Koroner bypass ameliyatı: Kalbe yeni bir yol açmak
Prof. Dr. Ali Aycan Kavala yazdı
Kalp damar hastalıkları, çağımızın en yaygın ve en tehlikeli sağlık sorunlarının başında geliyor. Kalbi besleyen koroner damarlar, zamanla kolesterol birikimiyle daraldığında kalp kası yeterli oksijeni alamaz. Bu durum göğüs ağrısı, nefes darlığı ve hatta kalp kriziyle sonuçlanabilir. İşte koroner bypass ameliyatı, bu tıkanıklığın kalbi beslemesini engellediği noktada devreye girer.
Amaç, tıkanan damarın ötesine yeni bir damar yolu açarak kalbe yeniden kan akışını sağlamaktır. Geçtiğimiz günlerde ünlü sanatçı Fatih Ürek’in yaşadığı sağlık sorunu, bu konunun ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ürek’in daha önce koroner damarına takılmış olan stentin tıkanması sonucu kalbi durdu ve kalp masajıyla hayata döndürüldü. Bu olay, stent tedavisinin her zaman kalıcı bir çözüm olmadığını ve bazı durumlarda yeni tıkanıklıkların gelişebileceğini hatırlatıyor.
Stent, doğru hastada uygulandığında hayat kurtarıcıdır; ancak her hasta için tek seçenek değildir. Özellikle çoklu damar tıkanıklığı olan hastalarda, stent tedavisi ileride yapılacak bir koroner bypass ameliyatını zorlaştırabilir, hatta imkânsız hale getirebilir. Çünkü stent takılan damarlarda cerrahi olarak bypass yapılacak uygun alan kalmayabilir. Koroner bypass ameliyatı birkaç farklı yöntemle yapılabilir. Klasik yöntemde göğüs kafesi tamamen açılarak kalbe ulaşılır. Bu yöntem, cerraha geniş bir çalışma alanı sağlar ve birden fazla damarda tıkanıklık varsa tercih edilir.
Son yıllarda, küçük kesilerle yapılan minimal invaziv bypass teknikleri de giderek yaygınlaşmaktadır. Bu yöntemlerde iyileşme süresi daha kısadır, hasta daha çabuk günlük yaşamına döner. Bazı durumlarda ameliyat, kalp-akciğer makinesi yardımıyla yapılır. Bu cihaz, kalp durdurulurken vücudun dolaşımını sürdürür. Ancak gelişen cerrahi tekniklerle, kalp çalışırken de bypass yapılabilmektedir. “Atan kalpte bypass” olarak bilinen bu yöntem, özellikle genel durumu orta olan ve sınırlı sayıda damarında tıkanıklık bulunan hastalarda tercih edilir.
Fatih Ürek’in yaşadığı bu olay, kalp damar hastalıklarında kişiye özel tedavi yaklaşımının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Her tıkanıklığın çözümü stent değildir; her hasta da bypass adayı değildir. En doğru kararı, kalp cerrahı ve kardiyoloğun ortak değerlendirmesi belirlemelidir. Unutulmamalıdır ki, bypass ameliyatı sadece bir cerrahi müdahale değil, kalbin yeniden yaşama bağlanmasıdır. Erken tanı, doğru tedavi ve bilinçli karar, uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır.