Dilek İmamoğlu sahaya iniyor
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu öncülüğünde İBB soruşturmasında tutuklananların aileleri ile dayanışma platformu kuruldu. İlçe ilçe gezerek yaşanan hukuksuzlukları vatandaşlara yüz yüze anlatmak için sahaya inen İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a tutuklu kadınlar için yaptığı yardım çağrısıyla ilgili de konuştu.
ÖZLEM GÜVEMLİ / NEFES
19 Mart operasyonunda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile başlayan ve dalga süren soruşturmada tutuklanan isimlerin aileleri bir platform çatısı altında buluştu. İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu’nun öncülüğünde tutuklu isimlerin aileleri, İstanbul’da tüm ilçeleri dolaşarak sahada vatandaşa yaşanan hukuksuzlukları anlatacaklar.
İmamoğlu, kampanyayı Beylikdüzü ve Büyükçekmece’yi ziyaret ederek başlattı. İlçe ziyaretleri öncesinde de tutuklu aileleri ile dayanışma platformunun çalışmaları hakkında bilgi vermek üzere, İBB Başkanvekili Nuri Aslan ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ile birlikte Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri Merkezi’nde toplantı düzenledi. Toplantıya tutuklu İBB bürokratları Gürkan Akgün’ün nişanlısı Sinem Keleş, Buğra Gökce’nin eşi Filiz Kahveci, Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman, eski CHP milletvekili Aykut Erdoğdu’nun eşi Tuba Torun, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in eşi Selma Özer ve kızı Seraf Özer de katıldı. Toplantıya öldürülen eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi de katılarak destek verdi.
'ÇOK UZUN SÜREDİR SEVDİKLERİMİZDEN AYRIYIZ'
Yeni kurdukları platform hakkında bilgi veren Dilek Kaya İmamoğlu, 19 Mart sonrası devam eden operasyonlarla onlarca insan haksız ve hukuksuz bir biçimde tutuklandığını belirterek “Bizler uzun süredir sevdiklerimizden ayrıyız. Bayramlarımızı onlarla birlikte geçiremedik. Her günümüzü bir yanımız eksik yaşıyoruz. Özellikle tutuklu kadınlar ve anneler çok büyük zorluk yaşıyorlar. Bazı tutuklu kadınları farklı şeylerdeki cezaevlerine naklettiler. Tutukluların ailelerine zulmedecek raddeye ulaştılar ve vazgeçmiyorlar. Bununla birlikte en büyük tesellimiz; milletimiz bunca haksızlığı görüyor” diye konuştu.
PLATFORM İÇİN İLK ADIM ATILDI: BİZİ DE SOKAKTA GÖRMEK İSTİYORLAR
İmamoğlu “Bu ortak acıyı dayanışmayla iyileştirebilmek, yalnız olmadığımızı birbirimize hissettirebilmek için tutukluların aileleriyle birlikte bir dayanışma platformunun ilk adımını atıyoruz. Bu platform yalnızca acıları paylaşacağımız değil, adalet mücadelemizi omuz omuza sürdüreceğimiz, sesimize ses katacağımız, umutlarımızı büyüteceğimiz bir birliktelik olacak. ‘Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim’ imza kampanyası da bu mücadelenin çok önemli bir parçası. Milletimiz bu kampanyaya imza atarak, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı olduğunu ortaya. Ben sürekli insanların içerisindeydim bugüne kadar. Ama tabii bu başka bir boyut artık. Çünkü insanlardan şöyle bir istek geldi: ‘Biz, sizi de sokakta görmek istiyoruz.’
Çok çekincesi olan insanlar var. Aslında içten ve yürekten destekleyip, ama malum işte bu süreci yaşamamak isteyen insanların çekincelerinden dolayı, sadece ‘İmamoğlu'na özgürlük’ kampanyasıyla biz imza kampanyasına farklı bir boyut getirdik ve birebir insanlarla yüz yüze diyaloglar kurmak için bu süreci yaratıyoruz. Bunu da ben tek başıma tabii ki yapmayacağım. Diğer eşlerle birlikte mücadele edeceğiz sokakta” dedi.
DİLEK İMAMOĞLU SAHAYA İNİYOR: YÜZ YÜZE ANLATACAĞIM
Bu kampanyanın siyasi bir kampanya olmadığının altını çizen İmamoğlu “Bu kampanyanın tek öznesi Ekrem İmamoğlu da değil. Bu kampanyanın öznesi Türkiye Cumhuriyeti'ni, çocuklarımızın geleceğini korumak isteyen demokrasiden yana olan herkesin kampanyasıdır. Ben de bugün itibariyle birer dayanışma noktası olan ‘İmamoğlu'na özgürlük’ stantlarımızda hemşerilerimizle buluşacağım. Onlara haksızlık ve hukuksuzlukları yüz yüze anlatmaya devam edeceğim. Tüm yurttaşlarımızı vicdanın sesi olmaya, stantlarımıza davet ediyorum. Atılan her imza ‘zulme artık son verin’ demektir. Millet büyüktür” diye konuştu.
'EKREM’İN EN SICAK SELAMLARINI SUNUYORUM'
16 Haziran günü İBB Başkanı İmamoğlu’nun savcıyı tehdit ettiği iddiasıyla açılan davanın Silivri’de görülen ikinci duruşmasına katılan İmamoğlu şunları anlattı:
“Sizlere Ekrem’in en sıcak selamlarını ve sevgilerimi sunuyorum. Morali çok iyi, sağlığı yerinde. Kendisini de gördüm, gayet iyi. Her zamankinden daha da büyük bir inançla çalışmaya devam ediyor. Tüm arkadaşları da aynı şekilde. Yakın zamanda yeniden sizlerle buluşacağımdan ve her şeyin çok güzel olacağından hiçbir şüphesi yok.”
EMİNE ERDOĞAN’A METKUP ELEŞTİRİLERİNE YANIT VERDİ
Silivri’de tutuklu bulunan kadınların başka kentlere sevk edilmesi nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan'a; “ailelerinden koparılmamaları için çözüm geliştirilmesi” çağrısı yaptığı mektupla ilgili de şunları söyledi:
“Herhangi bir dönüşü olmadı. Ama mektupla ilgili çokça konuşuldu. Olumlu bulanlar oldu, olumsuz bulanlar oldu. Çok fazla tepki gösterenler oldu. Olumsuz bulanları anlayabiliyorum. Onların baktığı pencereden bakıyorum ve haklı olduklarını da düşünüyorum gerçekten. Çünkü hukukun, adaletin ve yargının işlediği, özellikle yargının bağımsız olduğu bir ülkede, herhangi bir kişiye böyle bir mektup yazılması, gerçekten bir üçüncü dünya ülkesi göstergesi. Ama evet biz haksızlık, hukuksuzluk yaşıyoruz. Adalet işlesin ve bağımsız yargı işlesin diye mücadele ediyoruz ama bari, hani kadınlara bu işkence çektirilmesin.
Dışarıda çocuğu, yalnız yaşayan kadınlar, eşlerinden ayrı, yalnız yaşayan kadınlar ve çocuklarını tek başına büyüten kadınların içeride bu zulmü görmelerine, ben insan olarak, önce insan, sonra kadın ve sonra bir eş olarak yüreğim dayanmadı. Ve içerideki kadınların sesi olmak istedim. Onlar içeride dört duvar arasına seslerini duyuramıyorlar.
Benim Emine Hanım'a yaptığım çağrı, bir kadın ve bir anne olarak yaptığım, duygusal bir çağrıydı. Elbette ki biz biliyoruz, yargı bağımsız işlemeli. Ama şu anda yargı, bağımsız değil. Bağımsız olması için mücadele ediyoruz. Yargı, şu anda birkaç kişinin iki dudağının arasında işliyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Bunu inkar etmek, şu andaki Türkiye'de bu yaşanan süreci inkar etmektir. Çağrıya cevap gelirse, çok memnun oluruz. İçerideki kadınlar adına, tüm kadınlar adına çok memnun oluruz. Çünkü, bu sokaktaki kadınların da aslında aynı anda bir sesi. Cevap verilsin ya da verilmesin, ben çağrımı yaptım, karşı tarafın vicdanına teslim ettim. Böyle bir çağrının tabii ki er ya da geç bir cevabı olmalı, diye düşünüyoruz. Bekliyoruz."