Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda tutanak tartışması
TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ı İmralı'da ziyareti ardından ilk toplantısını yaptı. Toplantıda, komisyonun Öcalan ile görüşmesinin özet tutanağının okunması nedeniyle tartışma yaşandı. Muhalefetin yoğun itirazlarına rağmen 16 sayfalık tutanak yerine özeti okundu, İmralı’ya giden milletvekilleri ise komisyonda konuşmadı.
DİLAN KUTLU / NEFES
Çalışmalarına 5 Ağustos’ta başlayan ve toplumun farklı kesimlerini konuk eden TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu AKP, MHP ve DEM Parti temsilcilerinden oluşan heyetin İmralı'da terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesinin ardından ilk toplantısını yaptı.
“BİN DÜŞÜNÜP BİR KONUŞMALIYIZ”
Toplantının açılışında konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Komisyonun şimdiye kadar 134 kişi ve kuruluşu dinlediğini ifade etti.
Öcalan'ın dinlenmesinin ardından komisyonun dinleme kısmının sona erdiğini, bundan sonra raporlama safhasının başlayacağını söyleyen Kurtulmuş sözlerine şöyle devam etti:
- "Gerçekten sürecin ne kadar hassas bir noktaya geldiği görülüyor. Söylenen her bir sözün normal zamanda söylenen sözlerden kat kat daha tesirli olduğu, hiç beklemediğiniz çevrelerde beklemediğiniz şekilde olumlu ya da olumsuz etki ettiği bir sürece giriyoruz.
- Dolayısıyla bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Özellikle siyasi malzeme yapılmaması konusunu hepinizden istirham ediyorum. Sağda solda, içeriden ya da dışarıdan 'bu mesele son noktaya geldi, bu meseleyi akamete uğratalım' diye hesap kitap içerisinde olanların varlığını biliyoruz. Bir akıl, onların aklından daha üstün olmayı gerektirir.”
CHP RAPORUNU TAMAMLADI
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, 17 sayfalık rapor hazırladıklarını belirterek, partisinin Demokratikleşme Yol Haritası'ndaki ana başlıkları şöyle sıraladı:
“Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanması amacıyla idari ve siyasi engellerin kaldırılması. Toplumsal barışın inşası için anayasada düzenlenen hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engelleyen idari ve siyasi uygulamalara son verilmesi. Terörle Mücadele Kanunu’nda hukuki belirlilik ilkesine dayanılması. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun yeniden düzenlenmesi.
- Otoriter yönetimlerden ithal edilen yasa tekliflerinin gündemden kalıcı olarak geri çekildiğinin açıklanması. Halkın haber alma hakkı önündeki bir engel olarak erişim engellemesi sorunu. Basın Özgürlüğü önündeki kurumsal ve yasal engellerin kaldırılması. Örgütlenme özgürlüğü önündeki kanun ve uygulamadan kaynaklı tüm engellerin kaldırılması. Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset ortamının oluşturulması.”
AKP’Lİ ŞEN: HÜKÜM GİYMİŞSE DE SUÇLAR DÜŞER
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, raporlarının 50 maddelik olduğunu belirterek, “Terör örgütü kendi faaliyetine son vermiştir. Dolayısıyla o sebeple bir belediyeye kayyım atanmışsa artık o uygulamanın düşmesi gerektiği kanaatimizi paylaşıyoruz" dedi. Şen, şunları söyledi:
- "Terör örgütünün kendisini feshettiğine devletin ilgili birimlerinin somut delillerle ortaya koyduğu yerde 'gerekli kanun düzenlemeleri yapılabilir' demesi halinde Meclis'in kendi iradesiyle isterse bu kanunu çıkartabileceğini belirtmeye çalıştık. Örgüte yardım ve yataklık yapmıştır, örgüt üyesi değildir. Örgüt kendini feshettiyse o tescil yapıldıktan sonra yardım ve yataklıktan suçlamak da düşer.
- Hüküm giymişse de aynı şekilde bu suçlar düşer. Bunlara 5 yıllık adli takip olması şartıyla diye bir ibare koyduk, önerimiz bu şekildedir. Terör faaliyetlerine bulaşmış kişilerin içeride olanlarına ve halihazırda dışarıda yaşamını devam ettirenlere Türkiye'de bulunmaları halinde TCK'nın geçerli olacağı, ancak örgütün kendi varlığına son vermesi sebebiyle kamu vicdanını incitmeyecek cezai indirimler düşünülebilir, bu Meclis'in takdiridir.”
MHP’Lİ YILDIZ: NE KADAR ENGEL VARSA EL BİRLİĞİYLE ÇÖZERİZ
116 sayfalık rapor hazırladıklarını söyleyen MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, "Silahların teslim edilmesi, imha edilmesi, örgüt yapısının ve bağlı kuruluşların hangi ad adı altında olursa olsun tamamen dağıtılması, devletin emniyet güçleri tarafından bu hususun tespit edilmesi, örgütün fiili varlığının sona erdiğinin ilan edilmesinden sonra önümüzde, demokrasinin önünde, birliğimizin önünde ne kadar engel varsa el birliği ile çözeriz" dedi.
“TUTANAKLAR HANGİ YÖNTEMLERLE TUTULDU?”
CHP İzmir Milletvekili Salih Uzun, komisyonun İmralı görüşmesinde tutanakların hangi yöntemle tutulduğunu sorarak, “Bu soru kritik bir soru. Bu ziyaretin bir parlamenter faaliyet mi yoksa devletin diğer birimleri ya da siyasi partiler tarafından yapılan bir faaliyet mi olduğunu gösterecektir bu soru” değerlendirmesinde bulundu.
KURTULMUŞ: MİT KONTROLÜNDE YAPILDI
Verilen aranın ardından konuşan Kurtulmuş, İmralı’da yapılan görüşmede “TBMM’den herhangi bir stenografın bulunmadığını, ziyaretin tamamen MİT tarafından organize edildiğini ve görüşmelerin MİT kontrolünde yapıldığını” söyledi. Komisyona sunulacak tutanakların yalnızca özet halinde paylaşılacağını açıklaması üzerine muhalefet sıralarından sert itirazlar geldi.
ÖZETİ KİM ÇIKARTTI?
DEM Parti ve CHP milletvekilleri, 16 sayfalık görüşme tutanaklarının özetinin paylaşılmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Yeni Yol Grup Başkanı Bülent Kaya, Kurtulmuş’a, “Okutacağınız özet sizin çıkardığınız özet mi, MİT’ten gelen özet mi?” diye sordu. Kaya, “MİT’in sansürü ile mi görev yapacağız?” diyerek tepki gösterdi.
“HAM TUTANAKLAR VERİLSİN”
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise, özet halinde sunulacak bilgilerin “süzülmüş ve eksiltilmiş olacağını” belirterek ham tutanakların komisyona iletilmesini talep etti.
DEM Partili Saruhan Oluç da özet açıklanmasına karşı çıkarak, “Kim tarafından hangi zihniyetle özetlendiğini bilemediğimiz bir tutanağı kabul edemeyiz. Üç milletvekilinin bildiğini tüm komisyon bilmelidir” diye konuştu.
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, komisyonun görevinin millet adına şeffaflık olduğunu vurgulayarak, “Üç milletvekili adına görüşme yapıyorsunuz ve ‘ne konuşulduğunu açıklamayacağız’ diyorsunuz. Bu kabul edilemez. Sadece halktan değil, temsilini üstlendiğiniz TBMM’den bile saklıyorsunuz” dedi.
“ÖZET OKUNURSA BARIŞ KARŞITLARININ ELİNE KOZ VERİRİZ"
CHP’li Sezgin Tanrıkulu, özet paylaşmanın komisyon çalışmalarını zedeleyeceğini belirterek, “Özet okunursa barış karşıtlarının eline koz vereceğiz. Bu komisyona gölge düşer” dedi. Tanrıkulu’nun konuşması sırasında AKP sıralarından “Öğrenmek istiyorsanız gelseydiniz” sözleri yükselince tansiyon arttı. Tanrıkulu, bu sözlere “Bu seviye kabul edilemez” diyerek karşılık verdi.
ÖZET OKUNDU
Tartışmanın ardından söz alan Numan Kurtulmuş, “İmralı ziyareti meselenin esasıymış gibi yaklaşmamak lazım, önemlidir, komisyon risk aldı, burada görüşme gerçekleşti ve sonuçları var” dedi. Meclis Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Bozkurt, İmralı tutanaklarının özetini komisyona okudu.
İMRALI'YA GİDEN VEKİLLER ANLATMADI
Okunan özetin ardından İmralı’ya giden üç milletvekilinin kendi anlatımlarının da dinlenmesi bekleniyordu. Kurtulmuş, MHP’li Yıldız’a söz hakkı verdi ancak Yıldız, “Bu saatten sonra “manipülasyon olur” diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Kurtulmuş, toplantıyı bitirdi.
"CUMHURİYETLE BİR HESAPLAŞMA İÇİNE GİRİYORMUŞ GİBİ BİR İZLENİM VERMEK DOĞRU DEĞİL"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, toplantıda şunları söyledi:
- "Kürt sorunu sadece bir güvenlik sorunu değildir. Kürt sorunu tarihsel, sosyal, jeopolitik boyutuyla çok katmanlı sofistike bir sorun. Dolayısıyla sorunun çözümünün de sadece güvenlik ve yasal düzenlemelerle, yani PKK'lıların silah bırakması, Türkiye'ye dönmesi ve bununla ilgili yasal düzenlemelere indirgenmemesi lazım. Kürt sorunu öteden beri demokratik bir çözümle mümkün olan bir sorun.
- Dolayısıyla Türkiye'deki demokrasi sorunundan bağımsız değil. Elbette ki Türkiye'deki demokrasi sorunu Kürt sorununun çözümüne katkıda bulunacak ama tersi de geçerli. Kürt sorununun çözümü de Türkiye'deki demokrasi sorununa katkıda bulunacak. Ama şunu da açıkça paylaşmak lazım; parlamentoyu müzakereci olarak görmek doğru değil. Parlamento müzakereci değil. Parlamento İrlanda'daki çözüm sürecinde bir müzakereci olmadı, aynı şey İspanya'da da böyle.
- Parlamentonun görevi demokratik denetleyici ve yasa yapıcıdır. Bunu da yaparken Türkiye'nin içinde bulunduğu demokratik koşullardan bağımsız düşünmemek gerekir. Dolayısıyla burada rapor yazılırken sadece yasal düzenlemeler değil, şu an içinde olduğumuz demokrasi ile ilgili sorunu da mutlaka düşünmek gerekir. İrlanda'da çözüm sürecinde hem yargı hem polis reformu yapıldı. Dolayısıyla Türkiye'deki hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı olmadan ne Kürt sorunu ne de bir başka sorun çözülemez.
- Kürt sorunu hep cumhuriyetle birlikte ele alınıyor; yani yüz yıllık cumhuriyetle başlayan bir sorun gibi. Kürt sorunu tarihsel olarak cumhuriyetle birlikte başlamadı. Kürt sorunu Osmanlı'nın son yüzyılında başladı. Dolayısıyla bugünü tarif ederken cumhuriyetle bir hesaplaşma içine giriyormuş gibi bir izlenim vermek doğru değil. Bu tam tersi negatif bir etki yaratıp toplumsal rıza buradan üretilemez. Sorun cumhuriyette değil, cumhuriyetin demokratik potansiyelinin tam uygulanmamasında."