar Türkiye'deki eğitim öğretim sisteminin bilimsel, laik, demokratik ve çağdaş bir eğitim sistemi kurgulamaya çalıştığımızı lütfen kabul edin. Defalarca bununla ilgili açıklama yapmamıza rağmen, defalarca bu konuda siz sizlere meramımızı anlatmamıza rağmen, Cem Karaca'ın şarkısındaki gibi 'sizler her şeyi bilen, bizler ise hiçbir şey bilmeyen insanlar' pozisyonunda lütfen değerlendirmeyin. Bu gerçekten kırıcı oluyor. Biz de bu eğitim camiasının içerisindeyiz de yıllardır bu konuya kafa yoran bir arkadaşınızım, bir kardeşinizim bunu söyleyeyim" ifadelerini kullandı.

Bakan Tekin, çeşitli dernek ve vakıflarla yapılan protokollere ilişkin ise şöyle konuştu:

- "Ben size şimdi buradan bazı şeyler okuyacağım. Kadın Sağlıkçıları Eğitim ve Dayanışma Cemaati ile protokol imzaladık. Kadınla Demokrasi Tarikatı ile protokol imzaladık. Lösemili Çocuklar Cemaati ile protokol imzaladık. Çocuklar Gülsün Diye cemaatiyle protokol imzaladık. Türk Böbrek Cemaatiyle protokol imzaladık. Ben size defaten söyledim.

- Bakın, ben üniversitelerde yıllarca Anayasa Hukuku dersini anlatmış bir insanım ve şunu söylüyorum: Hukuk devleti içinde yaşıyoruz ve benim için bir sivil toplum örgütünün İçişleri Bakanlığı Dernekler Masası ya da ilgili sivil toplum genel müdürlüğü bünyesinde akredite olmuş olması ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde akredite olmuş bir vakıf olması sivil toplum olarak tanımlanması için yeterlidir.

"PROTOKOL YAPTIĞIMIZ YAPILARI CEMAAT YA DA TARİKAT OLARAK TANIMLAMAK, SİZİN KENDİ İDEOLOJİK KODLAMANIZ"

- Protokol yaptığımız yapıları cemaat ya da tarikat olarak tanımlamak, sizin kendi ideolojik kodlamanız. O sizin takdirinizdir. Ben hukuk devleti sınırları içerisinde ilgili kamu kurumlarının sivil toplum olarak tanımladığı, aksine hiçbir belgenin olmadığı bir durumun içerisinde olmam. Eğer Vakıflar Genel Müdürlüğü bir vakfı kapatırsa, protokolümüz varsa iptal ederiz.

- Geçen de açıklamama rağmen, alenen göstere göstere bazı arkadaşlar yalan söylüyorlar. Diyorlar ki cemaatlere ya da tarikatlara para aktardınız, kaynak aktardınız diyorlar. Ben geçen yıl da söyledim. Dedim ki bir tane vakıf gösterin, bir tane dernek gösterin; eğer protokolümüzü iptal etmezsek hiçbir şey bilmiyorum. Bunun altını çizerek söylüyorum: Biz hiçbir sivil toplum örgütüne Millî Eğitim Bakanlığı'nın ya da kamunun bütçesinden zerre miktarda kaynak ayıracak bir protokol yapmayız."

Konuşması süresince muhalefet sıralarından tepki alan Tekin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

- "Diyorsunuz ki belediyelerle protokol niye yapmıyorsunuz? Belediyelerle protokol yapıyoruz. Ancak bir belediyenin, yaptığımız protokolün şartlarına uymasını istiyoruz. Belediyeye diyorum ki ‘bir ilçe belediyesisiniz. Siz bu ilçedeki hangi okullara ne tür hizmet verecekseniz söyleyin. Biz protokole yazalım’. Ankara Büyükşehir Belediyesi ile geçen yıl bir tartışma yaşadık biliyorsunuz.

- Benim tespitime göre 13, başkanın tespitine göre 80 küsur okulda bir gün temizlik yapmış belediye ve şöyle söylediler. ‘Ankara'daki okulları biz temizliyoruz’. Peki Ankara'da kaç okul var? Dedim ki bakın ‘Ankara'daki hepsi bütün okulları temizlik yapmak için protokolü yapıyorsanız yapalım’. Yapamayız. O zaman kusura bakmayın yani böyle bu şekilde doğru değil.

