CHP'den Karahan'a 'yastık altı' protestosu
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki CHP’li milletvekilleri, TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın “Yastık altı altınların değeri yaklaşık 500 milyar dolar, altın talebi enflasyonla mücadeleyi zayıflatıyor” sözlerini protesto etti.
NİSANUR YILDIRIM / NEFES
CHP’li milletvekilleri, TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın “Yastık altı altınların değeri yaklaşık 500 milyar dolar, altın talebi enflasyonla mücadeleyi zayıflatıyor” sözlerini protesto etti.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Karahan’a “Sizi tebrik ediyorum. Enflasyonun gerçek sebebi yastık olmuş” dedi.
Ağbaba, "Hazine ve Maliye Bakanı 'Enflasyonun sorumlusu asgari ücretliler, emekliler' diyordu. Fatih Bey de yastık altı altınları suçluyor. Hiç kendilerinin suçu yok. Kur Korumalı Mevduat sistemini getirenlerin suçu yok, 'faiz sebep, enflasyon netice' diyenlerin suçu yok. Suç yastık altında altın tutan teyzeler, amcaların" sözleri ile Karahan'ı eleştirdi.
KARAHAN’DAN İTİRAF GİBİ AÇIKLAMA
Karahan, ekonomi yönetiminin iki yıldır benimsediği “dezenflasyon politikası”na ilişkin itiraf gibi bir konuşma yaptı. Ana eğilim göstergelerinin dezenflasyon sürecinin yavaşladığına işaret ettiğini vurgulayan Karahan, “Takip ettiğimiz altı göstergenin ortalaması, yüzde 28 seviyelerine işaret ediyor. Bu seviye, mevcut tüketici enflasyonu olan yüzde 33,3’ün altında olsa da bize dezenflasyon sürecinin yavaşladığını gösteriyor” dedi.
"GIDA ENFLASYONUNU KURAKLIK ARTIRDI"
Dezenflasyonda yavaşlamanın nedeninin gıda enflasyonu olduğunu belirten Karahan, şunları söyledi:
- "Gıda enflasyonunda süregelen yavaşlama ise kuraklık kaynaklı etkilerle son iki ayda yön değiştirdi. Bunun yanı sıra, hizmet enflasyonu son beş aylık dönemde önemli bir düşüş gösterse de bu grupta yıllık enflasyon halen yüksek seyrediyor.
"KİRA ENFLASYONU ÖNGÖRÜLENDEN YÜKSEK"
- Kira enflasyonu öngörülenden yüksek seyretmektedir. Kira enflasyonunun, deprem ve kentsel dönüşüm gibi konut sektörüne özgü arz yönlü unsurların da etkisiyle, öngördüğümüzden daha yüksek seyrettiğini not etmemiz gerekiyor.”
OKULA DÖNÜŞ ETKİSİ
Okula dönüşün enflasyonu etkilediğini belirten Karahan, şöyle konuştu:
- "Özel üniversite ücretlerinin etkisiyle eğitim hizmetlerinde ve okul servis ücretlerine bağlı olarak da ulaştırma hizmetlerinde fiyatlar yükselirken, yurt ücretlerindeki artışlar lokanta-otel grubunda konaklama fiyatlarını yukarıya çekti.
- Kreş ücretlerindeki artışlar ise diğer hizmetler kalemine yansıdı. Okula dönüş etkisinin eylül ayında aylık tüketici enflasyonuna katkısı yaklaşık 0,7 puan oldu."
SORULARI YANITLADI
Karahan’ın sunumunun ardından komisyon üyesi milletvekilleri, görüş ve önerilerini paylaşarak Karahan’a sorular yöneltti.
Enflasyon politikalarına ilişkin sorulara yanıt veren Karahan, "Enflasyonun düşüşünün sürdürülebilmesi için, önümüzdeki süreçte talebin dezenflasyon seviyesinde kalması oldukça önemli. Son dönemdeki veriler, talebin dezenflasyon süreciyle uyumlu olduğunu gösteriyor" dedi.
Karahan, sözlerine şöyle devam etti:
- "Enflasyon beklentilerine baktığımızda iyileşme gözlüyoruz. Ancak hem talep hem de beklentiler açısından dezenflasyon süreci için hâlâ risk teşkil ettiklerini söylemek lazım. Sıkı para politikası duruşundaki kararlılık, etkin iletişim ve ara hedeflere bağlılık, enflasyondaki düşüşün devamını sağlayacak. Biz enflasyonla mücadeleyi bir maratona benzetiyoruz.
- Maraton koşarken hızınızda yol koşullarına göre farklılıklar olabilir. Dezenflasyon sürecinde de çeşitli sebeplerle bazen hızlandığımız gibi bazen de yavaşlayabiliriz. Önemli olan hedefe doğru kararlılıkla ilerlemeye devam etmektir. Atacağımız adımlarla enflasyonun ara hedeflerimize uyumlu olarak düşmesini sağlayacağız. Çünkü biliyoruz ki fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyümenin ve toplumsal refah artışının ön koşuludur."
