Boğaziçili akademisyenler, atanmış rektöre karşı 1000'inci kez sırtlarını döndü
Boğaziçi Üniversitesi’ne 4 yıl önce kayyum rektör atamasıyla başlayan eylemlerin 1000’inci gününde akademisyenler bir kez daha “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” diyerek sırtlarını rektörlük binasına döndü.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2 Ocak 2021'de imzasıyla Prof. Dr. Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasıyla başlayan ve daha sonra Prof. Dr. Naci İnci'nin Bulu'nun yerine atanmasıyla devam eden Boğaziçi Üniversitesi eyleminin üzerinden 4 yıl geçti.
1000'İNCİ KEZ SIRTLARINI DÖNDÜLER
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, bugün saat 12.15’te "Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz" diyerek 1000'inci kez sırtlarını rektörlük binasına dönerek atamasını protesto etti.
Akademisyenler nöbet boyunca, “Kayyumlar gidecek biz kalacağız”, “Türkiye’nin geleceği için ayakta kal Boğaziçi” pankartları ve “Özerk, özgür, demokratik üniversite",” “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz,” dövizleri taşıdı. Akademisyenlere mezunlar ile öğrencilerin yanı sıra siyasi parti ve sendika temsilcileri de destek verdi.
Kampüs içindeki eylemin ardından akademisyenler, öğrenciler, mezunlar, siyasi parti ve sendika temsilcileri güney kampüs girişi önünde toplanarak basın açıklaması yaptı.
“İKTİDAR, ÜNİVERSİTELERİ KENDİ SİYASETİNİN YENİDEN ÜRETİLDİĞİ BİR ALAN HALİNE DÖNÜŞTÜRDÜ”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Boğaziçi Üniversitesi direnişinin Türkiye’de benzer süreçleri yaşayan üniversiteler için hem bir moral hem de bir deniz feneri olma özelliği taşıdığını söyledi. Özçağdaş, sözlerine şöyle devam etti:
* "Türkiye'de maalesef Recep Tayyip Erdoğan iktidarı üniversiteleri kendi siyasetinin yeniden üretildiği, kadrolarının yağmalandığı bir alan haline dönüştürdüler. Ocak 2021’de başlayan süreçten bugüne kadar, Boğaziçi Üniversitesi'nde yaratılan olumsuz ortamda, akademik baskılar, kadroların verilmemesi, uyduruk disiplin soruşturmaları… Dünyanın en önemli üniversitelerinden biri olan bu üniversite 60’a yakın akademisyenini kaybetti. Ve onun yerine yine gerçek Boğaziçililerin dile getirdiği gibi 100 paraşüt öğretim üyesi bu üniversitenin içine girdi. Bu üniversiteyi işgal altına almak isteyen iktidar, bununla yetinmedi 650 idari personel olarak üniversitenin yapısını değiştirmeye devam etti. Anayasa’da, Yüksek Öğretim Yasası’nda yer alan akademik özgürlükler, kurumsal sürdürülebilirlik gibi kavramlar yok sayıldı.
* Türkiye büyük bir rejim bunalımı yaşıyor. Ülke maalesef bir tek adam iktidarına dönüşmüş durumda. Dün akşam saatlerinde Beşiktaş Belediye Başkanımız, bomboş bir hukuksal dosyayla bir gizli tanıkla tutuklandı. Beşiktaş Belediyesi 31 belediye meclis üyesinin 31’inin de Cumhuriyet Halk Partisi'nde olduğu, çok uzun yıllardır Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönettiği, Esenyurt Belediyesi, 1 milyon nüfusuyla Türkiye'nin en büyük ilçesinin olduğu, Ovacık ve benzeri tüm ilçelerde atanan kayyumlarla ‘seçimleri ben kazanıyorsam demokrasi var, ben kazanıyorsam millet iradesi var, ben kaybediyorsam size burnunuzdan fitil fitil getirerek bu iktidarı geri alırım’ diyen bir şaşkın siyasal iktidar var.
“BOĞAZİÇİ DİRENİŞİ ÜLKENİN DEMOKRASİ YOLUNDA BİR ANIT HALİNE GELECEK”
* Türkiye kararını verdi. Bu despot, tek adam zihniyeti Türkiye'den gidecek. Asıl mesele gidene kadar vereceği akademik, toplumsal, ekonomik zararları engellemek. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak burada temsilcisi olan diğer siyasi partiler sivil toplum örgütleri, akademisyenler kendini her şeyin sahibi zanneden tek adam iktidarıyla mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu anlamıyla Boğaziçi'nin dillere destan olan öğrencilerini dünya çapında yetiştirmeye vesile olan, akademik süreçlerini asla sekteye uğrattırmaksızın yağmur, çamur, kar, güneş, fırtına demeden bin gündür bu eylemi devam ettiren başta hocalarımız üzere tüm Boğaziçi üyelerine, mezunlarına, öğrencilerine şükranlarımı sunuyoruz. Bugünler geçtiğinde, Boğaziçi direnişi ülkenin demokrasi yolunda bir anıt haline gelecek. Bunu hep beraber göreceğiz.
