Diploma davasında ilginç anlar: Avukatının İmamoğlu'nu cezaevinden savunmasına izin
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diplomasının sahte olduğuna ilişkin davanın ilk duruşmasında ilginç anlar yaşandı. Savunması sırasında ceketini çıkaran İmamoğlu, kravatını da CHP İstanbul İl Başkanı'yken yerine kayyum atanan Özgür Çelik'e verdi. Hakimin şu an cezaevinde bulunan avukat Mehmet Pehlivan'ın savunmaya girmesine izin vermesi dikkati çekti.
Ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayı - Mart 2025'ten bu yana tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diplomasının sahte olduğu iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada savcılık, İmamoğlu hakkında 'zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik' suçlamasıyla 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak talep ediyor.
- HAKİM: ÖĞRETİM DURUMUNUZ NEDİR
- İMAMOĞLU: YÜKSEK LİSANS
Salonda yaşananlarsa epey dikkat çekiciydi.
Henüz duruşmanın başında İmamoğlu, hakimin aynı zamanda dava konusu olan öğretim durumunu sorması üzerine "Yüksek lisans" dedi. Sabıka durumuyla ilgili soruyu da "Allah'a şükür yok" diye yanıtladı.
TUTUKLU AVUKATININ CEZAEVİNDEN SAVUNMA YAPMASINA İZİN
İlerleyen saatlerde hakim, İmamoğlu'nun 19 Haziran'dan bu yana tutuklu bulunan avukatı Mehmet Pehlivan'ın cezaevindeyken avukatlık yapmasına izin verdi.
Pehlivan, müvekkilini savunmak için Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) bağlandı:
"Bugün bir ilki daha yaşıyoruz. Tutuklu avukat müdafi olarak, SEGBİS ile bağlanarak, üzerimde cübbem dahi olmadan, müvekkilimle bir kez dahi görüştürülmeden onu savunmak için buradayım."
Pehlivan, "Bu şartlarda savunma yapmayı reddediyorum" diyerek bir sonraki duruşmada hazır olmak istediğini söyledi.
CEKETİNİ ÇIKARIP KOLLARI SIVADI, KRAVATINI ÖZGÜR ÇELİK'E VERDİ
Duruşmada ilgi çeken bir başka an ise, İmamoğlu'nun İBB Başkanlığı'nı ilk kez kazandığı ancak seçimin Yüksek Seçim Kurulu'nca (YSK) iptal edildiği 2019'a benzer şekilde ceketini çıkarıp kollarını sıvadığı dakikalar oldu.
Siyasetçinin kravatını Özgür Çelik'e verdiği görüldü.
Bilindiği üzere 8 Ekim 2023'te düzenlenen CHP İstanbul İl Başkanlığı seçiminde İmamoğlu'nun desteklediği Çelik, 342 oyla 'değişimcilerin adayı' olarak kazanmıştı.
'Genel Merkez çizgisindekilerin' adayı diye nitelenen Cemal Canpolat'sa 310 oyda kalmıştı.
Ancak bu sonuç, 'hile karıştırıldığı' ve 'Seçim Kanunu'na muhalefet edildiği' iddiasıyla başlatılan dava kapsamında geçtiğimiz günlerde İstanbul 45. Hukuk Mahkemesi tarafından iptal edildi.
Heyet, mevcut yönetimin görevden alınarak aralarında Gürsel Tekin'in de olduğu bir heyetin kayyum olarak atanmasına karar verdi.
ÜNİVERSİTE ARKADAŞLARI DA GELDİ
Salonda bulunanlar arasında İmamoğlu'nun İstanbul Üniversitesi'ndeki okul arkadaşları da vardı.
İmamoğlu, arkadaşlarını "Benim okuldan arkadaşlarım burada. Onlarla halı sahada 11'e 11 maç yaparız ama birilerinin tavla oynayacak üniversite arkadaşı yok" diye selamladı.
Savunmasındaysa şunları kayda geçirdi:
"Tam arkanızda 'Adalet mülkün temelidir' diyor. Sizin onu temsil ettiğinizi bilerek savunmamı yapacağım. 35 yıl önce 18 yaşındaki delikanlının bu işleri nasıl yaptığını düşünemiyorum.
Bu iddianameyi savcı yazmadı. Bu iddianameyi bir sonraki seçimde onu yeneceğimi bilen kişi yazdırdı. Bu anlamda davanın varlığı bile yüz karasıdır. Şu anda bir darbe sürecinin içerisindeyiz. Hepimizi derinden sarsan bir dönemin içerisindeyiz.
'HİCAP DUYUYORUM'
Türkiye'de hak hukuk arayanlar tarih boyunca böyle davalar ile muhatap olmuşlardır. Türkiye Cumhuriyeti'nin yargısının geldiği durumdan hicap duyuyorum. Ona karşı 4 seçim kazandığımı ve 5.'ciyi de kazandığımı gördüğü için bu duruşmanın hazırlandığının farkındayım.
Bu duruşma ilginç konusuyla şimdiden tarihe geçmiştir. 9 yılla yargılanıyorum o anlamda isim bulmaya bu davada çok zorlanıyorum. Kendimi savunmakta da zorlanıyorum.
Benim üniversiteden arkadaşlarım burada. Halı sahada 11'e 11 maç bile yaparız. Bazılarının tavla oynayacak üniversite arkadaşı yok. O yüzden bu işlerle uğraşıyor. Bu davanın konusu saçmalıktır. Davanın senaryosu hileli bir şekilde evrakı almışım, gitmişim yüksek lisansa başvurmuşum, askerlik şubesine sunarak bunu kullanmışım, Yüksek Seçim Kurulu'nda kullandığımın söylendiği kısmı zurnanın zırt dediği yer.
Ekrem İmamoğlu 18 yaşında bir öğrenci. 18 yaşında bir gencin düşürüldüğü duruma bakar mısınız? Yazıklar olsun. Tümüyle bir saçmalık metni oluşmuş. Bunu yapan, yazdıran aklın gerçekliğe hakaret edercesine neyin izini sürdüğünü, koştuğunu ben çok iyi biliyorum. Benim çok rasyonel bir anlatımım olacak.
'5 YILLIK EMEĞİM, ÇABAM BİR ÇIRPIDA YOK EDİLDİ'
Ben bu davanın iki defa mağduruyum. Kazancım, alın terim ile aldığım diplomam yok sayıldı iptal edildi. 5 yıllık emeğim çabam bir çırpıda yok edildi. Gerçekten bunu tekrar hatırlatıyorum diplomamı yok ettiler.
'TAPUNUZU BİLE ELİNİZDEN ALIRLAR'
17 yaşımda Kıbrıs'a gittim 23 yaşında İstanbul Üniversitesi'nden diplomamı aldım. Tekrar hatırlıyorum bunu yapan akıl, tapunuzu, şirketinizi, her şeyinizi elinizden alır geçmişinizi bile elinizden alır, tereddüt etmez. Sayın hakimim benim hayatım çok sahici gerçek. O kadar şahidim var ki şükürler olsun."
12 EYLÜL MESAJI: 'EN YÜKSEK SEVİYEDE KINIYORUM'
İmamoğlu savunmasında 12 Eylül darbesine de dikkati çekti:
- Bu iddianameyi, bir sonraki seçimde kendisini yeneceğimi bilen kişi yazdırdı. Bu davanın varlığı bile yüz karası bir durumdur. Bugün 12 Eylül. 12 Eylül Türk toplumunun hafızasında net olarak darbeyi hatırlatır. Askeri olsun, sivil olsun, siyasi olsun, iktidar eliyle olsun ya da iktidar eliyle beslenen bir cemaat tarafından yapılmış olsun.
- Tüm darbeleri, darbeyi yapanları, alkışlayanları, pohpohlayanları, destekleyenleri ve onlara aparat olanları en yüksek seviyede kınıyorum Ülkemizin bu tür darbelerle karşılaşmamasını diliyorum ama ne yazık ki şu anda da bir darbe sürecinin içerisinde olduğumuzun altını çizmek isterim. Karar verenlerin ve bu sürece alet olanların, topluma ve milletin geleceğine çok büyük bir bedel ödettiğini yine altını net olarak çizmek istiyorum.
ŞİİRLE BİTİRDİ
İmamoğlu, savunmasını Ahmet Arif'in şiiriyle bitirdi:
"Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?"
Sonrasında cezaevinden savunmasını üstlenmesine izin verilen tutuklu avukatı Mehmet Pehlivan'a dönerek "Mehmet'im, umut memlekette, umut gençlerde. Her şey çok güzel olacak" dedi.
AVUKAT TALEBİ REDDEDİLDİ, SONRAKİ DURUŞMA 20 EKİM'DE
Hakim, bir sonraki celsede tutuklu avukat Mehmet Pehlivan’ın duruşma salonunda hazır edilmesi talebini reddetti. Bir sonraki celse 20 Ekim Pazartesi günü saat 11:00’de Silivri’deki duruşma salonunda görülecek
DİPLOMA TARTIŞMASI HAKKINDA
İstanbul Üniversitesi, Ekrem İmamoğlu'nun 1994 tarihli İstanbul İşletme Fakültesi İngilizce Bölümü diplomasını 20 Mart'ta iptal etti, ardından diploma üniversitenin veri tabanından da silindi.
İmamoğlu 19 Mart'ta 'kent uzlaşısı' kaynaklı 'terör' ve 'yolsuzluk' soruşturmaları kapsamında gözaltına alındıktan sonra, 23 Mart'ta 'yolsuzluk' suçlamasıyla tutuklandı.
Aynı gün CHP'nin düzenlediği ön seçimde tek aday olan İmamoğlu partinin cumhurbaşkanı adayı ilan edildi.
İmamoğlu'nun avukatları, diploma iptaline karşı dava açtı. Ancak davanın açıldığı İstanbul 5. İdare Mahkemesi, diploma iptaline karşı yürütmeyi durdurma talebini reddetti.
Bu noktada Türkiye'de cumhurbaşkanı adayı olabilmek için üniversite mezuniyetinin şart olduğunu vurgulayalım. Bu nedenle davanın sonucu muhalefet için kritik öneme sahip.
İmamoğlu iptal kararıyla ilgili yetkinin sadece İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu'nda olduğunu savunuyor:
"Bu kararı alanların tarih ve adalet önünde hesap verecekleri günler yakındır. Adalete, hukuka ve demokrasiye susamış milletimizin yürüyüşü durdurulamayacak."
28 KİŞİNİN DİPLOMASI İPTAL EDİLDİ
İstanbul Üniversitesi'nin açıklamasında İmamoğlu'nun ismi belirtilmedi.
Ancak Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kararlarına ve mevzuatın aradığı şartlara aykırı olarak 1990 yılında İşletme Fakültesi İngilizce programına usulsüz yatay geçiş yapan 28 kişinin diplomalarının 'yokluk' ve 'açık hata' gerekçeleriyle geri alınmak suretiyle iptal edildiği vurgulandı.
MEHMET PEHLİVAN: O DÖNEM ŞART DEĞİLDİ
İmamoğlu'nun şimdilerde tutuklu bulunan avukatı Mehmet Pehlivan, o dönem kameralar karşısına geçerek Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) 1990'da Girne Amerikan Üniversitesi'nin tanımamasının yatay geçişe engel olmadığını ve bunun bir denklik sorunu oluşturmadığını söyledi.
Benzer durumdaki kişilerin diplomalarını da paylaşan Pehlivan, şunları kayda geçirdi:
"YÖK Raporu'nda 18 Kasım 1991 tarihli bir yazı ile Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanınan üniversitelerden olmadığı ortaya konulmuştu. Ardından da şu ifadeler kullanılmıştı:
'İlgili üniversitenin tanınırlığının ancak 1993 yılında YÖK tarafından karara bağlandığı, ilgilinin yatay geçiş yaptığı 1990 yılında Girne Amerikan Üniversitesi’nin yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı...'
Burada Girne Amerikan Üniversitesi’nin 1993 yılından sonra tanındı deniyor. İşte bu iddiayı çürütecek ilk belgeyi getiriyoruz.
Ekranda gördüğünüz diploma Girne Amerikan Üniversitesi’nden alınmış bir diploma. Diplomanın verildiği tarih 21 Eylül 1991. Mezun olan öğrencinin adı Kaan Ferah. YÖK raporunda Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanınması 1993 yılında olmuştur.
Yani tanınmadan 2 yıl önce alınmış bir diploma. Yani Kaan Bey, Girne Amerikan Üniversitesi’nin henüz tanınmadığı bir sırada okumuş ve mezun olmuş. Gördüğünüz bu belgede YÖK Diploma Denklik Belgesi. Mezun öğrencinin talebi üzerine 1995 yılında YÖK toplanıyor ve 1991 yılında mezun olan Kaan Ferah’ın diplomasına denklik veriliyor.
Bu kararın altında Başkan Vekili Uğur Tazebay’ın imzası var. Madem ki tanınmayan okula denklik verilemez, madem ki tanınmayan okuldan yatay geçiş yapılamaz o halde henüz YÖK tarafından tanınmayan tarihte Kaan Ferah’a neden denklik verilmiştir?
Eğer bir üniversite YÖK tarafından tanınmıyorsa nasıl oluyor da aynı YÖK, Girne Amerikan Üniversitesi’ne Türkiye’den bir üniversite ile aynı muameleyi yapabiliyor? (...)"
(...) Tekrar belirtelim ki tanınma ve denklik 1996 yılında yasal mevzuata kavuşmuştur ve buna rağmen hala yatay geçiş için bu iki şart getirilmemiştir. Tüm bu gerçekler ortadayken YÖK raporunun iyi niyeti bulunmamaktadır. (...)"
Bu arada avukat Mehmet Pehlivan da "örgüt üyesi olma", "örgütün çözülmemesi için eylemler yapma" gibi suçlamalarla 19 Haziran'da tutuklanmıştı.