Kartalkaya’da ailesini kaybeden baba: O is kokusu gitmesin

Grand Kartal Otel yangınında ölen anne kızın yakınları duruşmada dinlendi. Eşi ve kızını faciada kaybeden baba, "Yanık kokusunun sırf zihnimden gitmemesi için sabah akşam odadan çıkan ayakkabıları kokluyorum. Sabah kalkınca ve yatmadan önce kokluyorum. O is kokusunun gitmesini istemiyorum..." dedi.

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19'u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın duruşması yedinci gününde sürüyor.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesinin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmada, yangında hayatlarını kaybeden Ceren ve kızı Lalin Doğan'ın (17) yakınları Rıfat Doğan, Türkan Yaman ve Yusuf Yaman müşteki olarak beyanda bulundu.

Eşi Ceren'in Bolu'da herkesin sevdiği biri olduğunu belirten Rıfat Doğan, "Kızım Lalin ise bu hayattaki benim tek başarım ve gururumdu, pırıl pırıl bir kızdı. Olaydan 3-5 gün önce Ahmet Demir'i arayarak rezervasyon yaptırmıştık. Kızım iyi bir dereceyle karnesini getirmişti. Kayak yapmak istedi. Günübirlik çıkamayacağım için 'Onlar gitsin de tatil yapsınlar.' dedim." diye konuştu.

"TİRİL TİRİL OTURMUŞLARDI"

Yangını, 21 Ocak sabahı kayınvalidesinin araması üzerine öğrendiğini, aracıyla merkeze gidip kızını ve eşini saatlerce aradığını aktaran Doğan, "Ben aileyi 20 yıldır tanıyorum. Ailemiz belki daha eski tanıyor. Ben hepsini yakinen tanıyorum. Orada gezerken, kızları, damatları, torunları, bakıcıları tiril tiril oturmuş gayet aymaz bir şekildeydi. Sanki otelin onlarla alakası yokmuş, onlar da müşteriymiş gibi oturuyorlardı. İlk Emine Mürtezaoğlu Ergül ile karşılaştığımda 'Ölen var mı?' dediğimde, '1 kişiymiş, o da yukarıdan atlamış. Sağlıkçıymış.' dedi." ifadelerini kullandı.

"O İS KOKUSU HİÇ YAKIŞMAMIŞTI ONLARA"

Doğan, eşi Ceren Doğan'a akşam saat 16.00 civarı ulaştıklarını belirterek, şunları söyledi:

"Biz şanslılardanız. Buna şükrediyoruz. Şükreder hale geldik, her yeri tam, travması yoktu. 'İnşallah uykularında ölmüşlerdir. İnşallah acı çekmemişlerdir. Benim kızım korkmamıştır.' diye dua ettik. 3 saat sonra Lalin'i buldular. Onun da beden bütünlüğü tamdı. Öptüm, kokladım ama o is kokusu hiç yakışmamıştı onlara. Yanık kokusunun sırf zihnimden gitmemesi için sabah akşam odadan çıkan ayakkabıları kokluyorum. Sabah kalkınca ve yatmadan önce kokluyorum. O is kokusunun gitmesini istemiyorum. Daha sonra ellerimle ikisini de toprağa vermem gerekti."

Kendisini diğer 78 kişinin ailesinden ayıran en önemli hususun Bolu'da yaşaması olduğunu söyleyen Doğan, bu nedenle 20 yıldır bu işletmeyi ve aileyi tanıdığına dikkati çekti.

"O TARİHTEN SONRA HEPSİ BİR PARAZİT OLDU"

Gazelle Otel Genel Müdürü Ahmet Demir ile 10-15 yıldır sivil toplum kuruluşunda, Halit Ergül ile ticaret ve sanayi odasında 2 dönem çalıştıklarına değinen Doğan, "Burada bulunan yönetim kurulu üyeleri 20 Ocak'a kadar Bolu'da veya Bolu dışında Grand Kartal'ın tüm nimetlerini göğüslerini gere gere kullanıyordu ama o tarihten sonra hepsi kağıt üzerinde, yetkisiz, etkisiz bir parazit oldu." şeklinde konuştu.

"EMİNE MÜRTEZAOĞLU ERGÜL AİLEDEKİ EN GÜÇLÜ KARAKTERDİR"

Doğan, Ahmet Demir'in bu aile için ne kadar önemli olduğunu Bolu'daki herkesin bildiğini ileri sürerek, "Bolu'da herkes bilir; Ahmet Demir, bu ailenin maymuncuğudur. Her kapıyı açar, bütün işleri o halleder. Adı belki 'Gazelle Müdürü'dür' ama ailenin maymuncuğudur. Zaten dedi ya 'Benim patronum kimseyi incitmez.' diye. Emine Mürtezaoğlu Ergül, ailedeki en güçlü karakterdir. Babadan aldığı güçle kardeşinin ve Halit Ergül'ün, tüm şirketin beynidir. Asıl mal sahibi o. Emine Mürtezaoğlu Ergül ile kızları da değerlidir. Ceyda ile Elif aslında işletmelerin tüm dekorasyon malzemelerinin siparişinden, otel yönetiminden spa kiralamalarına, güvenliğinden restoranına her şeye karışırlar." ifadelerini kullandı.

3 YAKININI KAYBETTİ, KANSER TEDAVİSİ GÖRÜYOR

"6 gündür seyrediyoruz film gibi. Hollywood yapımı bir film yapmaya çalışmışlar ama Bollywood yapımı bir film çıkmış ortaya." diyen Doğan, yaşanan acılar nedeniyle kurbanların yakınlarından 3 kişinin vefat ettiğini, kendisinin de 2 aydır kanser hastalığıyla mücadele ettiğini söyledi.

Doğan, ömürlerinin sonuna kadar bu davanın takipçisi olacaklarını sözlerine ekleyerek, "Bizim son görevimiz bu. Sanmasınlar ki sadece biz takip ediyoruz. Bolu'da herkes şu an lanet okuyorlar kendilerine. Bu davayı 78 canın tüm yakınları, başta Bolu olmak üzere tüm Türkiye takip ediyor. Buradan ne karar çıkarsa çıksın emsal karar olacağına eminim. Bu kararla kurumlar, işletmeler aldığı karar ve attığı imzanın ağırlığını bilip işini en iyi şekilde yapacak ya da 'Attığım imza kağıt üzerindedir.' diyecek." diye konuştu.

"BİRİNİN BAŞINA BİR ŞEY GELİRSE BAŞ ŞÜPHELİ OLARAK KAYIT ALTINA ALINSIN"

Tutuklu sanık Ceyda Hacıbekiroğlu'nun eşi Bekir Hacıbekiroğlu ile ilgili mahkeme kayıtlarına şerh düşürmek istediğini de belirten Doğan, "Küçük damat Bekir'in biz müşteki yakınlarından herhangi birinin başına bir şey gelirse baş şüpheli olarak kayıt altına alınmasını istiyorum." dedi.

"KILICINIZ KESKİN, KARARINIZ ADİL OLSUN"

Ceren Doğan'ın annesi ve Lalin Doğan'ın anneannesi Türkan Yaman ise pamuklara sararak büyüttüğü kızı Ceren ile torunu Lalin'in 21 Ocak gecesi katledildiğini söyledi.

Duruşmalarda 7 gündür dinlediklerinden, bu olayın sadece yangın değil, ortaya çıkan ihmallerle apaçık katliam olduğunu gördüklerini ifade eden Yaman, "Ben, 'Bir personelin hatasını hepimiz çekiyoruz.' diyen katil Halit Ergül ve ailesinden şikayetçiyim, davacıyım. Artık bir daha geri gelmeyecekler. Ben bu davadan emsal karar çıkmadıkça başkalarının canı da yanabilir diyorum. O yüzden kaybedilen 78 can için adaletin yerine getirilmesini istiyorum. Kılıcınız keskin, kararınız adil olsun." diye konuştu.

"MİSAFİRLERİ UYANDIRMADAN SIVIŞMIŞLAR"

Dede Yusuf Yaman da Halit Ergül ve ailesiyle uzun yıllardır tanıştıklarını anlatarak, "Halit'te de eşi Emine'de de eşim ile çocuklarımın telefonları kayıtlıdır. Bu kadar yakınız. O gece kızımla oturup kahve de içmişler. Aynı katta kaldıkları halde anlayamıyorum, onlara emanet dilen misafirleri uyandırmadan, kendi çoluk çocuklarını alıp sıvışmışlar. Böyle bir şeyi yapmalarını ben anlayamıyorum, anlam da veremiyorum." ifadelerini kullandı.

"NEDEN BU KADAR ŞIMARDINIZ, AYIPTIR"

Kendisinin Ergül ailesine her zaman her konuda yardımcı olduğunu anlatan Yaman, "Bu kadar sorumsuzluk olur mu? Size de yazık değil mi? Bu kadar varlığın içinde neden bu kadar şımardınız, ayıptır. Ben de iş adamıyım, benim de 3-5 şirketim var, ben de yönetiyorum. Turizme, Bolu'ya, Türkiye'ye çok büyük kötülük yaptınız. Yazıklar olsun size." şeklinde konuştu.

Yaman, aile olarak torunu Lalin adına Bolu'da başarılı çocukların eğitim alacağı yatılı fen lisesi yapma kararı aldıklarını da sözlerine ekledi.

MÜŞTEKİ PERSONELİN İFADELERİ ALINDI

Duruşmada söz verilen, 8 yıldır otelde kat görevlisi olarak çalışan müşteki Emre Merey, ikinci katta 2007 numaralı odada kaldığını, arkadaşlarının uyandırması üzerine garajdan otelin dışına çıktıklarını söyledi.

“7 SENE ALARM SESİ DUYMADIM”

Mahkeme başkanının katta sigara içilip içmediğini, içilirse alarm sesi çalıp çalmadığını sorması üzerine Merey, "İkinci katta personel sigara içerdi, 2018 yılından 2025'e kadar sigara içilirken alarm sesi duymadım, alarm çalışmadı." yanıtını verdi.

Otelde yangın tatbikatı yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine Merey, yangın tatbikatı yapıldığını hatırlamadığını, yangın eğitimi almadıklarını söyledi.

Merey, katlarda yağmurlama sistemi olmadığını belirterek, Grand Kartal Otel'den Kartalkaya Kartal Otel'e tünelden bazen geçiş yapıldığını kaydetti.

Emre Merey, sanıklardan şikayetçi olmadığını, davaya katılmak istemediğini sözlerine ekledi.

“YANGIN ÖNLEME SİSTEMİ YOKTU”

Otelde iki sezondur kayak odasında çalışan Yunus Emre Güven de arkadaşının araması üzerine kaldıkları odanın kapısını açınca ciğerlerinin dumandan yandığını söyledi.

Açık olan garaj kısmından çıkıp resepsiyona yöneldiğini, insanların çıkmasına yardım ettiğini anlatan Güven, normal zamanda sigara içilmesine rağmen alarmın katta çalmadığını, yangın tüpünü katta birkaç kez gördüğünü kaydetti.

Güven, çalıştığı dönemde yangın tatbikatı yapılmadığını ve yangın eğitimi de almadığını anlatarak, "Herhangi bir yangın önleme sistemi yoktu, yangın alarmı çalmadı. Telefon gelmeseydi otelden çıkamayacaktık." dedi.

Otelde 27 Aralık 2024'te yüklük çalışanı olarak çalışmaya başlayan Elif Vanlıoğlu ise personelin kaldığı ikinci katta gelen sese uyandığını, arkadaşının kapıyı çalması üzerine montunu giyip çantasını alarak odadan çıktığını anlattı.

Katta yoğun duman soluduğunu ve nereden çıkacağını bilemediğini dile getiren Vanlıoğlu, "Beklerken çalışanlar da garajın kapısını açmaya çalışıyordu. Merve telefonu açmadı, sonra Nazmiye'yi arayarak yangını söyledim. Fotoğrafçılar aralarında 'Kartal Otel'e çıkan koridor var. Oradan çıkalım' diye konuşuyorlardı. Onları takip ederek çıktık. Sonra ailemi arayarak yangını söyledim, midem bulanıyordu sonra hastaneye gittik. İkinci katta duman dedektörü çalışmadı. Yangın alarmı duymadım. Otelde yangın tüpü görmedim. Ben çalışırken yangın tatbikatı yapılmadı. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum." ifadesini kullandı.

“7. KATTAN ATLADIM”

Otelde 1,5 ay kat görevlisi olarak çalışan Ruhi Özcan, yangında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelere de başsağlığı diledi.

Olay günü yedinci katta kaldığını, yangın sırasında da alarm çalmadığını belirterek, telefonla arandığında boğazı kurumuş, gözleri de yanar durumda uyandığını söyledi.

Odanın içinin karanlık ve zehirli gazla dolu olduğunu ifade eden Özcan, eşofmanı lavaboda yıkayarak yüzüne sardığını bu sayede iki kez nefes aldığını kaydetti.

Özcan, odasındaki küçük cama yöneldiğini, kafasını çıkararak yardım istemek maksadıyla bağırdığını dile getirerek, "Herkes bağırıyordu. Camdan çıkamadım, simsiyah duman vardı, camdan nefes alıp odaya geliyorum. Mermeri parçalayıp, camın pervazlarını çıkardım. Kafamı, gövdemi camdan çıkarıp 7 kattan atladım. 7. kattan atlayınca elimde, ayağımda kırıklar, kesikler oluşmuştu, beni yakındaki otel bölgesine taşımışlar." dedi.

“YANGIN EĞİTİMİ VERİLMEDİ”

Mahkeme Başkanı ve avukatların sorularını Özcan, "Yangına müdahale ekibi yoktu, bize yangın eğitim verilmedi. Katta yangın tüpü ve yağmurlama sistemi görmedim. Genel Müdür Emir Aras'tı, bizimle İdris Erol görüşürdü. Şikayetçi değilim, katılmak istemiyorum." şeklinde cevapladı.

“YANGIN TÜPÜ GÖRMEDİM”

Kartalkaya Kartal Otel'de çalışıp lojmanda kalan Oktay Gündüz ise yangını görünce sundurmaya merdiven dayayıp insanları kurtardığını aktardı.

Patlama sesi duymasının ardından kasığında acı hissettiğini ifade eden Gündüz, "Tahta parçasının saplandığını gördüm, geri koştum, sağlık ekipleri dikiş atılması gerektiğini ifade etti. Dikiş atıldı sonra geri döndüm ama geriye bir şey kalmamıştı. Şikayetçi değilim, davaya katılmak istemiyorum." diye konuştu.

Otelde çocuklara etkinlik yaptırmak üzere 15 Ocak'ta çalışmaya başlayan Merve İlgin de arkadaşının araması üzerine 11. kattaki odadan koridora çıktığını, yoğun dumanda aşağı indiğini kaydetti.

Dışarı çıkınca kustuğunu ve Köroğlu Devlet Hastanesi'ne gittiklerini aktaran İlgin, sanıklardan şikayetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini sözlerine ekledi.

İlgin, katta yangın tüpü görmediğini belirterek, "Yangın alarmı duymadım, çalmadı. Koridor kapkaraydı. Bizim odanın bulunduğu konumdan aşağıya inerken kapı görmedik." dedi.

Kartalkaya Grand Kartal Otel Bolu Yangın
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber