Özgür Özel elinde yüzükle anlattı: Selim İmamoğlu'na öyle bir iftira attılar ki...

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğuna tepki olarak başlatılan "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin yeni adresi Tekirdağ oldu. On binlerce vatandaş adalet ve erken seçim talebiyle alanı doldurdu. Kalabalığa hitap eden CHP lideri Özgür Özel tutuklu olan Ekrem İmamoğlu'nun büyük oğlu Selim'e yargı eliyle kumpas kurulmak istendiğini ifade etti. Özel, parmağından çıkardığı yüzükle Erdoğan'ın sözlerini hatırlatarak kalabalığa yaşananları aktardı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla CHP tarafından başlatılan "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin 11'incisi Tekirdağ'da gerçekleştirildi.

İmamoğlu'nun tutuklanmasına tepki göstermek ve erken seçim talebiyle gerçekleştirilen miting için on binlerce Tekirdağlı erken saatlerde Cumhurieyet Meydanı'nda toplandı.

Meydanda sık sık “Hak, hukuk, adalet”, "Her şey çok güzel olacak", "Cumhurbaşkanı İmamoğlu", "Tayyip istifa" sloganları yankılandı.

Silivri'de tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu'nun gönderdiği mektupla seslendiği kalabalığa CHP Genel Başkanı Özgür Özel kürsüden hitap etti.

Tekirdağ İl başkanı Levent Gündoğdu, İmamoğlu’nun mesajını okudu. İmamoğlu mesajında şu ifadelere yer verdi:

"TÜRKİYE BİR DÖNÜM NOKTASINDA"

“Kadınlara, gençlere, işçiye, emekliye, çiftçiye, esnafa Tekirdağ'ın bereketli topraklarına, alın teriyle büyüyen sanayisine, bu güzel memleketin geleceğine inanan herkese selam olsun.

Bugün Türkiye bir dönüm noktasında. Ya yönümüzü demokrasiye, hukuka, fırsat eşitliğine dönüp yarınlara umutla bakacağız. Ya da her şeyi her yeni gün zulmünü büyüten bu anlayışı sürdüren güvensizliğin içinde savrulmaya devam edeceğiz. Türkiye'de bugün en çok örselenen şey adalet duygusu.

Hak aramak suç. İnsanlar mahkemelerin önlerindeki yazılı kurallara, kaidelere göre değil, kişiye göre muamele yapıldığını görüyor. Bu şahsileştirilmiş sözde hukuk düzeninde iktidara eklenmemiş hiç kimse kendini güvende hissetmiyor.

"KORKULARINA DA OYUNLARINA DA BOYUN EĞMEYİZ"

Oysa bir ülke ancak hukukla, vicdanla, güvenle ayakta kalır. Ve adalet sadece mahkemelerde değil, fabrikada, limanda, okulda, organize sanayi bölgelerinde, köyde, mahallede... Yani hayatın tam ortasında gereklidir. İşte biz bu yürüyüşe milletimiz hak ettiği onurlu bir yaşamı, refahı kazansın diye çıktık. Yine milletimizi yanımıza alarak çıktık.

Fakat bu yürüyüşü engellemek için 19 Mart darbesinden beri türlü kumpaslar kurmaya çalışıyorlar. Sözde yargı eliyle sadece ben ve görev arkadaşlarım değil, tüm Türkiye rehin alınmaya çalışılıyor. Bilin ki ne bizi ne milletimizi yıldırabilirler. Korkularına da oyunlarına da boyun eğmeyiz.

Tekirdağ üretimin emeğin çalışkan şehri ama bunca zenginlik Tekirdağlıya refah olarak dönmüyor. Bunca insan üç vardiya üretirken geçim derdinde. Süleymanpaşalı emekliler ay sonunu getiremiyor. Malkara'da köyler yaşlanıyor, gençler göç ediyor. Kadınlar yüksek eğitimli ama işsiz. Üniversiteye giden genç sayısı ise Türkiye ortalamasının altında.

"KİMSEYİ ARKADA BIRAKMAYACAĞIZ"

Bu tablo bir kader değil, Bunun için yeni bir yönetim anlayışına, milletimizle el ele yürüyen bir siyasete ve güçlü bir dayanışma ruhuna ihtiyacımız var. Nasıl ki 19 Mart darbesinden beri hep beraber bu kumpasa karşı direniyoruz yarın bu cendereden çıkıp demokrasiyi yeniden inşa ettiğimizde de her kararı beraber alarak her taşı beraber kaldıracağız. Ve ve bu beraberliğimiz bizi umutlu yarınlara koşar adım götürecek.

Bu konuda geride kalana, tökezleyene el uzatacak kimseyi arkada bırakmayacağız. İnadımızı, cesaretimizi, umudumuzu elimizden almalarına izin vermeyeceğiz. Her şey çok güzel olana kadar mücadeleye devam edeceğiz."

Ekrem İmamoğlu'nun mesajının okunmasının ardından kürsüye çıkan Özgür Özel Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarına sert sözlerle yüklendi. İktidarı içeride hukuksuzluk ve kötü ekonomi yönetimi ile eleştiren Öze şunları söyledi:

"SİZLERİ FİL DİŞİ KULELERDEN KARINCA GİBİ GÖRÜYORLAR"

Karşımızda 23 yıldır girdiği seçimlerden birinci çıkan ve ülkenin kurucu partisinin ta 1950'lerde seçimleri ilk kez kaybettiğinde yaptığını yapamayan, 23 yılın sonunda bir kez seçim kaybeden, bunu hazmedemeyen ve bunun için yapmadık kötülük bırakmayan, sandıktan kaçan, milletten korkan bir iktidar var. Sadece kendisini düşündüğü için artık Tekirdağ'ı düşünmüyor. Çiftçiyi düşünmüyor. Ve kibirden gözleri dönmüş, cam kulelerden, sırça köşklerden, fil dişi kulelerden millete yukarıdan bakıyorlar. Sizleri o bulundukları fil dişi kulelerden karınca gibi görüyorlar. Ezmeye kalkıyorlar. Buradan buradan Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum. Milleti karınca gibi ezemezsin. Karıncanın kardeşi var. O da Cumhuriyet Halk Partisi'dir.

"SİZE BAKACAK YÜZLERİ YOK"

Tekirdağ bir damla suya muhtaç. Tarım arazilerinin sadece yüzde 5'i sulanabiliyor. Barajlar, göletler yetersiz. İktidarın 112 milyon lira gereken Ahmedikli göleti için bu sene bin lira. Yani ödenek olarak bin lira koyduğunu, 117 milyon lira gereken Emir Yakup göleti için de bin lira koyduğunu... Ve eskiden 10 metreden su çıkan bu topraklarda artık 500 metreden su çıktığını, Tekirdağ'ın su sorunu için sadece biner liradan bin liralık ödenek bırakanların artık Tekirdağ'da izlerinin olmadığını, Tekirdağ'a gelip de size bakacak yüzlerinin olmadığını hepimiz gördük. Türkiye gördü artık.Bunun için Tekirdağ'a para bulamayıp Ekrem Başkan'a darbe için 30 katını harcayanlardan hesap soracağız hep birlikte.

"ÇİFTÇİ SAYIMIZ ARTACAĞINA AZALDI"

Bu ülkede çiftçi yoksa ekmek yoktur. Tekirdağ'ın çiftçisi perişan durumdadır. 23 yılda çiftçi sayımız 500 bin azaldı. Bu iktidar geldiğinde 2.8 milyon çiftçimiz vardı. Bugüne kadar nüfusumuz 20 milyon arttı ancak çiftçi sayımız 500 bin artacağına 500 bin azaldı. Bu iktidar döneminde olması gereken 1 milyon çiftçi kayıptır.

Maalesef bu iktidar geldiğinde çiftçilerin ortalama yaşı 30'lardaydı. Şimdi ortalama çiftçi yaşı 58'dir. Genç çiftçilere gelecek sene sorulduğunda 4 genç çiftçiden üçü asgari ücretli bir iş bulursam bir daha tarlaya girmem, ekmem, dikmem demektedir.

"O CUMHURBAŞKANI KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR DİYECEK"

Size buradan son diyeceğimi baştan söyleyerek çiftçilerle ilgili durumu özetleyeyim. Elbette o sandık gelecek. O sandıkla beraber yeni bir cumhurbaşkanımız olacak. O cumhurbaşkanı sonuncusu gibi çiftçiye, köylüye al ananı da git diyen değil birincisi gibi köylü milletin efendisidir diyen birisi olacak.

"1 KİLO BUĞDAYLA BİR EKMEK ALINMMIYOR"

Kuraklık ve don felaketi Tekirdağ'da üreticiyi vurdu. Buğdayda, üzümde, şeker pancarında yaşanan kayıplar bu ülkede çiftçilerin canına tak ettirdi. Bu iktidar bu iktidar maalesef zararları karşılama noktasında son derece isteksiz. Buradan iktidara sesleniyoruz. Böyle iktidar olunmaz. Böyle hükümet olunmaz. Bu kadar zarar varken çiftçiler, köylüler böyle yalnız bırakılmaz. Çekilin kenara. Çiftçilerin, köylülerin, hayvancılıkla uğraşanların dostları gelsin. Halkın Partisi Cumhuriyet Halk Partisi gelsin. Millet bir rahat nefes alsın."

“TÜRKİYE’YE BÜYÜK KAYBETTİRECEK BİR PLAN YAPIYORLAR”

“Dünyada olup bitenleri çok dikkatle okumak, çok dikkatli takip etmek lazım. Bölge tekinsiz ve kırılgan. Bir tedirginlik çağı içindeyiz ve her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Rusya-Ukrayna Savaşı hemen üstümüzde. Hemen aşağıda ‘Çok iyiye gidecek’ denen ama istikrarsızlığa sürüklenen bir Suriye var. Filistin’de katliamlar bitmiyor. İsrail’in Filistin’e yaptığı soykırımı bırakın kınamak; teşvik eden, takdir eden bir Amerikan yönetimi var. Trump gelmiş, deli taklidi yaparak ‘Bu Gazze güzelmiş. Buraya kumarhaneler kuralım, buraya güzel oteller yapalım. Filistinliler de başka ülkelere gitsinler’ diyor. Bir yanda soykırım, bir yanda tehcir.

Ama esas hesap, Gazze’nin önündeki Avrupa’ya 100 yıl yetecek ve bizim de Kıbrısımızın da üzerinde söz sahibi olması gereken hidrokarbon yatakları var. Bu büyük oyunu dünyanın çeşitli ülkeleri İsrail ile birlikte planlıyorlar ve Türkiye’ye burada çok küçük, iç politika açısından işe yarayabilecek ama orta ve uzun vadede Türkiye’ye büyük kaybettirecek bir plan yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti nükleere de karşıdır, bölgedeki yeni bir savaşa da karşıdır.

Bu Amerika’nın gelip de müdahale ettiği hiçbir ülkeye istikrar gelmedi, demokrasi gelmedi. Allah gani gani rahmet eylesin; Deniz Baykal ve 22’nci dönem milletvekillerimiz mani olmasalardı 1 Mart tezkeresi ile Amerikan askerleri Irak’a gitmek üzere Mersin’den gelecek ve bir daha gitmeyeceklerdi.

Amerikan postalları Anadolu’yu kirletecek, Irak’ı işgal edecek, 1,5 milyon Iraklının, Müslümanın ölümünden sorumlu olacaktık. O günden beri ne Irak’ta, ne Libya’da, ne Afganistan’da, ne Suriye’de, ne de şimdi giriştikleri İran’da elbette demokrasi yok.

