Bülent Arınç, Mehmet Haberal'la buluştu: Neredeyse ağlayacaktım
Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi gören önceki dönem CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin'i ziyaret etti, ardından Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal ile de çalışma ofisinde bir araya geldi: "Haberal hocaya yapılan haksızlıkları aklıma getirdikçe neredeyse ağlayacaktım."
Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç, Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi gören önceki dönem CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin’i ziyaret etti.
Ardından uzun yıllar Ergenekon'da yargılanan Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal ile de çalışma ofisinde bir araya geldi:
"Haberal hocaya yapılan haksızlıkları aklıma getirdikçe neredeyse ağlayacaktım. Buna rağmen hiçbir zaman dünyada ülkemizin aleyhine tek bir söz ettirmedi. Dünya Tıp Birliği Başkanlığı’nı yürütüyordu ve kongrenin 2010’da Türkiye’de yapılmasını sağlamıştı. Hem de bu süreci cezaevinden yönetti.
Haberal hoca, 'Buraya konulacağımı rüyamda görsem inanmazdım ama buraya konuldum diye memleketime küsecek değilim. Ne mutlu bizlere ki ülkemiz var. Görevimiz bu ülkeye sahip çıkmaktır' diyor. İşte böyle bir bilim insanına bu haksızlıklar yapıldı."
'BİZLERİN GÖREVİ BU ÜLKEYE SAHİP ÇIKMAK'
Haberal ise Arınç’a teşekkür ederek, çalışmaları hakkında bilgi verdi. Haberal, "İyi ki bu ülkemiz var. Bu ülkeyi kuran Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve aziz şehitlerimize minnettarız. Bizlerin görevi, bu ülkeye sahip çıkmak, eserler kazandırmaktır" ifadesini kullandı.
ERGENEKON SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?
Arınç, "Hatırladıkça neredeyse ağlayacaktım" diyerek bir dönem iktidar kanadınca da sahiplenilen ancak sonrasında bir 'kumpas' olarak nitelenen Ergenekon soruşturmalarından bahsediyor.
İlk zamanlarda Ergenekon'la ilgili "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" diyen Arınç, 2020'lere gelindiğinde şunları kayda geçiriyordu:
"Cuntacılık faaliyetlerini kastederek bunların deşifre olması ile Türkiye bağırsaklarını temizliyor demiştim. Ama Ergenekon sürecinde sapla saman birbirine karıştı. O, FETÖ'cü savcılar, hâkimler, hiç alakası olmayan insanları da işin içerisine koydular ve onları yargıladılar.
Bunlardan bir tanesi İlker Başbuğ'dur. Bir ülkenin Genelkurmay Başkanı'nı terörist sıfatı ile cezaevine koymak ve yargılamak için insanın ya deli olması lazım ya FETÖ'cü olması lazım. Biz buna o zaman da karşı çıktık. Ben Ergenekon sürecinde yargılanan pek çok masum bildiğim insana sahip çıktım.
Mehmet Haberal gibi bir bilim insanı, birkaç toplantıya katıldı diye 4 sene cezaevinde kaldı. O süreç FETÖ'nün manipüle ettiği bir süreçtir. Benim sözlerimle hiçbir ilgisi yok. Ben o zaman da tutuklulara karşı çıktım. Tutuklayamazsınız dedim. Bunu hükümette olan herkes bilir, dışarıda da konuşmuşumdur. Ben bu sözlerimi savundum."
Bilindiği üzere Prof. Dr. Mehmet Haberal bahse konu yargı süreci nedeniyle 17 Nisan 2009'da tutuklandı, fakat sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırıldı.
Türkiye böylece bir hastane odasının cezaevine çevrilmesi diye tanımlanabilecek bir uygulamaya şahitlik etmiş oldu.
İfadesi İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde video konferans yöntemiyle alınan Haberal, 11 Mart 2011'de Adli Tıp Kurumu'nun raporu üzerine Silivri Cezaevi'ne getirildi.
Haziran 2011 seçiminde CHP tarafından aday gösterilerek Zonguldak Milletvekili seçildi. Vekilliğinin yaklaşık iki yılını tutuklu olarak Silivri’de geçirdi.
4 yıl 3 ay 18 gün tutuklu kaldı.
Mahkeme, Haberal'ı 5 Ağustos 2013 tarihinde terör örgütü yöneticiliği iddiasından beraat ettirdi, ancak 'hükümetin görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı.
Aynı duruşmada hapiste yattığı süre göz önünde tutularak tahliyesine karar verildi. Haberal, tahliyesinin ardından Anadolu Ajansı'na verdiği demeçte şunları söylüyordu:
"İlginize çok teşekkür ediyorum. Gönül isterdi ki, oradaki diğer arkadaşlarla beraber çıkalım, bu bayramı beraber yapalım. Benim için hüzünlü bir bayram bu. Dolayısıyla, temenni ederim ki ülkemiz bu sıkıntılı dönemden kısa zamanda çıksın.
Çünkü hürriyet, dünyanın en güzel şeyidir, adalettir, Hürriyet ve adaletin olmadığı yerde mutluluk yoktur. Dolayısıyla hürriyetimize, insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkalım.
Tabii her şeyden önce ülkemize, herkes sahip çıksın. Bu ülkeyi kuran Atatürk ve arkadaşları ile aziz şehitlerimize saygılı olalım, layık olalım. Bütün dileğimiz bu."
2 Ekim 2013'te Meclis'te yemin edip milletvekili olarak görevine başlayabildi.
Anayasa Mahkemesi, milletvekili seçildiği halde uzun süre tutuklu olarak alıkonduğu gerekçesiyle 4 Aralık 2013'te 'seçilme hakkının ihlal edildiğine' karar verdi. Yüksek Mahkeme aynı zamanda 'uzun tutukluluk süresinden' de bir ihlal verdi.
Bu noktada hatırlatmakta fayda var; Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmeyen ve vekilliği düşürülen Can Atalay’la ilgili uygulanmayan son AYM kararında da Haberal içtihadına atıfta bulunuluyor.
Bu arada Haberal’ın Ergenekon’dan aldığı mahkumiyet, Yargıtay’ın 2016 yılında Ergenekon hakkında aldığı kararla bozuldu.