'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' On binler bu kez Esenler'de
CHP'nin, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması sonrası başlattığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin İstanbul'daki yedincisi Esenler'de yapıldı. İmamoğlu Silivri'den gönderdiği mesajda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek "Masal anlatmayı bırak Erdoğan. Ver elindeki bilgileri savcılığa, bir an önce yazdır iddianameyi. Ortada ahtapot mu var, yoksa sen koltuk kaybetme kâbusu mu görüyorsun, millet anlasın." dedi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından her çarşamba İstanbul’da düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin İstanbul'daki yedincisi Esenler Dörtyol Cumhuriyet Meydanı'nda yapıldı.
İstanbul’daki ilk miting Şişli’de düzenlenirken, onu sırasıyla Beylikdüzü, Başakşehir, Beyazıt Meydanı, Silivri ve Pendik mitingleri izledi.
CHP'nin çağrısı üzerine on binlerce İstanbullu ellerinde bayrak ve pankartlarla Esenler Dörtyol Cumhuriyet Meydanı'na akın etti.
AHTAPOTLAR DA ALANDA
CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Ahtapot' benzetmesine partisinin TBMM'deki grup toplantısında iki pankartla yanıt verdi. Özel'in toplantıda kullandığı iki ahtapot görselini afişlere basan CHP'liler ahtapotları Esenler Meydanı'na taşıdı.
İMAMOĞLU PANKARTLARINA ENGEL
CHP Gençlik Kolları'nın hazırladığı ve üzerinde İmamoğlu resimlerinin bulunduğu pankartların miting alanına girişi polis engeline takıldı. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'in müdahalesi sonrası söz konusu pankart içeri alındı.
Ekrem İmamoğlu'nun mesajını okumak üzere kürsüye çıkan İl Başkanı Özgür Çelik konuya ilişkin "(İmamoğlu pankartını göstererek) Bu pankartlara engel olmak istediler. İlçe binalarımızdan Ekrem Başkanın afişlerini indirmek istediler. Onu susturmaya çalıştılar. Şimdi de görüşmemize engel oluyorlar. Erken seçim sandığı milletin önüne gelene kadar asla bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
"BİZE KİMSE DİZ ÇÖKTÜREMEZ"
Çelik, daha sonra Ekrem İmamoğlu'nun Silivri'den yazdığı mektubu alanda toplanan kalabalığa okudu.
Mektubuna, "Bu ülkeyi canı gibi seven güzel insanlar, benim sevgili hemşerilerim; biz aynı sevinç ve kederleri paylaşan, ayrısı gayrısı olmayan, büyük bir milletiz" sözleriyle başlayan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bize kimse diz çöktüremez. Bizi ancak adaletsizlik yıkar. Ama maalesef devletin temeli, ortak hayatımızın en yüce değeri olması gereken adalet, bugün bir şahsın, Recep Tayyip Erdoğan’ın saldırısı altında.
Kendisini ekonomist ilan eden Erdoğan’ın ekonomide yarattığı adaletsizlikler, milletin belini büküyor. Kendisini savcı ilan eden Erdoğan’ın yargı eliyle yol açtığı adaletsizlikler birliğimizi, kardeşliğimizi zedeliyor, devlete güveni sarsıyor.
Oysa vatandaşı dinlese doğru yolu bulur, kendisini sevenleri bile utandıran işler yapmazdı. ‘Devlet turpla, şalgamla değil, adaletle, hukukla yönetilir’ diyen değerli çiftçi abimize kulak verse yeterdi. Erdoğan, o günden bu yana ‘turp’ diyemez oldu ama hukuku çiğnemeye devam ediyor.
"MASAL ANLATMAYI BIRAK ERDOĞAN"
Şimdi de ahtapot masalı uydurdu. Yakında, kendisine oy vermeyen herkesi bir suç örgütünün üyesi ilan edecek. Ben, 11 yıldır belediye başkanı olarak göz önünde, idari makamların incelemesi, teftişi altındayım.
15,5 milyon oyla cumhurbaşkanı adayı olarak karşına çıktığım gün mü suç örgütü lideri olduğumu anladın? Masal anlatmayı bırak Erdoğan. Madem biz ülkeyi ahtapot gibi sarmış bir suç örgütüymüşüz, madem ortada iddianame bile yokken sen bu durumu biliyorsun, ver elindeki bilgileri savcılığa, bir an önce yazdır iddianameyi.
"VİCDANDAN, ADALETTEN NASİBİNİ ALMAMIŞ BİR AVUÇ İNSAN..."
İddianame derhal yazılsın, ortada ahtapot mu var, yoksa sen koltuk kaybetme kâbusu mu görüyorsun, millet anlasın. ‘İddianame geciktirilsin, yargılama hemen başlamasın’ diye mi bu turp ve ahtapot masalları? İddianame ortaya çıkarsa, foyan dökülür diye mi korkuyorsun?
Sevgili hemşerilerim; 30 yıllık diplomamı, bir gecede, yetkisiz kurul kararıyla iptal ettirenler; daha iddianame bile yokken bizi suçlu ilan edenler; sosyal medyada beni engelleyenler; sesimi, görüntümü bile yasaklamaya kalkanlar; bana hapishanede görüş yasağı uygulayanlar vicdandan, adaletten nasibini almamış bir avuç insandır.
Bu tavırlarıyla milletimizi kutuplaştırmaya, husumet tohumları ekmeye çalışıyorlar. O bir avuç insanı seçimde evlerine göndereceğiz, birlik ve kardeşliğimize en güçlü şekilde sahip çıkacağız. Çünkü biz, o bir avuç insanın aklının almayacağı kadar yüce gönüllü, yürekten birbirine bağlı bir milletiz.
Hastalığı yenerek hepimizi mutlu eden, içimizi ısıtan sevgili Ali Asaf yavrumuzun yüzü gülsün diye seferber olan vatandaşlarımızı hiçbir partinin, hiçbir ideolojinin sınırlarına hapsedemezsiniz. Onlar, bir an bile tereddüt etmeden iyiliğin, güzelliğin, insanlığın peşinden gidenlerdir.
"MUTLAKA KAZANACAĞIZ, BİR AVUÇ İNSAN KAYBEDECEK"
Biz, böyle bir milletiz. Kim hangi partili, kim hangi kökenden, kim neye inanıyor diye dönüp bakmadan, amasız fakatsız birlik olmanın değerini, güzelliğini çok iyi biliriz. Birbirimiz için seferber olmayı çok iyi biliriz.
Siyaset; işte bu birlik, bu kardeşlik duygusu daim olsun, hep daha güçlensin diye yapılmalıdır. Çektirilen bütün eziyetlere, uğradığımız bütün haksızlıklara rağmen, biz siyaseti herkesin iyiliği için yapmaya devam edeceğiz.
Ve mutlaka kazanacağız. Bir avuç insan kaybedecek, 86 milyonun kardeşliği kazanacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı."
"GELECEK HAFTA SANCAKTEPE'DEYİZ"
Ekrem İmamoğlu'nun mektubunun okunmasının ardından kürsüye çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel coşkulu kalabalığa uzun bir konuşma yaptı. Konuşmasına bir sonraki İstanbul mitinginin adresini vererek başlayan Özel "Bu gece mitingleri her İstanbullunun her demokratın varlığını göstermek istediği mitinglerdir. Bu akşam Esenlerde gelecek hafta da (4 Haziran) hep birlikte Sancaktepe'deyiz" dedi.
"BANA, 'ESENLER'DE O MEYDANI DOLDURAMAZSIN' DEDİLER
Özel konuşmasında şunları kaydetti:
"Bana, 'Esenler'de o meydanı dolduramazsın, Esenler AK Parti'nin kalesidir' dediler. Ancak Esenler'e geldik gördük ki Esenler ne AK Parti'nin kalesidir ne bir başkasının. Esenler artık milletin kalesidir. Bugün yaşadığımız adaletsizliklerden Esenler'in vicdanına sığınmaya geldik.
Elbette hesap sorulacak. İktidara geldiğimizde bağımsız yargı, hırsızlardan ve darbecilerden hesap soracak. Ancak Esenler'in AK Partilisiyle, Gençlik Kolları'ndaki AK Partiliyle, AK Partili esnafla, işçiyle CHP'nin ilişkisi şu olacak: 'Evet AK Partiliydim, oraya oy verdim ama CHP geldi, Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı oldu yüzümüzü güldürdü, Allah razı olsun' diyecekler.
23 Nisan'da İstanbul'da yaşanan depremi hatırlatarak yapı stoğuna dikkat çekti. Özel, "Çoğunuz evlerinize giremediniz. O gece canım Esenlerli ablalarım evin önünde, yer sofrasında ekmek açtılar. Eve giremeyenlere köy usulü karınlarını doyuracak bir ekmek dağıttılar.
O gün gördük ki Esenler'deki bu iyi niyet oldukça kimse ne Esenler'in ne İstanbul'un ne de Ekrem Başkanın bileğini bükemez. Çünkü iyi insanlar haklıdır, onlar kazanacak.
"ERDOĞAN DÜNÜN MAĞDURUDUR AMA BUGÜNÜN ZALİMİDİR"
Kendi yokluğuna kendi yoksunluğuna bakmadan bir başkasının imdadına koşan vicdanlı Esenler'de şunu anlatmak, şunu hatırlatmak isterim. 19 Mart sabahı yaşadıklarımızın bir başka örneği yok. Tayyip Erdoğan Esenler'den çok oy almış.
Yıllar önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken, bugün Ekrem Başkan'ın muhatap olduğu tüm suçlamalarla ve fazlasıyla muhatap oldu. Ancak hatırlayalım ki bir gün polis arabası evine varıp kapıya dayanıp polis merkezine götürülmedi. Bir gün tutuklanıp da hapse konulmadı. Bütün yargılama tutuksuz gerçekleşti.
Mahkeme karar verdi, yine içeri konmadı. Temyiz aşaması geçip artık suçu kesinleşince Saraçhane'den çıkıp davullarla zurnalarla otobüs üstünde kurbanlar kesilerek dualar edilerek cezaevine yollandı. Kimse, koluna girmedi, kimse onu itip kakmadı. Aldığı cezayı en konforlu şekilde Pınarhisar'da yanında yatacak arkadaşı bile belli olacak şekilde geçirdi, oradan çıktı. Bana soracak olursan Tayyip Bey o cezayı hiç almamalıydı, hapiste yatmamalıydı.
Ona yapılmayanı sırf cumhurbaşkanı olmasın diye 31 yıl önce aldığı diplomasını iptal edenle, sabahleyin evinin kapısına dayananlar, eşinin bulunduğu evden onu zorla gözaltı yapanlar, 4 gün Vatan Emniyet'te tutanlar ve onu oradan alıp Silivri'ye koyan iki aydan fazla süredir de her akşam televizyonlardan, TRT'den dünya kadar yalanla, ona, ailesine saldıranlar bugün şunu Türkiye'ye hatırlatıyorlar.
Erdoğan, dünün mağdurudur ama, bugünün zalimidir. Dünün mağduru, bugünün zalimiyse, bugünün mağduru Esenler'e emanettir.
"ERDOĞAN İMAMOĞLU'NDAN KORKTU"
Erdoğan, neden Ekrem İmamoğlu'nu hapse koydu, cevabı basit. Çünkü Erdoğan, Ekrem İmamoğlu ile yarışmaktan korktu. Erdoğan, İmamoğlu'nu yenemeyeceğini gördü, onu hapse atarak kurtulmaya çalıştı.
Bilin ki bu darbeciler devleti de milleti de temsil etmiyor. Milleti temsil ediyor olsaydı zaten darbeye kalkışmazdı. Sayın Erdoğan'ın başını çektiği bu cunta, üç savcı, üç hakim, üç gizli tanıktan ibarettir.
AK Parti içindeki vicdanlı insanlar dahi bu darbeye rıza göstermemekte, isyan etmektedir. Devletin içine çöreklenmiş bir avuç insan, kendi menfaatleri için bu güzel ülkenin geleceğine ihanet etmektedirler. 19 Mart'tan bugüne 70 gün geçti.
Hala daha tek bir iddia kanıtlanamadı. O kadar yalan atıldı, bir kuruşluk rüşvet, bir kuruşluk haksız kazanç belgelenemedi. Gizli tanıkların iftiraları hiçbir somut delille ispatlanamadı. İşte şimdi böyle bir noktada Ekrem İmamoğlu adına Erdoğan'a meydan okuyoruz ve diyoruz ki; güveniyorsan savcıya, gel bakalım TRT ekranlarına canlı yayınlayın iddiaları, canlı yayında alın iftiraya aslan gibi cevapları. Haydi hodri meydan.
"İYİ Kİ DOĞDUN ÇINAR"
Son dalgada Ekrem Başkanımızın özel kalem müdürünü ve koruma müdürünü Kadriye Hanım'ı ve Mustafa Bey'i de aldılar. 12 yaşında Çınar'ın yanından aldıkları Kadriye Hanım'ı bugün cezaevinde ziyaret ettim. Dün akşam gözyaşları içinde 'Annem nerede' diyen Çınar'ın yaş gününü de Türkiye'nin en büyük ailesi olarak biz kutlarız Kadriye Hanım. İyi ki doğdun Çınar.”
Özel’in doğum günü kutlamasının ardından meydan “İyi ki doğdun Çınar” sesiyle inledi. Özgür Özel konuşmasına Buğra Gökçe’nin cezaevindeki nikahıyla devam etti:
“Bugün cezaevinde Buğra Gökce'yi de gördüm. İPA'nın başkanı. İstanbul'da neden memnunsanız onların planlandığı o ajansın başkanı. Suçu size hizmet etmek, suçu İstanbul'da iyi hizmet üretmek, sonuçları ölçmek, beklentiyi ölçmek, İstanbul'a hizmet etmek, memnun etmek.
Yıllardır bugünü bekliyorlardı. Filiz Hanım'la evleneceklerdi ama Buğra Gökce'yi hapse attılar. Nikah günü geldi, çattı, ne yapacağız dediler. Düşman hukuku uygulayan bu acımasızlara karşı elbette başımızı dik tutacağız, moralimizi yüksek tutacağız. Gittik, nikahı kıydık.
'Burada 10 kişiyiz, akşam Esenler'de 100 bin kişiyiz, hep birlikte kutlayacağız' dedim Buğra'ya. Buğra'ya ve Filiz'e ömür boyu birliktelikler, mutluluklar diliyoruz. İkisini Allah bir yastıkta kocatsın. Yürekten alkışlıyoruz.
"36 ÖĞRENCİ İÇİN TEZ ELDEN TAHLİYE BEKLİYORUZ"
Silivri Cezaevi'nde halen daha 36 evladımız var. İki ay geçmiş, annesinden babasından kardeşinden ayrı 36 genç kardeşimiz var. Buradan bir kez daha onlarla, aileleriyle dayanışmalarımızı ifade ediyoruz.
O gençlerin bir an önce serbest bırakılmasını, kardeşlerimizin bayrama evlerinde memleketlerinde girmesini bekliyoruz.
Buradan geçen sefer Şişli Meydanı'nda hep birlikte gençlerin özgürlüğünü istemiş, ertesi günkü tahliyelerle çok sevinmiştik. Buradan 36 öğrenci için yarın tez elden tahliye bekliyoruz.
“CANIMIZA TAK DİYEN ŞEYİN ADI ‘TEK ADAM KRİZİ’DİR”
Yoksul Esenler’e dair birkaç şey söyleme vaktidir. Esenler bir emekçi ilçesi. Esenler’de tekstil atölyelerinde yapılan bir akademik çalışmada sektörde çalışan her iki işçiden bir tanesinin 30 yaş altında olduğu ve sorulan üç soruya 10’da dokuz aynı cevabı verdikleri görülmüş.
Şuna bakın ki 10 işçiden dokuzu sigortasız. 10 işçiden dokuzu işinden memnun değil ve 10 işçiden dokuzu kirada oturuyor. Bu Esenler’in elbette kaderi değil, ama bugünkü kederidir. Esen’in zorluğu; oy verdiği iktidarın oy alırken yüzüne bakıp, oydan sonra ona sırtını dönmesindendir. Bu iktidar Ekrem İmamoğlu’nu hapiste tutmak için 60 milyar dolar rezerv yakmıştır.
Bu para 2.3 trilyon liradır. Bu parayla bugün Esenler’de 14 bin lira emekli maaşıyla geçinmeye çalışanlara, 10 yıl boyunca 30 bin lira emekli maaşı verilebilir. Bugün bu parayla Türkiye’deki bütün çiftçilerin borcu silinip, üstüne borcu kadar daha para verilebilir. Bugün bu parayla Türkiye’deki bütün işsizlere 15 bin lira işsizlik maaşı bağlanabilir.
Bugün bu hükümetin atamadığı 1 milyon öğretmen atanıp, üç yıllık maaşları peşin yatırılabilir. Bugün KYK kredisi ile 3 bin lira alıp geçinmeye, okumaya çalışan öğrencilere 3 bin lira değil 30 bin lira verilebilir. Ama bunların hepsini yapmak için halkı seven, nereden geldiğini, nereye gideceğini bilen bir iktidara, bir Cumhurbaşkanına ihtiyaç var.
