On binler Beyazıt Meydanı'ndaydı
İBB Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptali ve tutuklanması, muhalefete dönük operasyonlara karşı CHP'nin başlattığı 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitingi için on binler Beyazıt Meydanı'nda toplandı. Karanlığa gömülen meydandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen CHP lideri Özel "200 bin genç toplanmış senin diplomanı sorguluyor. Diplomasız Erdoğan! Sayın Erdoğan, diploma öyle sorgulanmaz, böyle sorgulanır" dedi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in önceki gün CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde yaptığı açıklamada, "Çarşamba günü saat 20.30’da Beyazıt’ta olacağız" diyerek tüm vatandaşları mitinge davet etti.
Özel, miting çağrısını yaparken, "Beyazıt’a, diplomayı iptal eden hadsizlere haddini bildiren İstanbul’un gençleriyle kucaklaşmaya gidiyoruz" ifadelerini kullandı.
Çağrıya sosyal medya hesabından destek veren tutuklu İBB Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ise dün İstanbul Üniversitesi'nin veri tabanından silinen diplomasını paylaşarak, "Bu akşam saat 20.30’da Beyazıt Meydanı’nda buluşuyoruz. Diplomanı al da gel" dedi.
Çağrı üzerine 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitingi için on binler Beyazıt'a akın ettiş. Aydınlatma sistemlerinin bulunduğu araç emniyet güçlerince alana alınmayınca meydan karanlığa gömüldü.
Konuşmasına Nazım Hikmet'in Beyazıt'ta yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Turan Emeksiz'i anlattığı "Hürriyet Kavgası" şiirini okuyarak başlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel şunları söyledi:
"Sevgili gençler, buraya bir büyük haksızlığa itiraz etmeye, meydan okumaya değil burada Türkiye’nin geleceğine sahip çıkmaya gelmiş yüz binlerin günahsız cesur gözlerini görüyorum.
Pek çocuğunuzla birlikte İstanbul Üniversitesi'nden mezun olmuş İstanbul’a, sizlere hizmet için sizlerin görevlendirdiği ama birisinin korkusu yüzünden haksızca hukuksuzca içeride tutulan Ekrem Başkan da gözlerinizin içindeki o ışıltıya güveniyor.
"BİRİLERİ BU MEYDANI AYDINLATMAMIZA İZİN VERMEMEK İÇİN HER ŞEYİ YAPTI"
Bugün coşkuyu gölgelemek isteyen birileri bu meydanı aydınlatmamıza izin vermemek için her şeyi yaptı.
Şimdi Ekrem Başkanın sizlerle Saraçhane’de her söylediğinizde o küçücük hücresinden biraz da gözleri nemlenerek sizleri dinlediği o büyük koroyu bir kez daha Ekrem Başkan için göreve davet ediyorum.
Bütün telefonların ışıkları yansın, yiğidim aslanım Silivri’de bizi dinliyor. 40 bin metrekarelik bu meydanda bu akşam tam 160 bin kişiyiz görüyor musun Ekrem Başkan? Seni selamlıyor gençler.
Bu meydan politik hafızası çok güçlü bir meydan. Hürrriyet mücadelesinin özgürlük mücadelesinin kalbi. Bu meydanda direniş, itiraz, mücadele, cesur kalpler, vatan için toprağa düşen bedenler var. Zaman zaman bu meydana karanlık eller de uzandı kontrgerilla, derin devlet burada canlar aldı.
Ancak bu meydan hiçbir zaman teslim olmadı, teslim olmayacak. Bu meydan mücadeleyi de bilir kirli ellerin oyunlarını da bilir. 28 Nisan 1960’ta kurulan Tahkikat Komisyonu’na itirazen bu meydanda eylem yaparken vurulup düşen Malatya’nın evladı Turan Emeksiz’in anısı önünde eğiliyoruz.
16 Mart 1978, Eczacılık Fakültesi önünde bombalı ve silahlı saldırıyla hayatını kaybedenleri Hatice’yi, Cemil’i, Baki’yi, Turan’ı, Apo’yu, Hamit’i ve Murat’ı rahmetle minnetle anıyoruz.
Bu meydan İstanbul işgal edildiğinde 1453’te kurulmuş İstanbul Üniversitesi, Darülfünun öğrencileri işgale karşı ilk mücadeleyi başlatanlar İstanbul’un işgaline ilk direnenler, ilk kıvılcımı yakanlar.
19 Mart darbesine giriştiklerinde ne olacaksa bu akşam olacak dediğimizde, Saraçhane’nin önüne tüm İstanbul’un davet ettiğimizde onlar bir araya gelmeyi toplanmayı yürümeyi yasakladılar.
Onlar vapurları iskelelere bağladılar, metroları kapattılar, tarihi yarımadaya gelen bütün köprüleri kaldırdılar, otobüsleri 10 kilometre sokmadılar. İşte o gün bu meydanda olanlar oldu. Öğrenciler, İstanbul Üniversitesi önündeki barikatları yıkarak Saraçhane’ye geldi, Saraçhane’yi kurtardı. Kim kötülüklere yanlışlara, kim hatalara alet ederse etsin, hangi beceriksiz eller bu kadim kurumun geleneğini kirletmeye çalışırsa çalışsın, İstanbul Üniversitesi başkadır.
"BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN SİLİVRİ'DE BEDEL ÖDÜYOR"
İstanbul Üniversitesi ile birlikte Saraçhane’de direnen ve Türkiye’ye umut saçan İstanbul Teknik Üniversitesi’ne, Yıldız Teknik Üniversitesi’ne, Marmara Üniversitesi’ne, Boğaziçi’ne, Galatasaray’a, Mimar Sinan’a bin selam olsun. Bu üniversitelerin bu güzel şehrin, bu güzel ülkenin pırıl pırıl iyi yetiştirilmiş barışçıl evlatları, barışı savunanlar, demokrasiyi savunanlar kardeşliği savunanlar karşısındaki kötülüğün baskılarına haksızlıklarına elbette teslim olmadılar.
Eğer bizi kavgaya davet ederseniz o zaman işler değişir. Birileri bizleri kavgaya davet etti davetleri kabulümüzdür. İşte birimiz hepimiz için bugün Silivri’de bedel öderken hepimiz o birisi için bugün buraya eyleme geldik eyleme.
"DİPLOMA ÖYLE SORGULANMAZ BÖYLE SORGULANIR"
Buraya bu kapının önüne bütün Türkiye’den diploma almaya geliyorlar. Biz de bugün buraya alın teri ile alınmış, haksızlıkla saldırılmış bir diplomayı geri almaya geldik. Erdoğan ‘ne oluyor o meydanda’ diye merak ediyorsan diplomayı veren İşletme bölümü iptal etmedi de üniversite yönetim kuruluna haksızca diplomayı iptal ettirdin ya sonrasında o iptali 45 gündür bize tebliğ etmeyip güya süreleri geçirmeye çalıştın ya sonra dün o diplomanın iptaline karşı dava açınca ekrana bakılıp sorgulanınca görülen diplomayı sistemden kaldırttın ya, ‘ne oluyor diyorsan Beyazıt’ta’ 200 bin genç toplanmış onlar da senin diplomanı sorguluyorlar diplomanı, diplomasız Erdoğan. Sayın Erdoğan diploma öyle sorgulanmaz böyle sorgulanır.
Burası Beyazıt Meydanı, çok acıya çok mücadeleye şahitlik etti bu meydan. Sol yumruk havada açılan pankartları da gördü, başörtülü dualı direnişlere de tanıklık etti. 1968’in devrimci gençliğinin emperyalizme karşı göğsünü siper ettiğini de üniversiteye sokulmayan başörtülü öğrencilerin mücadelesini de gördü. Namusuyla çalışana, emek verene, başörtüsüne de geleceğine de devrime sahip çıkana mert olana helal olsun, helal olsun.
"O MEKTUBU ALDIM, OKUDUM, YAZANLARA CEVABIM BEYAZIT MEYDANI'DIR"
Büyük bir mücadelenin içindeyiz. Birileri bizim sokakta olmamızı şeytanlaştırarak ‘sokağa mı çağırıyorsun’ dedi. Susalım, pısalım, oturalım ondan korkalım diye. Dedim ki sen bunu yapıyorsan bize, bir diploma iptali ile bu ülkede devletin verdiği her kağıdı değersizleştiriyorsan, ben de sokağa çağırıyorum herkesi.
Eğer o gün akşam üniversiteler sel olup gelmeyeydi, gençlerden cesaret alıp o meydan dolmayaydı, 100 bin, 200 bin, 550 bin, 1 milyon 200 bin olup eğer İstanbul’un geleceğine Türkiye’nin geleceğine el uzatmasaydınız, umut olmasaydınız, kayyumu defetmeseydiniz, geleceğinize sahip çıkmasaydınız şimdi umut yoktu, moraller bozuktu.
Hepimiz evlerdeydik, hepimiz perişandık ama sizler çağrıldınız çıktınız, meydanlara sokaklara taştınız bu ülkenin yarınlarını kurtardınız. Hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum. Bu mücadeleden korkanlar ürkenler, muhalefet evine dönsün isteyenler, muhalefet evde otursun isteyenler asla ve asla teslim olmayacağımızı görünce bize bir mektup yazdılar.
Mektubu da eli kanlı bir evlat katiliyle yolladılar. ‘Bak kafamızı bozarsanız direnmeye devam ederseniz bak ne yapıyorum sana bir katili yanına yolluyorum. Onun şimdiki çıplak ellerini senin gözüne kadar getiriyorum. Bu diyor evladına acımamış sana mı acıyacak. Bu bir çocuğunu değil ikisini öldürmüş, iki kere düşün aklını başına topla’ diyor. Diyor ki ‘bundan sonra planımızı uygulayacağız Türkiye’nin geleceğine biz karar vereceğiz, siz boyun eğeceksiniz.’ İşte o mektuba bir cevap vermek icap ediyordu, mektubu aldım okudum, anladım ve yazanlara cevabım, Beyazıt Meydanı’dır, Beyazıt Meydanı.
"MÜCADELENİN İÇİNDEYİM"
Ekrem Başkanı alıp gelene kadar İstanbul Üniversitesi’nden verilmiş helal diplomayı geri alana kadar ve hak ettiğimiz seçim sandığını getirip iktidarı değiştirene kadar o mektupta ben yokum, ben meydandayım, sokaktayım, mücadelenin içindeyim. Ekrem Başkanı Silivri zindanından çıkarana kadar mücadeleye devam mı? Ekrem Başkanı oradan alacak mıyız?"
Özel, daha sonra kalabalıktan söylediklerini tekrarlanmasını istedi. Özel, "Ey Erdoğan, adayımı bırak sandığımı getir. Adayı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Her fani gibi sen de geldiğin gibi gideceksin. Senin ne zaman geldiğine millet karar verdi, ne zaman gideceğine de biz karar vereceğiz" ifadesini kullandı.
“15 MİLYON İMZAYA DAYANDIK, YOLUN YARISINI GEÇTİK”
Arkadaşlar, Ekrem Başkan’ın sizden bir beklentisi, bizim de Ekrem Başkan’dan bir beklentimiz var. Ekrem Başkan’ın beklentisi, benim de en özel ricam. Hep beraber dünya siyaset tarihinin en büyük imza kampanyasına, şu anda bakayım rakama… 15 milyona dayanan; 14 milyon 800 bin imza topladık. Yolun yarısını geçtik, gidiyoruz.
Buradan açıkça söyleyelim. Bu imzalar toplanıyor, güvenli şekilde depolanıyor, arşivleniyor. Noter çağırılacak, tutanak tutulacak. Meslek örgütlerine hesaplattırılacak. Notere hesaplattırılacak. Ama hiçbir imzaya, saraya, Tayyip Erdoğan’a ya da ona ulaştırabilecek kimsenin eli değmeyecek, gözü değmeyecek. İmzalar bizim namusumuza emanettir.
Her birinizin il, ilçe binalarından, internetten, meydanlardan, AVM önlerinden, kalabalık mekanlardaki Cumhuriyet Halk Partisi’nin imza topladığı stantlardan boş birer kağıt, 25’er imza alıp hızla onları doldurup getirmenizi bekliyoruz. Kampanyaya omuz vermeye, Ekrem Başkan’a güç vermeye hazır mıyız?
AYDINLATMA SİSTEMİ ALANA ALINMADI
Çağrılar üzerine kalabalık gruplar Beyazıt Meydanı'nda toplandı. On binlerin toplandığı meydan karanlığa gömüldü.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır aydınlatma sitemlerinin emniyet güçlerince alana sokulmadığını söyledi.
Başarır, "Ambleminde ampul olan bir parti on binleri karanlıkta bıraktı. Aydınlatmaların olduğu aracımızı buraya almıyor. Özgür Karabat ile aracın önüne geçtik, alanı aydınlattık. Olacak şek mi? Buradaki insanları karanlıkta bırakmanın kime faydası var? Bir gün otobüsü almazsınız, bir gün ışıkları almazsınız, bir gün su getirmezsiniz... Gördüğünüz gibi alan aydınlandı. Onlar ne kadar karartırsa karartsın biz meydanı da Türkiye'yi de aydınlatacağız." dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, "Karanlıklar geçici. Meydanların güvenliğini sağlaması gerekenler, meydanın aydınlanmasını engelliyorlar. Dolayısıyla gittik, alana sokmadıkları aydınlatma aracını alana aldık. Bu sayede en azından alanın bir kısmının aydınlanmasını sağladık. Şunu söyleyeyim: Türkiye'de vatandaşın yolunu karartabilirler, kapatabilirler ama bizim görevimiz bu ülkenin önünü açmak." şeklinde konuştu.
EKREM İMAMOĞLU'NDAN MESAJ
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu'nun mesajını okudu.
Çelik şunları söyledi:
Kıymetli hemşerilerim, sevgili İstanbullular, meydan meydan umudu, dayanışmayı, iyiliği, güzelliği çoğaltan yoldaşlarım… Bu akşam, İstanbul’un tarihi ve sembolik meydanlarından birinde demokrasi nöbetindeyiz.
İstanbul’un muhafızları olarak, Beyazıt Meydanı’nı, tarihi dokusuna uygun olarak, yeniden İstanbul’a kavuşturduğumuz için kıvançlıyız. Hepiniz hoş geldiniz, safalar getirdiniz… Dün, 6 Mayıs’tı. Tarihimizin en kara günlerinden biridir 6 Mayıs. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden, tam bağımsız bir Türkiye için mücadele ederken hayattan koparılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı rahmetle anıyorum. Üç fidanı koparanlar, halkın tam bağımsızlık ve demokrasi talebini boğmak istiyordu. Bu amaçla, hukuk hiçe sayıldı, iktidar sahipleri ne istiyorsa yargı ona hükmetti. Ama bu büyük adaletsizliğin vicdanlarda açtığı yara, hiç kapanmadı. Tam bağımsız, demokratik Türkiye mücadelesinin ateşi ise hiç sönmedi. İktidar sahipleri, bu milleti ‘sizden – bizden’ diye bölmek, vatandaşlar arasına kanlı bir duvar örmek istiyordu. Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını karşı karşıya koyup, milleti birbirine düşman etmeye çalıştılar.
“MİLLETİMİZİN BİZE GÖSTERDİĞİ TEVECCÜH İKTİDARI KORKUTTU”
Uzun yıllar boyunca siyasi kamplara ayrıldık. Birbirimizin acılarını yeterince hissedemedik. Demokrasi ve adalet temelinde buluşup, bir büyük dirilişi gerçekleştiremedik. Asker ya da sivil, tüm darbeciler hep bu ayrışmadan yararlandılar, hep bu bölünmeden güç aldılar. Bir başka 6 Mayıs’ta, 2019 yılının 6 Mayıs’ında bu kez bir yargı darbesiyle karşı karşıya kaldık. İstanbulluların iradesini beğenmeyenler, seçimi iptal ettirdiler. ‘Sandıktan bizim çıkmadığımız seçim, geçerli sayılmaz’ dediler. Ama 23 Haziran’da, demokrasi ve adaletten taviz vermeyen milyonlar sandıkta birleştiler ve yargı darbecilerine büyük bir demokrasi tokadı attılar. 2024 seçimleri, Türkiye’nin geleceğini, milletin sandıkta gerçekleştirdiği, demokrasi ve adalet ittifakının belirleyeceğini ortaya koydu. Milletimizin bize gösterdiği teveccüh, iktidarı korkuttu. Bu sebeple, siyasi tarihimize kara leke olarak kalacak bir operasyona başladılar. Önce 30 yıllık diplomamı, savcılık baskısıyla, yetkisiz bir kurula iptal ettiler. Ardından da dün, yine hukuksuz bir girişimle sistemden sildiler.
Tarihimizde hiçbir siyasetçi, rakibinden bu kadar çok korkmamıştır. Hiçbir siyasetçi, rakibinin korkusundan bu kadar hukuk ve ahlak dışı işlere tevessül etmemiştir. Tarihimizde hiçbir siyasetçi, korktuğu rakibini saf dışı bırakmak için, devleti ve hukuku bu kadar ayaklar altına almamıştır. Devletin verdiği resmi diplomanın siyasi amaçlarla, zorla, hukuku çiğneyerek geçersiz sayıldığı bir ülkede, altında devletin imzası, mührü olan bütün belgeler değerini yitirir. En başta da milli paramız, Türk Liramız değerini yitirir. Paramız işte bunun için pul oldu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, kendi kişisel mülkü zanneden bir şahıs, devletimizin verdiği belgeleri, kendi siyasi ikbali için, gerektiğinde geçersiz ilan edebildiği için paramızın kıymeti düşüyor. Böyle giderse, daha da düşecek. Çünkü devleti milletin koruyucusu değil, milletin kazanılmış haklarına karşı bir konumda tutmak istiyorlar.
“GERÇEK SİYASETÇİLER MİLLETE SAYGI DUYAR”
Vesayetçilerle siyasetçiler arasında çok temel bir fark vardır. Siyasetçiler, milletin gözü önünde olmaya, rakipleriyle milletin önüne çıkmaya can atarlar. Rakipleriyle sandıkta yarışmak, milletin huzurunda canlı yayınlarda tartışmak isterler. Çünkü gerçek siyasetçiler millete saygı duyar, milletin fikrini esas alır, milletin fikrini kendi fikirlerini anlatarak etkilemeye çalışır. Vesayetçiler ise siyasi rakipleriyle milletin önünde yüz yüze gelmekten korkar, kaçarlar. Siz hiçbir vesayetçiyi, televizyonlarda siyasi rakibiyle milletin önünde tartışırken gördünüz mü? Göremezsiniz. Darbeciler, siyasi rakipleriyle ancak yargı ve polis aracılığıyla muhatap olabilirler, rakiplerinin karşısına çıkmaya ne akılları yeter ne yürekleri. Beni Silivri’de bir hücreye kapattılar ama halen benden ödleri kopuyor.
“GENÇLERİMİZE SÖZÜMÜZ VAR: BU ÜLKEYE ADALET GELECEK”
Günlerdir, ‘Benim mahkememi televizyondan canlı yayınlayın, millet gerçekleri görsün,” diyorum; tek kelime edemiyorlar. ‘Tabii yayınlarız’ da diyemiyorlar, ‘Asla yayınlanamaz’ da diyemiyorlar. Susup kalıyorlar. Çünkü bunlar, artık siyasetçi değil; bunlar, vesayetçi… Bunlar, milletin gözü önünde olmaktan korkarlar, bunlar her işlerini milletten gizli yapmak isterler.
Seçimi çaldılar. Diplomayı çaldılar. Özgürlüğü çaldılar. 60 milyar doları yaktılar. Ama şunu unutmayın: Millet, tüm vesayetçilerden, darbecilerden büyüktür. Acı çekeceğiz, bedel ödeyeceğiz ama umudumuzu hiç kaybetmeyeceğiz. Güler yüzümüzü hiç soldurmayacağız. Tam bağımsız, demokratik Türkiye için genç ömrünü ortaya koymuş evlatlarımıza, 19 Mart’ta Beyazıt’tan Saraçhane’ye korku dağlarını yıkarak gelen o günden beri meydanlarda demokrasiye, geleceklerine sahip çıkmak için gençlerimize sözümüz var: Bu ülkeye adalet gelecek. Bu ülkeye özgürlük gelecek. Bu ülkeye eşitlik gelecek… Ve her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”
BOMBA İHBARI İDDİASINA YALANLAMA
Mitingin yapılacağı alan için bomba ihbarı yapıldığı iddiası ortaya atıldı. İddia üzerine CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik sosyal medya üzerinden bir açıklama yaptı.
Bomba ihbarı iddialarını yalanlayan Çelik, uygulamanın rutin bir güvenlik kontrolü olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
"Bazı basın yayın organlarında geçen 'Beyazıt Meydanı’nda bomba ihbarı yapıldı' şeklindeki ifadeler gerçeği yansıtmamaktadır. Resmi makamlarla görüştüm. Bomba araması her mitingde yapılan rutin uygulamadır. Bir ihbar bulunmuyor. Akşam saat 20.30’da millet iradesine sahip çıkmak için Beyazıt Meydanı’ndayız."
"DEMOKRASİ İÇİM SESİMİZİ YÜKSELTMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
CHP'nin "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingi öncesi Beyazıt Meydanı'nda açıklamalarda bulunan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik şunları kaydetti:
"Eşitlik, özgürlük, demokrasi aradılar 60 yıllar boyunca. 90'lı yıllarda bu meydanda başörtüsüne özgürlük eylemleri yapıldı. 2000'lerde bu meydanda 'Özgür Filistin' mitingleri yapıldı. Yani tarihin her döneminde bu tarihi Beyazıt Meydanı hep adalet, özgürlük, eşitlik arayışına ses oldu. Bugün de buradan haykıracağız. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'na özgürlük diye haykıracağız.
Diplomayı iptal edenlerin hukuksuzluklarına karşı sesimizi yükselteceğiz. Erken seçim talebimizi dile getireceğiz. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, şuan Saraçhane'de birazdan buraya doğru yola çıkacak ve Genel Başkanımız burada tam İstanbul Üniversitesi'nin önünde tarihi Beyazıt Meydanı'nda İstanbullulara seslenecek. Buradayız, hep birlikte adalet, özgürlük, demokrasi için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz."
İBB MECLİS GRUBU BEYAZIT'A YÜRÜDÜ
İBB CHP Meclis Grubu, CHP'nin Beyazıt Mitingine katılmak üzere Saraçhane'den yürüyüş düzenledi.
Yürüyüşte, "Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum!" yazılı döviz taşınırken, "Ekrem Başkan yalnz değildir!" sloganı atıldı. İBB Meclisi CHP Grup Başkanvekili Ülkü İnanlı, yürüyüş sırasında ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "İBB Meclis Grubu olarak biz Saraçhane'den yürümeye karar verdik. Miting alanına gidiyoruz. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nu yanımızda, sandığı önümüzde istiyoruz." ifadelerini kullandı.