Kumar salgını: 15 yaşa düştü, uyuşturucuyu geçti
Yeşilay, Türkiye Kumar Raporu'nu açıkladı. Buna göre kumara başlama yaşı 15'e kadar düştü, kumar bağımlılığına dair başvurular alkol, sigara ve madde bağımlılığını geçti.
Türkiye Yeşilay Cemiyeti'nin "Türkiye Kumar Raporu" başlıklı araştırmasında, kumara başlama yaşının 15'e düştüğü bildirildi.
Yeşilay'ın Sepetçiler Kasrı'ndaki genel merkezinde düzenlenen toplantıda sunulan raporda, kumar ve sanal kumar bağımlılığının son dönemde hızla artış gösterdiği belirtildi.
Raporda, kumara başlama yaşının 15'e kadar düştüğü, Türkiye'de 15 yaşın üzerindeki her 10 kişiden birinin hayatında en az bir kez kumar oynadığı ve en riskli grubun gençler olduğu ifade edildi.
Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, bağımlılığın insan ve toplumun başına gelebilecek en kötü şey olduğunu söyledi.
"DÜZENLEME YAPILMALI"
Dinç, Türkiye'de kumarla alakalı meselenin yasal ve yasa dışı kumar olarak ikiye ayrıldığını belirterek "Yasal kumar da yasa dışı kumar gibi insanımızı tehdit ediyor. Yasa dışı kumar bağımlılık yapıyorken yasal kumar da bağımlılık yapıyor. Yasa dışı kumar yıkıyorken yasal kumar da yıkıyor, ocakları söndürüyor. İnsanların psikolojik, fizyolojik bütünlüğüne tehdit oluyor, aile yapısını bozuyor, toplumsal yapıyı bozuyor, intiharlara sebep oluyor, çok boyutlu kayıplara sebep oluyor. O yüzden yasal kumarla alakalı da mutlaka bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Merih Altıntaş ise, çevrim içi kumarın diğerlerine göre çok daha hızlı ve acımasızca bağımlılık yaratabilen bir kumar türü olduğunu söyledi.
Bağımlılık yapan ürünlerin endüstrilerinin her geçen gün kendilerine farklı ve yeni pazarlar kazandırmaya çalıştığına işaret eden Altıntaş, şöyle devam etti:
- Kumar endüstrisi de daha hızlı, cazibeli formlarla maalesef gençleri ve insanlarımızı hastalandırmaya devam ediyor. Özellikle Yeşilay Danışmanlık Merkezlerine yani YEDAM'lara olan kumar bağımlılığı başvurularının, alkol madde ve tütün başvurularını geçtiğini söyleyebiliriz. Oldukça fazla sayıda başvuru alıyoruz. Bir de başvurmayanların olduğunu yani henüz daha olayın farkındalığının gelişmediğini, tedavi ihtiyacı olan ama farkında olmayan ailelerin ve bireylerin olduğunu düşününce aslında bu sayılar ve oranın görünenden çok daha fazla olduğunu tahmin etmekteyiz. Bu bizim için oldukça önemli bir konu.
"BU BİR HASTALIK, TEDAVİ ALABİLİRLER"
Altıntaş, bunun tedavi edilebilen bir hastalık olduğundan bahsetti.
Özellikle ailelerin bu konuda çok duyarlı olmaları gerektiğini dile getiren Altıntaş, "Eğer bir kişi maddi kayıplar vermeye, yalanlar söylemeye başlamışsa, telefonuyla, tabletiyle çok fazla ilgileniyorsa, etrafından borçlar almaya başlamışsa ailesinin bu konuda farkındalığının çok yüksek olması gerekli. Hemen bunu fark edip sürecin her neresinde olursa olsun mutlaka kişinin Yeşilay Danışmanlık Merkezi ya da diğer kurumlara başvurup bununla ilgili danışmanlık ve aynı zamanda tedavi alabileceği konusunu mutlaka biliyor olmalılar. Ne kadar erken yakalarsak, erken müdahale edersek, onları tedavi etme olanağımız o kadar yüksek" değerlendirmesini yaptı.