Onun için bu meydanların umudu; Ekrem İmamoğlu’dur, onun Cumhurbaşkanlığıdır. Bunları yapacak olan odur. Bu iktidar devam ederse, artık milletin canına tak demiş bu düzen devam edecektir. Açlık, yoksulluk, sefalet milletin canına tak etti.
Torpiller, haksızlıklar milletin canına tak etti. Zamlar, faizler milletin canına tak etti. Yasaklar, zulümler milletin, gençlerin canına tak etti. Bu ‘TAK’ın bir açılımı vardır. Hepsi aynı TAK’tandır. Bu yaşanan kriz, sekiz yıldır sürmektedir. Canımıza tak diyen şeyin adı ‘Tek Adam Krizi’dir. Tek adam gidecektir, tüm bu krizler bitecektir.
“ÇARE ASGARİ ÜCRETE ARA ZAM, EMEKLİYE SEYYANEN ZAM ALMAKTIR"
“Şimdi Esenler’den, asgari ücretin en çok can yaktığı bu ilçeden, asgari ücretin en çok ilgilendirdiği bir ilçeden, Esenler’den bir başlangıcı tekrar etmek isteriz. Esenler İstanbul’da emeğin, alın terinin ve maalesef emeğinin karşılığını alamamanın başkentlerinden biridir.
Yarın ilk iş, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’e, sonra Türkiye İşverenler Sendikaları Konfederasyonu TİSK’e, Cuma günü sabah Ankara’da ilk iş HAK-İŞ’e, sonra TÜRK-İŞ’e giderek yani sağcı-solcu ayırmadan, bize yakın-bizden uzak demeden ve işçi-işveren demeden tüm yapılara gidip, içinde bulunduğumuz asgari ücret sıkıntısına çare ve çözüm arayacağız.
Çare, asgari ücrete ara zam almaktadır. Çünkü asgari ücretin belirlendiği tarihteki 22 bin lira, yılın ilk dört ayında uğradığı TÜİK’e göre yüzde 14’lük enflasyon bile hesaplansa, erimiş ve şu anda artık o zam 22 bin liradan 19 bin liraya düşmüştür.
ENAG’ın hesabına göre bu para 17 bin 500 lira. Yani verilen zammı, enflasyon yutmuştur. Eğer Temmuz ayında bir ara zam yapılmazsa, altı ay boyunca geçen sene katlanamadığımız o 17 bin liranın da altında bir parayla, bırakın geçinmek, adeta sürünmek zorunda kalacağız.
Bunun için işçi ile konuşup, işverenle konuşup, KOBİ’lerin, sanayicilerin, bilhassa küçük esnafın mağdur olmayacağı, onların destekleneceği, ama asgari ücretin mutlaka zamlanacağı bir süreci hep beraber yürütmek, hep beraber yönetmek ve asgari ücrete ara zammı almak için mücadele zamanıdır.
Hakkımızı söke söke almaya var mıyız? Var mıyız? Var mıyız? O zaman bu meydan müthiş bir ses yükseltiyor. Ve bunu bu kez biraz önce Ekrem Başkan için, Çınar için, Buğra’yla Filiz için yükselttik. Ve şimdi hep beraber sesimizi Türkiye’ye duyuralım. Ara zam hakkımız, söke söke alırız. Talebimiz emekçiler için asgari ücrete ara zamdır ve talebimiz emekliler için seyyanen zamdır, seyyanen zamdır. Birleşe birleşe kazanacağız.”
“HEP BERABER MÜCADELE ETTİK, HEP BERABER BAŞARDIK"
“Bu güzel meydandan bir kez daha seslenmek isterim ki; bugün Türkiye’de büyük bir demokrasi krizi, büyük bir ayıp, büyük bir haksızlık, büyük bir adaletsizlik yaşanmaktadır. Buna karşı önce Saraçhane’de yedi gün, yedi gece direndik.
O gün 19 Mart sabahı uyandığımızda bizden erken kalkan kötüler Ekrem Başkan’a polis yollamış, ama kendi kayyımlarını çoktan hazırlamışlardı. İstanbul’u bir seçilmiş yerine bir atanmış, bir eski bakana teslim etmeyi, sizin iradenizi oraya vermeyi istiyorlardı. Ama gittik Saraçhane’de yedi gün, yedi gece hep beraber direndik.
