Kartalkaya faciasında 12'nci katın sırrı: Özel misafir kim?
Kartalkaya faciasının dördüncü duruşması bugün başladı. Savunması alınmayan 8 sanık kaldı. Duruşmada kayıp yakınlarının tepkisi üzerine başlayan tartışmada sanık avukatları salonu terk etti. Avukatlar sanık Çetin'e 12. kattan kurtarılan özel misafirin kim olduğunu sordu.
Bolu'nun gözde kayak merkezlerinden Kartalkaya'da, 21 Ocak tarihinde yaşanan yangında 78 kişi hayatını kaybetmiş, 133 kişi ise yaralanmıştı. Facianın ardından açılan davada, 19'u tutuklu toplam 32 sanık pazartesi günü ilk kez hakim karşısına çıktı.
Yoğun katılımın gerçekleştiği duruşma için Bolu Adliyesi'nin yetersizliği sebebiyle günler öncesinden Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu hazırlanmıştı.
Dört tarafının bariyerlerle kapatıldığı spor salonuna, davanın 4'üncü gününde de katılımcılar geniş güvenlik önlemleri ile alındı. Sanıkların salona alınmasının ardından duruşmanın 4'üncü günü başladı. Öte yandan, duruşmanın ilk 3 gününde toplam 24 sanığın savunması alınmıştı.
'BEN CANIMI ZOR KURTARDIM'
Otelin baş aşçısı tutuksuz sanık Reşat B.'nin savunması alındı. Reşat B., savunmasında "Ben sadece kış sezonunda otelde çalışırım. Yangının çıktığı grill plate cihazı saat 05.30-06.00 gibi açılır. Grill plate cihazı şov alanındadır. Grill plate cihazının yanındaki çöp kutusu boş olur, geceden temizlenir çünkü. Önce şalteri açar ve sonra grill plate cihazının düğmesini açar, iki işlemle açılır. İtfaiyenin yaptığı denetimde tespit ettiği eksikliklerden de haberim yok. Suçlamaları kabul etmiyorum. Çünkü ben canımı zor kurtardım, kendimi sakatladım. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum" dedi.
Mahkeme başkanı, daha sonra tüm mutfak ve teknik personele yangının çıktığı anlara dair güvenlik kamerası görüntülerini izletti.
SANIK AVUKATLARI SALONU TERK ETTİ
Reşat B.'nin avukatı, savunma yapmaya başladığı sırada yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin tepki gösterdi. Bunun üzerine mağdur ve sanık avukatları arasında tartışma çıktı. Tartışmanın ardından bazı sanık avukatları, duruşma salonunu terk etti. Mağdur yakınları da salonu terk eden avukatlara tepki gösterdi. Duruşmaya ara verildi. Verilen aranın ardından yeniden başlayan duruşmada söz alan avukat Yüksel Gültekin, mahkeme heyeti ve duruşmaya katılanlardan özür dileyerek, "Huzuru bozarsam beni atın duruşmadan, başkası bozarsa onu da atın. Söz veriyorum mahkemenin suhuletle devam etmesi için gerekeni yapacağım" dedi.
'AYRICALIKLI MİSAFİRLERİNİ KURTARDILAR'
Otel yangınında ağabeyi Yılmaz Sarıtaş ve yeğenleri Nehir ve Doruk Sarıtaş’ı kaybeden Çiğdem Sarıtaş, duruşma salonu dışında gazetecilere açıklama yaptı. Yangın uzmanlarının söylediği gibi, 8 ila 10 dakika ‘altın zaman’ denilen, insanların tahliyesinin kolaylıkla yapılabileceği bir zaman dilimi vardı ve bu zaman dilimini değerlendirmediler. Arabaları çektiler. Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, ayrıcalıklı misafirlerini kurtardılar. Bizim canlarımızı umursamadılar. Tahliye yapılabilecek bir durumdayken onu bile yapmadılar. Zaten yangına dair hiçbir önlem almamışlardı. Almadıklarını bildikleri halde insanları da uyandırmadılar. Bu zaten olası kast kapsamına giriyor" diye konuştu.
'YANGIN BUTONU BULAMADIM'
Daha önce yurt dışında çalıştığını ve vizesi bitince Türkiye’ye gelerek İŞKUR aracılığıyla Grand Kartal Otel’de işe başladığını bildiren resepsiyonistlerden tutuksuz sanık Yiğithan Burak Çetin’in savunmasına geçildi.
''Çoğunlukla gece resepsiyonisti olarak başladım 2024’ün Aralık ayında. Gece 00.00 gibi başlarız göreve. Gece yaklaşık 01.00 gibi mutfak alanına gittim, kapı hep kitli olurdu. Kapıyı tıkladım, bana atıştırmalık verirlerdi, zeytin, peynir gibi. Sonrasında kuvvetli bir sarsılma hissettim, deprem olduğunu sandım. Ardından duman gördüm. Etrafa baktım ama bir yangın butonu görmedim. Sonra mutfak elemanı Yusuf’un ‘yangın var’ diye bağırdığını duydum. Saat 03.26’da Jandarmayı aradım hızla. 03.28’de şefim Görkem Bey’i arıyorum. Yusuf ile lobi kısmına geçtik, duman hızla yükseliyordu bu sırada. Merdivenlerde şiddetli bir duman vardı, yukarı çıkmaya yeltendim ama bu nedenle çıkamadım. Tek kişilik koltukları kapıların önüne çekmek aklıma geldi, bunları kapının önüne çektik. Bir çıkış alanı yaratmaya çalıştık misafirler için. Kapının önüne çıktığımız zaman yukarı doğru bağırmaya çalıştım sonra Zeki Yılmaz’ı aradım.
'12'NCİ KATTAN KURTARILAN ÖZEL MİSAFİR KİM?'
Çetin'in savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi. Çapraz sorgu sırasında sanık Çetin'in yangını fark ettiği anın video kaydı izletildi.
Müşteki avukatının “12’nci katta özel bir müşteri kalıyor ve o kurtarılıyor. Bu kim?” sorusuna sanık Çetin, “Bilmiyorum” yanıtını verdi. Sanık Çetin, resepsiyondaki telefonu kullanarak misafirleri aramamasına ilişkin yöneltilen suçlamalara, "Resepsiyondaki telefonunu kullanamamamın nedeni merdiven boşluğundaki dumanın tamamen resepsiyona gelmesidir" yanıtını verdi. "Otelin içinde yangın var diye bağırdın mı?" diye sorulması üzerine Çetin, "Otelin içinde bağıramadım, telefon görüşmesi yapıyordum. Dışında bağırdım" dedi.
"KİRA SÖZLEŞMESİNİ KADİR ÖZDEMİR İLE İMZALADIK"
Duruşmada otelde bulunan kafenin sahibi tutuksuz sanık İbrahim P.'nin savunması alındı. Yangında 3 çalışanının hayatını kaybettiğini ifade eden İbrahim P., şunları söyledi:
- "Bolu'da enerji şirketim var. Bolu'da yüksek standartta kafe açmak istedim. Bunun için otelde kafe açmak istedim. Yetkili arkadaşları bu konuda talimatlandırdım. Otelde kalan arkadaşlarımızın telefonu ile yangından haberim oldu. 03.37'de cevapsız aramam vardı. Sonrasında 2 dakika sonra döndüm. İsmail K.'yi arayarak hızlıca otele gitmesini istedim.
- 12'nci kattaki arkadaşlarımızla konuştum, durumlarının kötü olduğunu öğrendim ve sonrasında ulaşamadım. Çalışanlarımızdan birinin durumu ağırdı. Jandarmaya ifade için giderek elimizdeki evrakları teslim ettik. Sonrasında ise adliyeye sevk edildik. Kira sözleşmesini Kadir Özdemir ile imzaladık. Aylık 2 bin TL'ye kiraladık."
"KAFE AÇILMAMIŞTI, EKSİKLİKLERİ VARDI"
Kafeye alınan yangın yeterlilik raporu ile ilgili de İbrahim P., şöyle konuştu:
- "Yangın raporunun otel tarafından temin edileceğini söyledi bana İsmail K. Otelin böyle bir denetim geçirdiğinden haberim yoktu. Raporun geri çekildiğine yönelik de bir bilgim yok. İsmail K., sömestr tatili öncesi yangın raporu için evrakların hazırlandığını söyledi bana.
- Gereken her türlü başvuruyu İsmail K. yaptı. Kafe açılmamıştı, eksikleri vardı. Ruhsat işlemleri henüz yapılmamıştı. Sömestr tatili geleceği için kafe için çalışmaları hızlandırmıştık. Ciddi bir yatırım yapacağımız için kira da 2 bin TL gibi sembolik bir rakamdı."
"NİYE İŞÇİLER OTELDE KALDI?" SORUSU
'İl Özel İdaresi'nden ruhsat almadan çalışmaya başlamadıysan, niye işçiler otelde kaldı?' diye sorulan İbrahim P., "Diğer çalışanlar otelde kalıyordu, şehir dışından gelenler otelde kalmak istiyordu. Gidiş geliş saatlerini de etkiliyordu. Bu nedenle otelde kalıyorlardı" cevabını verdi.