"DEDİM Kİ ‘KARMA EĞİTİM ESASTIR’"

- Başka bir konu daha var. Karma eğitimle ilgili olarak benim yaptığım açıklamayı defalarca burada açıklamama rağmen yine yanıltıyorsunuz. Bakın ben ne dedim? Dedim ki ‘karma eğitim esastır’. İhtiyaç duyulması halinde kız ve erkek ortaokullar okullar açılabilir hükmü var mı? Var. Ben bunu hatırlatıyorum.

- Burada sabahtan beri bir sürü bir arkadaş şunun altını çizdi. Dedi ki, ‘Diploma ve denkliklerle ilgili sahteciliğe’. Ben Milli Eğitim Bakanı olarak, Erol Hocam YÖK Başkanı olarak bu konudaki her olayın arkasında soruşturmamızı açtık gereğini yapıyoruz. Peki ben bir soru soracağım. 15 milyon İstanbullu’nun kişisel verilerini siyasi çıkarları uğruna satan bir kişi için niye bir şey demiyorsunuz? Ben soruyorum.”

Bakan Tekin’in bu sözlerine tepki veren muhalefet milletvekilleri, Yusuf Tekin’e “İftira atıyorsunuz, belediye başkanı hakkında böyle suçlamalarda bulunamazsınız” dedi. “Ben iftira atmıyorum” diyen Bakan Tekin, “Sizin sabahtan beri benim şahsıma yaptığın hangi eleştiride mahkeme kararı var” dedi.

Tekin, köy okullarına yönelik sorulara ise “Biz köy okulları ile ilgili kararımızı alacağımızı söylemiştik ve bu yıl itibarıyla bir tek öğrencisi dahi olsa köyden talep varsa köy okullarını açtık. Elimizdeki rakamları söylüyorum. Öğrenci sayısı 1 olan köy ilkokulu sayımız 41. Öğrenci sayısı 2 olan köy ilkokulu sayısı 81. 3 olan 122. 4 olan 158. 5 olan 204. 6 olan 196. 7 olan 241. Öğrenci sayısı 8 olan 190 toplam 404 tane köy okulumuzu bu yaz itibarıyla ilgili mevzuatın revize edilmesi sayesinde açtık" yanıtını verdi.

"BU OLAYLARIN HEPSİNDEN BİZ DE EN AZ SİZLER KADAR RAHATSIZ OLUYORUZ"

Tekin, MESEM'lerde yaşanan öğrenci ölümlerine ilişkin ise milletvekillerine şu yanıtı verdi:

- "Şimdi MESEM’ler ile ilgili de bir şey söyleyeceğim. MESEM’lerde hayatını kaybeden çocuklarımıza ilişkin burada öyle bir şey yapıyorlar ki... Biz de bir babayız. Ben de bir öğretim üyesiyim, bir eğitimciyim. Ve bu olayların hepsinden biz de en az sizler kadar rahatsız oluyoruz. Ve bununla ilgili de gerekli tedbirleri, gerekli soruşturma süreçlerini yürütüyoruz.

- MESEM’ler ile ilgili olarak ben şunu söyleyeyim. MESEM’e kayıt olmak için 14 yaşını doldurmuş olmak şartı var. Uluslar Çalışma Örgütü'nün ILO'nun hükümlerine uygun olmasından hareketle Anayasamız başta olmak üzere uluslararası sözleşmeler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca koordine edilen, takip yapılan iş sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili yasal düzenlemeler doğrultusunda bütün bu işletmeler MESEM kapsamında veya bizim protokol okullarımızdaki iş yeri ve beceri eğitimlerinin tamamı bu mevzuata uygun olarak tasarlanmak zorundadır.

- Bütün bu taramaları yapıyoruz ve bunu da şikayetler dışında rutin olarak her dönem yapıyoruz. Mesela bu yıl 253 bin 940 işletme incelenmiş ve bunların içerisinden 23 bin 252 tanesi koşulları yerine getirmediği için kapatılmıştır. Bu tür kazaların olmaması için biz gerekli tedbirleri alıyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz. Daha yapıcı olmanızı en azından ben arzu ederim.”

Yusuf Tekin Millî Eğitim Bakanlığı
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber