İsviçre Büyükelçisi: “Fizan’a değil, Lozan’a götürün”

HAŞİM KILIÇ / NEFES

İsviçre’nin Ulusal Günü nedeniyle, İsviçre'nin Ankara Büyükelçisi Guillaume Bertrand Scheurer ve eşi Farin Scheurer’in ev sahipliğinde bir resepsiyon düzenlendi. Resepsiyona Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay’ın yanı sıra çok sayıda büyükelçi ve davetliler katıldı. Resepsiyon iki ülke milli marşlarının okunmasıyla başladı. Yapay zeka ile yapılan videoyla büyükelçi Scheurer, ülkesinin güzelliklerini tanıttı.

100 YILLIK DOSTLUK

Resepsiyon öncesinde NEFES’e özel röportaj veren büyükelçi Scheurer, gecede aynı zamanda 100 yıllık bir dostluğun da kutlandığını belirterek, “Bundan tam 100 yıl önce Türkiye ile Dostluk Antlaşması’nı imzaladık ve bu hem son 100 yılda nelerin başarıldığını anma, hem mevcut durumu değerlendirme, hem de önümüzdeki 100 yıla birlikte nasıl bakabileceğimizi düşünme fırsatıdır. Biliyorsunuz, uluslararası ilişkilerde dostluk diye bir şeyin olmadığını söyleyen birçok insan var. Ama saygıyla buna katılmadığımı söylemek isterim. Son 100 yılın, İsviçre ile Türkiye’nin gerçekten çok iyi dostlar olduğunu gösterdiğini düşünüyorum. Çok fazla örnek vermek istemem ama Lozan Antlaşması, Montrö Sözleşmesi, Türk Medeni Kanunu ve Ticaret Kanunu’nun İsviçre Medeni ve Ticaret Kanunu’ndan esinlenmiş olması gibi önemli kilometre taşları var. Bunlar Türkiye tarihindeki çok önemli adımlar” diye konuştu.

Eşi Farin Scheurer’le birlikte Türkiye’de ve özellikle Ankara’da kendilerini çok iyi hissettiklerini belirten büyükelçi, “Artık ikimiz de kendimizi Ankara’nın ve Türkiye’nin birer vatandaşı gibi hissediyoruz çünkü ülkeniz bizi ağırlıyor, ev sahipliği yapıyor’’ ifadelerini kullandı.

MEDENİYETİN BEŞİĞİ TÜRKİYE

Yaklaşık 1 yıldır Ankara’da görev yapan Büyükelçi Scheurer, Türkiye ile ilgili izlenimlerini şu sözlerle dile getirdi:

“Elbette aklıma pek çok şey geliyor ama Türklerin cömertliği benim için en önemli olanı. Nereye gidersek gidelim, ister küçük köylerde ister büyük şehirlerde, Türkler bizi hep bir gülümsemeyle, çayla ve büyük bir dostlukla karşılıyor. Türkiye’nin tarihî mirası gerçekten çok zengin. İster doğuda ister batıda, ister kuzeyde, ister güneyde olun, Türkiye’de her adımda tarihle karşılaşıyorsunuz. Türkiye’de kendinizi Avrupa medeniyetinin bir parçası gibi hissediyorsunuz. Bu medeniyetin beşiğinin aslında Türkiye olduğunu düşünüyorum.

MANTI HAYRANIYIM

Türkçe öğrenmeye çalışıyorum. İtiraf etmeliyim ki eşim bu konuda benden çok daha başarılı.

Ama ben sadece Türkçeyi değil, Türk ruhunu ve insanını da anlamak istiyorum. Nasıl düşünüyorlar, yaşamlarını ve hikâyelerini nasıl yaşıyorlar, bunları öğrenmek istiyorum.

Sanırım bu her şeyden çok yemekle ve misafirperverlikle ilgili bir şey. Mantıyı keşfettim ve bir mantı hayranıyım. Nerede olursam olayım mantı varsa mutlaka alırım. Türkçede ‘ortaya’ ifadesini çok seviyorum. Arkadaşlarınızla sofradayken yemeklerin paylaşılması, ortaya getirilmesi ve birlikte yenmesi, Türk kültüründe aile ve dostları bir araya getiren o güzel alışkanlığın ve cömertliğin simgesi gibi.”

Türkiye ve İsviçre’nin köklü diplomatik ilişkilere sahip ortak bir geçmişi olduğunu vurgulayan Bakan Yardımcısı Bozay da, “Cumhuriyetimizin kuruluş belgesi olan Lozan Antlaşması, 1923 yılında ilişkilerimizin temel taşlarından biri oldu. İsviçre, yeni Cumhuriyeti tanıyan ilk ülkelerden biri olmuştur. Ardından, 1925 yılında iki ülke arasında Dostluk Anlaşması imzalanmış ve bu yıl bu anlaşmanın 100. yıl dönümünü gururla kutluyoruz” dedi.

MUSTAFA SANDAL SÜRPRİZİ

Protokol konuşmalarının ardından Büyükelçi Scheurer, gecenin sürprizi olarak şarkıcı Mustafa Sandal’ı davet etti. Sandal’ın eğitim hayatının büyük bir kısmını İsviçre’de geçirdiğini belirten büyükelçi, ünlü sanatçının iki ülke arasında kültür köprüsü olduğunu belirtti. Scheurer, Sandal’ın ‘Pazara Kadar’ şarkısındaki ‘Gelirim Senle Fizan’a Kadar’ sözüne atıfta bulunarak “Fizan’a değil, umarım yönü değiştirip onu Lozan’a götürebilirsiniz” esprisi yaptı.

Mustafa Sandal da, 11 yaşında eğitim için İsviçre’ye gittiğini belirterek, “İsviçre ve Cenevre benim kalbimde çok özel bir yere sahip. Kişiliğimi, karakterimi geliştirdiğim ve başarılı olma hayalleri kurduğum yıllarda, hayallerime ulaşmamda hep İsviçre ve Cenevre ilham kaynağı oldu. Bu yüzden ruhumda, kalbimde İsviçre ve Cenevre’nin yeri bambaşkadır” dedi. Sandal, ardından mini bir konser verdi.