Kayıp gazeteci yoğun bakımdan çıkmıştı, ailesi isyan etti: Kimi koruyorsunuz?
Esenyurt'ta ailesinin kayıp başvurusunda bulunduğu gazeteci ve aktivist Hakan Tosun Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nin yoğun bakımında bulundu. Tosun'un durumu ciddiyetinin korurken ailesi hastane önünde yaptığı açıklamada iki kişinin tutuklandığı iddiasını yalanladı: 'Bunu yapanların arkasında kim var?'
İstanbul Esenyurt’ta geçen cuma fiziksel saldırıya uğrayan gazeteci, belgeselci, aktivist Hakan Tosun’un Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ndeki tedavisi sürüyor.
Durumu ağır olan Tosun için ailesinin, dostlarının ve ekoloji örgütlerinin de hastane önünde bekleyişi devam ediyor.
Hakan Tosun'un kardeşi Öznur Tosun, burada yaptığı açıklamada, olayla ilgili iki kişinin tutuklandığı yönündeki bilginin kendilerine verilmediğini belirtti.
"HERKES İLGİLENİNCE YOĞUN BAKIMA ÇIKARILDI"
Tosun'un ambulansla hastaneye kaldırıldığında 27 saat boyunca neden ailesine haber verilmediğini soran kardeşi, şunları söyledi:
- O kimliksiz bir vatandaş değil. Neden parmak izi okutulmadı? Neden yüz taraması yapılmadı? Hastane yönetimine de sesleniyorum. 27 saat siz belki de abime hiçbir işlem yapmadınız. Bunu bana birisi ispatlasın. Polis neden aileye bilgi vermedi? O kimliksiz, sahipsiz değildi. Ben karakola gidip kayıp ilanında bulunduğumda neden bana kimse hastanede olduğunu söylemedi? Çünkü kimliksizdi. Birisi bunu bana açıklasın. Birisi de bana kim ne yaptıysa bunun açıklamasını yapsın. ‘İki kişi tutuklandı’; hayır, benim böyle bir bilgim yok. Bana böyle bir bilgi gelmedi.
- Kimi korumak istiyorsunuz siz? Bu insan buraya kimliksiz yatırılacaktı ve biz bulmamış olsaydık belki de kaybolacaktı. Şu anki durumunun ne olduğunu bilmiyorum. Çünkü inanmıyorum. Çünkü 24 saat, kritik saatte ne yapıldığı hakkında bir bilgim yok. Biz buraya geldiğimizde acil yoğun bakım ünitesinde 27 saat bekletilen Hakan Tosun neden pazar günü 3 saat sonra bu olay kamuoyuna girdiğinde, bu olayla herkes ilgilendiğinde servis yoğun bakımına çıkartıldı? Ben vatandaşım. O da karıncayı bile incitmeyen, bir tane sabıka kaydı bile olmayan bir vatandaştı. Tertemiz.
- Ne istiyorsunuz, kimi koruyorsunuz? Bu insanların arkasında, bunu yapanların arkasında kim var? Kimi örtmek istiyorsunuz? Kimse bunu açıklamak zorunda. 2-3 gündür 50 tane polis var burada. Polisler gerçekten halkı için vazife başında bulunsun. Bu insanların arkasında kim var? Kim korunmak isteniyor? 27 saat boyunca bize haber verilmeyip o insanlar tutuklanıp da o insanın eşkali nasıl tespit edilmiyor? Buradaki herkes her şeyin farkında ama acımız çok büyük ve acımızın sorumlusu da devlet, polis ve hastane yönetimi. Burası bir devlet hastanesi. Bu soruların karşılığını, cevaplarını bir kardeş olarak almak istiyorum.
Tosun’un dostları adına hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Aslı Kahraman Eren de olayın aydınlatılmasını istediklerini bildirerek "Bir kez daha yüksek sesle soruyoruz. Hakan Tosun’a ne oldu?" diye sordu.
"GAZETECİNİN CANI BU KADAR UCUZ MU?"
Tosun’un gazeteci arkadaşı Eylül Deniz Yaşar da gazetecilerin çok zor şartlarda çalıştığına dikkati çekerek şöyle konuştu:
- Hakan Tosun bunun çok iyi bir örneğidir. Ben Hakan’ı Akbelen’den tanırım. Hakan cebinde 100 lirayla haber yapmış bir insandır. Gazeteciler olarak çok zorlu şartlarda çalışıyoruz ve bu şartlarda Hakan onuruyla dimdik duran bir meslektaşımız. Artık gazeteciler olarak şu soruyu soruyoruz. Bu ülkede bir gazetecinin canı bu kadar ucuz mu? Biz bu senaryoyu Musa Anter’den, Metin Göktepe’den, Hrant Dink’ten biliyoruz. Bizi bilinçsiz zannetmeyin. Hakan Tosun’u da sahipsiz zannetmeyin.