CHP’nin TRT teklifine AKP ve MHP'den ret
CHP’nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun sanığı olduğu başta olmak üzere siyasilerin yargılandığı davaların TRT’de canlı yayınlanmasını öngören kanun teklifinin Genel Kurul gündemine alınması talebi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM Genel Kurulu’nda İBB’ye yönelik açılan ancak duruşma günleri hâlâ belli olmayan davaların TRT'de canlı yayınlanması amacıyla hazırlanan kanun teklifinin gündeme alınması talebini milletvekillerine yılda bir kez sırayla verilen İçtüzük 37’ye dayanarak kullandı.
CHP’nin üç grup başkanvekilinin imzasıyla 9 Mayıs 2025’te Meclis Başkanlığı’na sunulan "Seçimle Gelinen Bir Kamu Görevinde Bulunanlar Hakkında Yürütülen Davalarda Kovuşturma Evresindeki Açık Duruşmaların TRT Kurumu Tarafından Yayınlanması Amacıyla Ceza Muhakemesi Kanunu ve TRT Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi"nin Genel Kurul gündemine alınması için yapılan oylama AKP ve MHP oyları ile reddedildi.
CHP'nin "TRT'nin özerk ve tarafsız yayın yapması ve kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe bilgilenmesi önündeki engellerin tespit edilerek çözüm yollarının belirlenmesi" amacıyla verdiği araştırma önergesi de AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
"TRT'NİN TEPESİNE VURMA VAKTİ GELMİŞTİR"
Önergenin gerekçesini açıklamak üzere söz alan CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, tüplü televizyonla kürsüye çıkarak şöyle konuştu:
- "Eskiden televizyon çalışmadığında iki şey yapardık; bir, bu fişi çeker, geri takardık; iki, televizyonun üstüne vururduk. Şimdi TRT'nin tepesine vurma vakti gelmiştir. TRT'nin her ildeki merkezine gidip bunu yapmaya gayret ediyoruz. 20 gün önce X hesabından bir paylaşım yaptım, 'TRT'ye çıkacağım' dedim. TRT'yle o kadar yüksek bir etkileşim oldu ki şaştık, kaldık.
- Bir milletvekilinin TRT'ye çıkması, CHP milletvekilinin TRT'ye çıkması herkesin çok garibine gitti. Sonra Genel Müdür Yardımcısı'nı İletişim Başkanlığı'ndan arıyorlar, İletişim Başkanlığı'ndaki kişi diyor ki: 'Bu ne biçim iş?' Niye, bir CHP milletvekili çıkamaz mı? Genel Müdür Yardımcısı da İletişim Başkanlığı'na diyor ki: 'Aman efendim, olur mu öyle şey, nasıl olacak?' Düşünün, geldiğimiz durum bu.
"BUGÜN PAHALI TELEVİZYONLARDAN MAALESEF TRT'NİN YALANLARINI İŞİTİYORUZ"
- TRT'nin yayını artık HD ama TRT kökünden bitti. TRT'ye buradan çağrımdır: Siyah-beyaz yayın yap, onurlu yaşa. Bu televizyonlardan, bu eski püskü televizyonlardan belki görüntü karıncalı geliyordu, belki ses cızırtılı geliyordu ama namusla, ahlakla, şerefle, haysiyetle, dürüstlükle, doğrulukla yayın yapılıyordu. Bugün pahalı televizyonlardan maalesef TRT'nin yalanlarını işitiyoruz.
- İsterseniz şöyle yapabiliriz: Hep birlikte 'TRT, son seçimlerde en yüksek oyu alan partinin propaganda aygıtıdır.' O da size uymaz çünkü yapılan son seçimlerde en yüksek oyu biz aldık. O zaman siz şöyle bir şey getirirsiniz: 'Yapılan son genel seçimlerde' dersiniz, hiç değilse hukuka uygun olur.
- Bir program inceledik, 42 bölüm çekilmiş, 42 bölüm. 22 bölümünde AK Partili milletvekilleri çıkmış, kalan 20 bölümü muhalefet arasında paylaştırılmamış, AK Partili akademisyen, sendikacı, gazeteci, bunlar çıkmışlar. TRT, 'CHP'nin Yalan Stratejisi' diye belgesel yapmış. Bir kanal, kamu adına yayın yapan bir kanal, bir partiyle ilgili 'yalan stratejisi' adı altında bir belgesel yapabilir mi? Yapamaz.
- 31 Mart yerel seçimlerinden önce, birkaç gün önce Genel Başkanımız demişti ki: 'TRT'ye bir sürprizimiz olacak.' O sürprizi yaptık, birinci parti olduk ve TRT ekranlarında 'CHP, 1'inci oldu' dendi. Şimdi, ikinci sürpriz genel seçimde geliyor, yine genel seçim sonrasında 'CHP, birinci parti' diye yayın yapmak zorunda kalacak."
"PATRONUNUN MİLLET DEĞİL, İKTİDAR OLDUĞUNU SANIYOR TRT"
İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşcı da CHP'nin önergesine destek verdiklerini belirterek şunları söyledi:
- "TRT şirket kurabiliyor, TRT şirketlerle ortaklık yapabiliyor, TRT şirketlerindeki yönetim kurulu üyelerinin ücretlerini kendisi belirleyebiliyor, TRT kamu ihale mevzuatına uymayabiliyor, TRT kamulaştırma yapabiliyor, hazine arazisini bedelsiz olarak kullanabiliyor. Kamu için geçerli bütün bağlayıcılıklardan muaf kılınan TRT, mesela iş Genel Müdür maaşını belirlemeye gelince, iş bandrol gelirlerini almaya gelince kendisini kamunun mütemmim cüzü olarak konumlandırmaktan da geri durmuyor.
- Mali alanda, idari alanda hür ve bağımsız, iş bunun hakkını vermeye, yani kamu yayıncılığı yapmaya gelince maalesef borazanlıkla yaftalanacak kadar, sahibinin sesi diye anılacak kadar da taraflı ve bağımlı davranıyor. Sahibi konusunda kafa karışıklığı yaşamıyor olsa hiçbir sorun yok aslında; patronunun millet değil, iktidar olduğunu sanıyor TRT.
- Sahip olduğu eşsiz, benzersiz imtiyazı milletin parasıyla yazık ki milleti kandırmak için kullanıyor; milletin parasıyla milletin siyasi temsilcilerini karalamak için kullanıyor; iftira için kullanıyor, manipülasyon için, dezenformasyon için kullanılıyor; milletin parasıyla milletin katillerini aklamak paklamak, meşrulaştırmak için kullanılıyor; teröristlere mikrofon uzatarak toplum mühendisliği yapmak, vatandaşı makbul vatandaşa, aslında makbul seçmene dönüştürmek için kullanıyor. Anayasa’nın sözünden ve ruhundan kopar hâle gelmiştir TRT, bir tahakküm aparatına dönüşmüştür çok yazık ki ve bu sebeple TRT'ye dokunulmaz olmadığını hatırlatmak da bizlerin, yani milletin vekilleri için mecburi hâle gelmiştir."
"TRT ADETA İKTİDARIN FREKANSI OLMUŞ DURUMDA"
DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan da Anayasa'da TRT'ye ilişkin yer alan maddeye atıfta bulunarak şu açıklamaları yaptı:
- "Anayasa çok açık, 'TRT özerk olacak' der ve 'Halkın olacak' der ama bugün geldiğimiz noktada TRT âdeta iktidarın frekansı olmuş durumda. Hatırlayanlar mutlaka bilir, rahmetli Mehmet Ali Birand o dönem için TRT'de ilk programını yapıyordu, 32. Gün'ü ve yaptığı zaman karşısında kim vardı? Devlet yetkilileri. Yanında kim vardı peki? Muhalif partinin temsilcileri ve bu şekilde tartışma programları yürütülüyordu fakat gelinen aşamada şu an TRT'de ne var peki?
- Tek bir koltuk var orada; o koltukta da maalesef bırakın devlet yetkililerini, bırakın muhalif partileri, iktidardan başka oturan kimse yok. Elbette o dönemde de temsil edilmeyen, gösterilmeyen kesimler vardı ama şu an o koltuk tek, sesi tek, sahibinin sesine dönüşmüş bir TRT var karşımızda ve biz, kısacası, şuradan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun ismini söyleyelim; artık onun ismi, talimatlı radyo televizyonudur. Basın özgürlüğü, demokratik ifade özgürlüğü, siyasi rekabette fırsat eşitliği, hepsi kâğıt üzerinde."
BAHÇELİ DESTEKLEMİŞ, ERDOĞAN YEŞİL IŞIK YAKMIŞTI
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP lideri Özgür Özel'in Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının yargılandığı davaların canlı yayınlanması çağrısına destek vermişti, "Biz de bu beklentinin makul ve meşru değerlendirilerek ak koyunun kara koyunun mahşeri vicdan huzurunda teşhir edilmesini ümit ve temenni ediyoruz. Türk milleti gerçekleri görsün. Gerçekleri bilsin" diye açıklamıştı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, takdirin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) olduğunu belirtmiş ve öncelikle Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 183. maddesinin değiştirilmesi gerektiğini söylemişti.
Bu demeçlerin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da NEFES muhabiri Nisanur Yıldırım'ın sorusu üzerine "Bahçeli böyle bir şey kullandıysa bana göre gayet güzel bir takdirdir. Hayırlı olur inşallah" ifadesini kullanmıştı.
MURAT EMİR, CUMHUR İTTİFAKI'NA SESLENDİ
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, teklife ilişkin Cumhur İttifakı sıralarına şu sözlerle seslendi:
- "Birazdan son derece kritik bir kanun teklifini oylayacaksınız. Sizler başta Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nu ve seçilmiş belediye başkanlarımızı millet iradesine darbe yaparak tutsak ederken onlar dört bir yandan 'Biz masumuz, yargılanmaktan korkmuyoruz ama bu yargılamalar TRT’den milletin gözü önünde, herkesin gözü önünde, herkesin duyacağı göreceği şekilde yapılsın' dediler. Biz de bunu söyledik.
- Sayın Genel Başkanımız defalarca söyledi. Çünkü biz haklı olduğumuzu biliyoruz. Biz arkadaşlarımızın veremeyeceği tek kör kuruş hesap olmadığını çok iyi biliyoruz. Ama bugüne kadar AKP’nin Genel Başkanı'ndan neredeyse hiç ses çıkmadı. Biz bekledik, söyledik, 'Açıkça yargılayalım' dedik. 'Herkesin gözü önünde olsun' dedik ama sustular.
“ERDOĞAN’IN RAKİBİNİ ANCAK CEZAEVİNE KOYARAK KURTULABİLECEĞİNİZİ SANIYORSUNUZ”
- Ama mayıs ayında Sayın Devlet Bahçeli 'İddianameyi yazdıysanız varsa delil içine koyun' dedi. Hem de 'TRT’de yayınlansın' dedi. İşte o gün biz CHP Grup Başkanvekilleri olarak bu kanun teklifini Meclis'e sunduk. Bu kanun teklifinde 'Seçilmişler bakımından yargılama yaptığınızda, yargılamayı TRT yayınlasın naklen ve dileyen kanal da görüntüyü alabilsin' dedik.
- Çünkü bu duruşmalar, bu davalar millete mal olmuş, milli iradeye darbe yapıyorsunuz. 16 milyonun seçtiğini bir belediye başkanını cezaevine koyuyorsunuz. Milletin Cumhurbaşkanı adayını, 13. Cumhurbaşkanını, Tayyip Erdoğan’ın rakibini ancak cezaevine koyarak kurtulabileceğinizi sanıyorsunuz.
- 'Herkes görsün herkes duysun delilleri' dedik. Sayın Bahçeli geçenlerde de bunu destekleyen bir açıklama yaptı, 'Evet yayınlanabilir' dedi. Şimdi bu kanun hepinizin gözü önünde. Size hodri meydan diyoruz. Şimdi bu parmaklar nasıl kalkacak, millet görecek.
- Siz yalandan, kaçaktan, iftiradan, insanları iftiralar ile kirletmekten, sahte iddianamelerle, olmayan delillerle her akşam linç etmekten, lekelemekten mi yanasınız yoksa milletin gözü önünde bir yargılamadan mı yanasınız? Biz milletin gözü önünde açık açık her şeyin konuşulduğu, tüm delillerin ortaya döküldüğü bir mahkeme ve duruşma istiyoruz.
“MHP GRUBU, SAYIN GENEL BAŞKANINIZIN SÖZLERİNİN ARKASINDA DURACAK MISINIZ, DURMAYACAK MISINIZ?"
- İşte bunun için evet diyeceğiz. MHP grubunu izleyeceğiz. Sayın Genel Başkanınızın sözlerinin arkasında duracak mısınız durmayacak mısınız göreceğiz. AKP grubunu göreceğiz. Adalet Bakanı ne demişti: 'Meclis Genel Kurulu karar verirse olur.' İşte olması gereken madde burada. 183’ün yanına bir ek yapıyoruz. Çok küçük bir ek yapıyoruz. Gelin buna evet deyin. Gelin korkmayın. Gelin kaçmayın. Gelin bu duruşmaları bütün millet izlesin. Gelin o iftiracılara Ekrem İmamoğlu’nun verdiği cevapları herkes duysun. Herkes görsün.
- 'İstanbul İl Başkanlığında toplantı yaptınız: İddianame çıktı. İddianamenin içi dolu. Ev ev kapı kapı dolaşıp bu iddianameyi anlatacağız' dediniz hatırlıyor musunuz? Gerek yok bunlara. Zaten sizin sokağa çıkacak haliniz de yok. TRT’de yayınlayalım herkes görsün, herkes o iftiracıları görsün. Herkes o paçavra iddianameyi görsün. Herkes o iddianamede bir tek kör kuruş olmadığını görsün.
- Ancak ve ancak yalancılar, sahte iddianameler düzenleyenler, masum insanları karalayanlar açıklıktan korkar, şeffaflıktan korkar, bütün duruşmaların milletin gözü önünde yapılmasından korkar. Tekrar meydan okuyoruz. Gelin evet deyin. Güveniyorsanız, yüreğiniz yetiyorsa, inanıyorsanız sizin yargı kolları başkanınızın hazırladığı o iddianameye, paçavraya güveniyorsanız gelin evet deyin. Tüm millet izlesin, görsün.
- Hani diyordunuz ya 'Bir aya kadar insanların içine çıkamayacaklar, birbirlerinin gözünün içine bakamayacaklar.' Biz buradayız. Alnımız açık, başımız dik. Hiçbir şeyden korkmuyoruz, hiçbir şeyden çekinmiyoruz. Sizin paçavra iddianamenizden hiç korkmuyoruz. Ama siz de milletten korkmayın. Milletin o sarsılmaz vicdanından, ferasetinden korkmayın. Gelin yayınlayın cesaretiniz varsa, herkes görsün.
- Bakın elimde bir haber var. Yeni Şafak’tan alınmış. 1999 yılında bir gazeteci Ahmet Taşgetiren gidiyor, Tayyip Erdoğan ile görüşüyor Pınarhisar Cezaevi’nde. Tayyip Erdoğan 'Beni canlı yayına çıkarın' diyor. 1999’daki Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum. Sen nasıl 27 yıl önce canlı yayın istediysen biz de bugün canlı yayın istiyoruz. Duruşmaların canlı, açık açık yayınlanmasını istiyoruz. Hodri meydan. Cesareti olan evet desin, elini kaldırsın.”