"ANALİZLERİMİZ, YASTIK ALTI ALTIN STOĞUNUN 400-500 MİLYAR DOLAR ARALIĞINDA OLDUĞUNU İŞARET EDİYOR"
Karahan, geçtiğimiz hafta Hollanda'da katıldığı Küresel Makrofinansal İstikrar konulu bir panelde 'yastık altı altın' sözlerinin sosyal medyada yanlış aktarıldığını belirtti. Karahan, konuya ilişkin şunları söyledi:
- "Bu konuşmada doların değişen rolüne, dolardaki son dönemde ortaya çıkan değer kaybına, bunun sonucu oluşan dünyadaki altın talebine ve bunun sebep olduğu altın fiyatlarındaki artışa vurgu yaptık. Dolardaki düşüşün gelişmekte olan ülkeler için normalde pozitif arz şoku olduğunu, enflasyonu düşürürken büyümeyi güçlendirdiğini vurguladık.
- Normalde gelişmekte olan ülkelerde doların değer kaybetmesi demek, hem büyümenin güçlenmesi hem de enflasyonun düşmesi demektir. Fakat bu dönemdeki hareketin Türkiye ekonomisi için farklı etkileri olabileceğinden bahsettim. Çünkü ülkemizde ciddi anlamda bir yastık altı altın stoğu olduğu tahmin ediliyor. Bizim tahminlerimiz, çeşitli analizlerimiz sonucu, yastık altı altın stoğunun 400-500 milyar dolar aralığında olduğunu işaret ediyor.
- Şimdi bu kadar ciddi bir altın stoğu olduğunda, son bir yıldaki fiyat artışını düşündüğümüzde ülkemizde bunun varlık etkisi 100 milyar doları geçiyor. Altın fiyatlarındaki artış da bu varlık etkisi kanalıyla tüketim talebini destekliyor. Benim yaptığım konuşma hiçbir şekilde vatandaşlarımızı enflasyondan sorumlu tutmuyordu. Bilakis tam tersine, fiyat istikrarının yastık altı altın talebini azaltacak en önemli unsurlardan biri olduğunu ifade ediyordu."
"CARRY TRADE GETİRİSİNDE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE ÜST SIRALARDA DEĞİLİZ"
Kur Korumalı Mevduat (KKM) bakiyesine ilişkin soruları yanıtlayan Karahan, "Her sene faaliyet raporunda bir önceki yılın KKM ile ilgili giderlerini açıklıyoruz. Bu raporlara baktığınızda zaten göreceksiniz. 2023 yılında 833 milyar liralık ödeme yapılmış. 2024 yılında 240 milyar lira. Bildiğiniz gibi bu sene zaten bakiye çok daha düşük bir seviyeye geldi ve mart ayındaki hareketlilik olmasa belki de maliyet olmayacaktı. O hareket sebebiyle bir miktar ödeme olması söz konusu. İlk 9 aya baktığımızda KKM ödemeleri şu anda bu sene içinde 43 milyar lira. Ama tabii bunlar kesinleşen rakamlar değil" dedi.
Carry trade işlemlerin KKM'ye etkisinin komisyonda gündeme gelmesinin ardından konuya ilişkin sorulara Karahan, "Bir kere carry trade işlemlerinde piyasa riski alınıyor. Kesinlikle bir kur garantisi söz konusu değil. Dönem dönem de zaten bu sene de gördük, kurda bir oynaklık olması söz konusu olabiliyor. Buraya gelen yatırımcı da bu riski alarak geliyor ve kurda hareket olması durumunda da zarar edebiliyor. Yıl başından bu yana baktığımızda carry trade getirisinde gelişmekte olan ülkelerde üst sıralarda değiliz. Bizden daha yüksek getirisi olan birçok ülke var" yanıtını verdi.
"O ADIMLARI ATMAK ZORUNDAYDIK"
Karahan, Mart ayı ve sonrasında gelişen rezerv satışlarına ilişkin, "Son dönem rezerv yönetimiyle ilgili, özellikle mart ayı ve sonrasındaki rezerv satışlarıyla ilgili sorular olmuştu. Bildiğiniz gibi daha önceden açıkladığımız gibi, aşırı oynaklık gözlenen piyasa koşullarında döviz piyasasında arz-talep dengesinin sağlanması amacıyla gerekli döviz likiditesini sağlıyoruz. Yurt içi ve yurt dışı gelişmelerin etkisiyle Mart ve Nisan aylarına baktığımızda, Mart ayında 171 milyar dolardan büyük rezervler 2 Mayıs tarihinde 139 milyar dolara gerilemişti. Sonra tekrar artış eğilimine girdi ve 26 Eylül itibarıyla 183 milyar dolar seviyesinde. Enflasyon görünümünde bir bozulma olmaması için o dönem o adımları atmak zorundaydık" dedi.