İstanbul’un iradesine sahip çıkıp, kayyımı püskürten demokrasi kahramanlarına Esenler’den selam olsun. Sonrasında köprüyü geçip, Maltepe’ye geçtik. Anadolu’ya geçtik. 2,5 milyon kişiyle Maltepe’de, devamında Atatürk’ün ilk adımı attığı yerde; Samsun’da, Yozgat’ta, Mersin’de, Konya’da, Van’da, İzmir’de, Bursa’da bütün demokratlar, sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar omuz omuzaydık, meydanlardaydık.
Biz hep beraber mücadele ettik. Hep birlikte başardık. Başarmaya devam edeceğiz. Ekrem Başkan’ı, belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi, bütün arkadaşlarımızı bu haksızlıktan kurtaracak, özgürlüğe, ailelerine, İstanbul’a kavuşturacak, en sonunda hep birlikte bir büyük mücadeleyle 100 yıl sonra bir kez daha kazanacak, demokrasiyi kuracak, Atatürk’ün partisini iktidar yapacak, Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapacağız.”
“İMZA KAMPANYAMIZA DÖRT ELLE SARILIYOR, SANDIK GÖREVLİLERİMİZİ ATIYORUZ"
“Bu süreçte kararlılığımızı vurgulamak için imza kampanyamıza dört elle sarılıyoruz. İmza atanları il, ilçe binalarından tamamı atanmış, yakında cep telefonlarınıza gelecek 54 bin mahalle sorumlumuzdan, gelecek hafta Cuma’ya kadar isimleri size yollanacak 191 bin sandık sorumlumuzdan… Yanlış duymadınız.
Seçimlere birkaç ay kala değil seçimlerin resmi tarihine üç yıl varken, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 191 bin sandık görevlisi hazırdır, görev başındadır. Bu sandık görevlileri, artık sadece seçim sabahı saati kurup, çalıp, uyanırsa göreve giden; uyanamazsa bizi kahreden değil, her hafta yoklayacağımız, her hafta görev vereceğimiz, 350 seçmenden sorumlu sandık görevlisi. Eksik imzayı toplayacak ve getirecek, haber varsa götürecek, eylem varsa çağıracak, haberdar edecek, teşvik edecek, eşlik edecek bir büyük mücadeleyi başlatıyoruz.
Herkesi sandık görevlilerini öğrenmeye, onların kuracağı Whatsapp gruplarına dahil olmaya, her gelişmeden haberdar olmaya, her çağrıldığı meydana göreve koşmaya, toplanmaya, eylenmeye değil eyleme çağırıyorum sizi, eyleme. AK Parti’ye müzahir kalemler; beyefendinin yazarları, çizerleri, sarayın gazetecileri, majestelerinin ‘Hık, hık’ deyicileri diyorlar ki, ‘Yaz geliyor. Artık meydanların enerjisi düşer. Kalabalıklar toplanmaz.
Ekrem’i unuturlar, tatile koyulurlar.’ Ey Erdoğan bak bakalım bu meydanda teslim olacak hal var mı? Eğer buradan bütün demokratlara sesleniyorum. Susarsak, sinersek, yorulursak, heyecanı kaybedersek o kazanacak. Burada olursak, her Çarşamba akşamı meydanda olursak, her hafta sonu meydanda olursak, haftaya Sancaktepe’de, bu Cumartesi Düzce’de, Pazar Antalya’da olursak, enerji, mücadele sürerse biz kazanacağız; onlar kaybedecek.
Kazanmaya var mıyız? Mücadeleye var mıyız? O zaman dinle bizi Erdoğan: ‘Ey Erdoğan, ben milletim. Ben milli iradeyim. Ben ne dersem o olur. Artık adayımı bırak. Sandığı getir. Adayımı yanımda. Sandığı önümde istiyorum. O sandık gelecek. Ekrem gelecek. Açlık bitecek. Zulüm bitecek.
Tüm gençlerin yüzü gülecek.’ Buna inanıyoruz. Esenler’in bu muhteşem Esenler’in önünde saygı ile eğiliyorum. Esenler artık AK Parti’nin değil, demokrasinin kalesidir. Sizi saygı ile selamlıyorum. Sırası geldi. Geldi, geldi, geldi. Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.”