“KORKUN, ÇÜNKÜ KORKMAK İÇİN HER TÜRLÜ NEDENE SAHİPSİNİZ”
* Ankara'dan bunu izleyen zata ve onun emirleriyle bu hukuksuzlukları yapanlara sesleniyorum: Burası bir demokratik hukuk devleti. Siz ne kadar zarar verseniz de, talimatlı yargınızla, atanmış kayyumlarınızla siyasal işgaller oluştursanız da Türkiye demokrasiden vazgeçmeyecek. Bu halk 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazandığı haklarını size asla teslim etmeyecek. Korkun, çünkü korkmak için her türlü nedene sahipsiniz. Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz."
“KAYYUMLAR GİDECEK, BİZ KALACAĞIZ”
Özgür Boğaziçi Platformu’ndan Tutku Kırcalı ise “Üniversite bileşenlerinin, üniversiteyi birlikte yönetmek yönlü koyduğu bu irade öylesine güçlü ki ve onlar bu iradeden o kadar çok korkuyorlar ki, bu korkularını bu şekilde yansıtıyorlar. İpin ucu kendilerine dokunmasın diye, gün sonunda bu yaptıkları ayaklarına dolanmasın diye ellerinden geleni ardına koymuyorlar ki, bizlerin gücünü kırabilsinler, önümüze geçebilsinler. Bugün nöbetin 1000’inci günü. Direnişin 4’üncü yılındayız ve burada bu kadar kalabalığız. Öğrencisi, mezunu, akademisyeni biz halen buradayız. Bu direniş, sürüyor ve sürecek. O yüzden onlar korkmaya devam etsinler, ellerinden geleni ardına koymasınlar ancak biz direnmekten vazgeçmiyoruz. Ta ki onlar gidene dek. Çünkü kayyumlar gidecek biz kalacağız” dedi.
“BOĞAZİÇİ AKADEMİSYENLERİ MOBBİNGLERLE, BASKILARLA İSTİFAYA ZORLANIYOR”
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri adına açıklama yapan Talha Keskin de şöyle konuştu:
* "Bugün 1000’inci nöbetlerine katıldığımız hocalarımızın bazıları belki de seneye burada olamayacaklar. Boğaziçi akademisyenleri her geçen gün mobbinglerle, baskılarla istifaya zorlanıyor, birçoğunun sözleşmesi yenilenmiyor. Demokratik üniversite anlayışına tamamen ters olan bu kararları asla tanımıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Çetin Eren hocamızın ikinci dönem açacağı dersin, kayyumluk tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden iptal edildiğini öğrendik. Çetin Eren, Can Candan, Yıldız Siler, Esra Mungan ve görevini bırakmak zorunda kalan tüm hocalarımızın yanındayız. Paraşütlerin açtığı derslere karşı, birçok bölümde örülen boykotlarla kendi hocalarımızın arkasında durmaya devam ediyoruz.
“BİRÇOK ARKADAŞIMIZA SORUŞTURMA AÇILDI”
* Bu boykotlar kayyumluğu rahatsız etmiş olacak ki, bir çok arkadaşımıza soruşturmalar açıldı. Bu soruşturmalar sonucunda arkadaşlarımızın temsilcilikleri kayyumluğun kendi değiştirdiği yönergeye bile uymayarak askıya alındı. Sebep olarak üniversitemize adrese teslim ilanlarla gelen paraşütler hakkında sosyal medya gönderileri paylaşılmasını sunan yönetime tek bir cümlemiz var. Kayyum olarak atanmıştan Boğaziçi rektörü olamayacağı gibi, paraşüt olarak gelenlerden de asla Boğaziçi Üniversitesi akademisyeni olmayacaktır.
* Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olarak, rejimin bu kayyum politikalarının bir alışkanlık haline geldiğini biliyor, okulumuzun da bu politikalardan payını aldığını görüyoruz. Bu kurumda, akademik özerklik ve bileşenlerin iradesi nasıl gasbediliyorsa, halkların seçim iradesinin de her geçen gün nasıl gasbedildiğine şahit oluyoruz. Buradaki direnişimizin sebeplerini hukuksuzca gerçekleşen hiçbir irade gasbından ayrı tutmuyor, yıllardır bu durumla mücadele eden öğrenciler olarak hukuksuzca kayyum atanan belediyeler ve kurumlarla dayanıştığımızı bildirmek istiyoruz.
"ÖZGÜR, ÖZERK VE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE MÜCADELEMİZDEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ"
* Bizler Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olarak bir kez daha vurguluyoruz. Özgür, özerk ve demokratik üniversite mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Kayyum zihniyeti ve onun dayattığı hukuksuzluklar karşısında yılmadan öğrenciler, akademisyenler ve tüm bileşenler olarak 5’inci yılına giren direnişimizi sürdüreceğiz. Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz.”
"BU ANTİ DEMOKRATİK UYGULAMALARI KABUL ETMEYECEĞİZ"
Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da "Ülkenin en prestijli okulları buralar. Ama ülkeyi yöneten için prestij şu; içinde bin kişinin kendisine hizmet ettiği saraylar yaptırmak. O yüzden ülkenin geleceğini karartıyorlar, eğitimle, eğitimcilerle, eğitim alanıyla uğraşarak bu çölleştirmeyi akademiye karşı saldırıları, ilkokuldan başlayarak sürdürüyorlar. Evet, akademi özgürleşecek ama bunun için önce diktatörü göndereceğiz sonra akademileri özgürleştireceğiz. Sadece Boğaziçi’nde değil, ülkenin hiçbir yerinde, hiçbir alanda, hiçbir mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Bu antidemokratik uygulamaları kabul etmeyeceğiz" diye konuştu.