DERVİŞOĞLU: YAŞANDIĞI GÜNDEN İTİBAREN TAKİPÇİYİZ
Duruşmayı İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da takip etti. Dervişoğlu, daha sonra duruşma salonu dışında gazetecilere açıklama yaptı.
Süreci en başından itibaren takip ettiklerini belirten Dervişoğlu, “Gerçekleşen o elim yangın faciasının yaşandığı günden itibaren takipçiyiz. Tekrar bütün müştekilerin acılarını paylaşıyoruz. Kayıplar için Cenabıallah'tan rahmet diliyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde zaten konunun her zaman takipçisi olduk. Konuyla ilgili kurulmuş komisyonda görevli olan arkadaşımızı da Sayın Çanakkale Milletvekilimiz Rıdvan Uz’u da hem süreç boyunca vazifelendirdik. Hem de buradaki davanın takibi noktasında kendisini görevlendirilmesini temin ettik. O da üzerine düşen sorumluluğun bütün icaplarını yerine getiriyor” dedi.
"BÜYÜK BİR SORUMSUZLUKLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Dervişoğlu, gerekli önlemlerin alınmadığını söyleyerek, şunları belirtti:
- "Bir ihmaller zincirinden kaynaklanmış bir faciadır. Dolayısıyla çok yönlü ele alınması icap eden bir husus. Konunun bir tarafında il özel idaresi var. Bir diğer tarafında belediye var. Bir diğer tarafında Çalışma Bakanlığı. Diğer tarafında da Turizm Bakanlığı var. Hem duruşmada anlaşıldı hem de ifadelerden ortaya çıktığı gibi yerine getirilmemiş birtakım sorumluluklar var karşı karşıyayız.
- Aslında sorumluluklar yerine getirilmemiş demek bile doğru değil. Büyük bir sorumsuzlukla karşı karşıyayız. Herkes bugün burada yargılanıyor ama gerek raporlardan gerek ifadelerden anlaşıldığı üzere Turizm Bakanlığı yetkilileri kendileriyle ilgili soruşturma izni verilmediği için adalet huzuruna çıkarılmıyorlar. Burada yargılamanın son derece şeffaf bir biçimde gerçekleştirilmesi lazım. Yargılamanın sonucunda verilecek olan kararın da sadece kayıplarımızın ailelerinin gönüllerini ferahlatmakla yetinilmeden bir daha böyle olayların yaşanmasını engelleyecek nitelikte karar olması lazım."
"ÇIKACAK OLAN KARAR BÖYLE OLAYLARIN YAŞANMASININ DA ÖNÜNÜ ENGELLEMELİDİR"
Dervişoğlu, duruşmadan çıkacak kararın çok önemli olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
- "Hukuk tarihi açısından bir kırılma noktasıdır. Buradan ortaya çıkacak olan karar bir daha böyle olayların yaşanmasının da önünü engellemelidir. Dolayısıyla böyle bir tarihi günde zaten geçmişte birlikte olarak acılarını paylaştığımız insanların bugün kendileriyle dayanışma içerisinde olduğumuzun da onlara gösterilmesi bakımından buradayız.
- Bu sebeple şimdiden çıkacak olan kararın hem Kartalkaya'daki yangında şehit olan insanların ailelerinin gönüllerini ferahlatması hem de dediğim gibi bir daha böyle olayların yaşanmasının önüne geçilmesinin temini açısından adil bir biçimde sonuçlanmasını bekliyoruz. Sonuna kadar takipçisi olacağız. Suçlular mutlaka cezalandırılmalı. Yine altını çizerek söylüyorum. Böyle olaylar yaşanmamalı. Kimse kimseyi himaye edememeli. Gönüllerdeki yangın hiç olmazsa söndürülmelidir."
"BÖYLE BİR RİSK OLDUĞUNU BİLSEM KAFE AÇAR MIYDIK?"
Duruşmada oteldeki kafenin yetkilisi tutuksuz sanık İsmail K.'nin savunması alındı. İsmail K., şunları söyledi:
- "Ruhsat için İl Özel İdare Ruhsat ve Denetleme Şube Müdürlüğü'ne müracaat ettim. Müracaatlarım aralık ayının birinci haftası alındı. Otelde çalışacağımız için itfaiye raporu gerekliydi. Mesleki yeterlilik belgesi ve personel için SGK girişleri gerekiyordu. Otelde yetkili olarak gördüğüm Kadir Beyden itfaiye uygunluk belgesini talep ettim. İl Özel İdare'den bulamadım, kendisinden talep ettim. Belgenin acil verilmesi ve kafenin açılması gerektiğini söyledim. O zaman İl Özel İdare'ye veya belediye arşivinden bulabilirsin diye sıkıştırdım. 'Kafe için ayrıca itfaiye uygunluk belgesi alınması gerekli' dediler bana.
- Kadir Özdemir, bizim adımıza belediyeye talepte bulundu. 3-4 gün sonra İl Özel İdare'ye gittiğimde belgeyi alabileceğimi düşündüm. Onlar da gelip inceleme yapacaklarını söylediler. Ben yokken gelmişler, sonrasında ben İl Özel İdare'ye gittiğimde denetimin uygun çıktığını söylediler. Daha sonra evrakın kolluğa ardından da Bolu Valiliği'ne gideceği söylendi. Bu sırada yangın çıktı. Otelin yangın uygunluk belgesi olmadığını bilmiyorum. Otelin giriş kapısında 'Kültür ve Turizm Bakanlığı denetimindedir' yazıyor. Böyle bir risk olduğunu bilsem kafe açar mıydık?"
"4 GÜNDÜR ORGANİZE KÖTÜLÜĞÜN ORGANİZE BİR SAVUNMASI YAPILIYOR
15 yaşındaki oğlu Eren’i kaybeden baba Eray Bağcı, duruşma devam ederken süreci ANKA'ya şu ifadelerle değerlendirdi:
- "Dördüncü günü duruşmanın. Biz daha önce hep bunu organize bir kötülük olarak değerlendiriyorduk. Bu 4 günlük süreçte de görüyoruz ki içeride organize kötülüğün organize bir savunması yapılıyor. Tüm sanıklar aşağı yukarı benzer ifadelerde bulunuyor. 'Bilmiyorum, görmedim, sorumlu değilim, yetkili değilim, yetkin değilim, duymadım, hatırlamıyorum, hatta cevap vermek istemiyorum'. Maalesef çok üzücü bir olay. İçeride avukatlar sorularına cevaplar alamıyorlar. Çünkü cevapların çok büyük bir kısmı genelde az önce söylediğim ifadelerle kısa ifadelerle cevaplanmış oluyor."
"BAZI SANIK VEKİLLERİNİN TAHRİKLERİNE MARUZ KALDIK"
- Duruşmanın yöneticisi hakim bey sanık avukatlarından bir tanesine 'lütfen müşteki yakınlarını ve müştekileri tahrik etmeyin' şeklinde bir uyarıda bulundu. Bu da kayıtlara geçti. Maalesef burada bazı sanık avukatları müştekilere ve müşteki yakınlarına tahrik edici ifadelerde bulunuyor. Yani gerçekten çok acı verici bir durum. Biz burada zaten 4 gündür olayı tekrar, tekrar yaşayarak sorumlu olduğunu bildiğimiz kişilerin 'bilmiyorum, duymadım, görmedim, sorumlu değilim, yetkili değilim' ifadelerine maruz kalarak yıprandığımız gibi diğer taraftan maalesef bazı sanık vekillerinin de böyle tahriklerine maruz kaldık."
Dosyada yargılananların sorumluluklarını reddettiğini vurgulayan baba Yağcı, Adalet Bakanlığı'nı duruşmadaki ifadeleri değerlendirmeye çağırarak açıklamasını şöyle tamamladı:
- "Aslında içerde gerçekten çok enteresan bir ortam var. Şimdi siz sorumluluk sahibisiniz ünvanınız var, imza atıyorsunuz, ünvanınızı kartvizitinizde kullanıyorsunuz, insanlara kendinizi böyle takdim ediyorsunuz ama sonra geçiyorsunuz diyorsunuz ki 'ben aslında değilim'. 'Ben aslında kağıt üstündeyim', 'ben aslında yetkili değilim', 'ben aslında sorumlu değilim'. Yani buradan tabii ki Adalet Bakanlığı mıdır bunun tarafı bilemiyorum ama bu ifadelerin çok titizlikle değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum.
- Sizin bir yetkiniz varsa ve de bu kanunlara göre belirlenmişse siz artık 'ben aslında Türk Ticaret Kanunu'na göre bu ünvana sahibim ama ben bu işi yapmıyorum' diyemezsiniz. Çünkü bu sorumluluklar kanunlarla belirlenmiş. Bu olayın sonucunda da bu duruşmaların sonucunda da ben bu kişilerin bu ifadelerin dikkate alınacağını çok fazla düşünmüyorum. Çünkü kanunlar çok net.
- Sizin bir kanunla verilmiş bir göreviniz var, bir yetkiniz var ve siz 'ben aslında kâğıt üstündeyim, ben aslında değilim, ünvanı sadece şu iş için aldım' şeklinde bir savunma yapamazsınız. Ben bu savunmaları da açıkçası çok mahkeme yetkilileri tarafından dikkate alınacağını düşünmüyorum. Çünkü kanunlar çok net."