"TRUMP’SIZ OLUYORMUŞ GİBİ KULAĞININ ÜSTÜNE YATIYOR"

İsrail’in İran’a yaptığı saldırılar, İsrail’in daveti üzerine Amerika’dan kalkan B2 uçakları İran’da nükleer tesisleri vuruyorlar.

Bu nükleer tesislerin müzakere yoluyla denetlenmesi, diplomasi ile kontrol altında tutulması, zenginleştirilen uranyumun sadece enerjide kullanılması ve atom bombasına, nükleer silaha dönüşmemesi bizim savunduğumuz bir gerçekken; uluslararası hukuka aykırı biçimde, kıtalar ötesinden gelip, diplomasiye imkan vermeden, İsrail’in çılgınlığının peşine takılarak, hem bir bölge savaşını, bir dünya savaşını başlatabilecek sorumsuzluğun, hem yanı başımızda ortaya çıkabilecek bir nükleer sızıntının karşısında durmak gerekirken, bugün ülkeyi yöneten iktidar Netanyahu ile sözde kayıkçı kavgası yapmakta ama onu şımartan, arkalayan ve dün akşamki uluslararası hukuku hiçe sayan saldırıyı yapan Trump’a ağzını açmamakta, sanki olan ve biten Trump’sız oluyormuş gibi kulağının üstüne yatmaktadır.

Buradan Trump’ı kınayamayan Erdoğan’ı ve AK Parti yönetimini kınıyoruz. Türkiye’nin yanı başında hukuksuz operasyonlara, sağlığımızı tehdit edecek nükleer sızıntı tehlikelerine, başlayacak, bitmeyecek savaşlara, hepimize kaybettirecek yeni ekonomik krizlere karşı duruyoruz. AK Parti iktidarının yapmadığını, yapamadığını açıkça söylüyor; Amerika Birleşik Devletleri’nin yaptığı bu saldırıyı kınıyoruz.”

“ALTAYLI’YI TUTUKLADILAR YANLIŞ YAPTILAR.”

Elbette iç cephe güçlü olmalıdır. Ama iç cepheyi güçlendirmenin yolu ülkeyi demokrasiden uzaklaştırmak, ana muhalefet partisini şeytanlaştırmak değil. İftiralarla, hakaretlerle, haysiyet cellatlığı ile ailelerle uğraşarak, bir siyasi partiye düşman hukuk uygulamak, muhalefeti bir engel, muhalefeti yok edilmesi gerekenler olarak görerek iç cephe güçlendirilmez.

Cezaevlerinin iç avlularına gazetecilerle, öğrencilerle, muhaliflerle doldurarak iç cephe güçlendirilmez. En son Gazeteci Fatih Altaylı’yı dünkü bir cümlesinden tutukladılar, hapishaneye koydular. Yanlış yaptılar. Gazetecileri tutuklayanları, öğrencileri tutuklayanları, belediye başkanlarımızı, arkadaşlarımızı tutuklayanları kınıyoruz.

Şunu söylüyoruz: Cezaevlerinin iç avlularını doldurarak iç cepheyi güçlendiremezsiniz. İç cephenin gücü, demokrasiden geçer, demokrasiden geçer, demokrasiden geçer. Ön taraf diyor ki ‘Hak, hukuk, adalet.’

“GİZLİ TANIKLARININ HEPSİ BOŞ ÇIKTI”

“Değerli Tekirdağlılar öyle günlerden geçiyoruz ki, bir iftira attılar, iftiranın içinden çıkamıyorlar. Tam 94 gün oldu bir tane kanıt bulamıyorlar. 1 lira bulamadılar, 1 lira. Rüşveti ispatlamadılar. Ne iftira attılarsa tam terse döndü, mahcup oldular. Ülkenin son anketlere göre bir ara yüzde 26 falandı yüzde 22’ye düşmüş bu yalanlarına inananların oranı.

Milletin gözünden de düştüler, gönlünden de düştüler. Şimdi bir şeye sarıldılar. Hatırlayın ilk günler çeşitli ağaç isimleriyle, Ladin, Meşe, Çınar diye üç oduna yalancı şahitlik, iftiracılık yaptırıyorlardı. Gizli tanık diyorlardı. Hepsi boş çıktı, başka işlere kalkıştılar. İftiracılığa, birbirine iftira atıp oradan kurtulmaya insanları yönlendirdiler.

"SELİM İMAMOĞLU HAKKINDA ÖYLE BİR YALAN ÇIKARDILAR Kİ..."

Ekrem Başkanımızın oğlu Selim, 26 yaşında bir kardeşimiz. Öyle bir yalan çıkardılar ki MASAK Raporu’nda. Selim babasının rüşvet paralarını yurt dışına kaçırmış, şirket kurmuş diye yalan attılar. Bu yalanı ortaya çıkaran avukatımız Mehmet Pehlivan’ı, bunları anlatmasın diye apar topar içeriye attılar.

Bugün boynumun borcudur ki MASAK Raporunda yazan ve kur oyunlarıyla televizyonda çarpıtılan bir takım satılık kalemlerin üzerinde tepindiğinin aksine, Selim kardeşimiz 27 yaşında birisi. Bir yatırım şirketi için ‘Yurt dışına gönderdi, kaçırdı’ dedikleri paranın tamamı, şuradaki bir daire parasıdır. 12 milyon liradır.

Bu paranın yarısı annesinin bozdurduklarından, yarısı dedesinin yıllardır bankada duran mevzuat hesabından aktarılmıştır. İkisinin de analarının ak sütü gibi helal, paralarının ispatı bankadadır, yıllardır izi oradadır.

Dededen alınan, anneden alınan parayla okuduğu yurt dışında iş kurmaya çalışan, bugün İstanbul için bir yarım daire parası bile olmayan şeye, milyarlık yolsuzluk diye laf eden kişiler tamamen büyük bir algı operasyonuyla aileye saldırmaktadır.

"ERDOĞAN, BÖYLE BİR YÜZÜK GÖSTERMİŞTİ"

Buradan gözlerinin içine baka baka gösteriyorum. Erdoğan, böyle bir yüzük göstermişti. ‘Tek mal varlığım bu alyansım’ demişti.

‘Bu alyansa bakın. İleride zenginleşirsem demek ki çalmışımdır’ demişti. Şimdi bir alyanstan, gencecik çocuklarının gemi alması sorulduğunda, ‘Gemi var gemicik var’ deyip oğlunun yaptığı ticarete ‘gemicik’ deyip, bu kadar servetini açıklamayan Erdoğan dururken; dedesi işadamı, babası 30 yıllık işadamı, servetleri kayıt altında olan Selim’in yarım daire parasından yolsuzluk icat eden, yandaş gazetecilere söylüyorum.

Bu yaptığınız hak değil hakikat değil, bu vicdan değil, bu Müslümanlık değil. Bu millet da bunların hesabını soracak, mahkeme-i kübrada Allahu Teala da bu iftiranın hesabını soracak.

Tekirdağ’da akrabalarımın gözünün içine baka baka, gözünün içine baka baka Selanikli Sadriye Hanım’ın torunu, Üsküplü Abdullah Amcanın torunu Özgür Özel olarak söylüyorum.

Ne Selim’in ve Ekrem’in ne bir başka arkadaşımızın verilemeyecek hesabı yoktur. Cesaretiniz varsa iddianameyi düzenleyin, mahkemeyi TRT’den yayınlayın. Hodri meydan, hodri meydan, hodri meydan.

"İMAMOĞLU HIRSIZ OLSA TRANSFER ETMEYE KALKARLARDI"

Ekrem İmamoğlu hırsız olsa, yolsuzluk yapsa bunlar onu hapse atmaz aksine baş tacı eder, transfer etmeye kalkarlardı. İmamoğlu hırsız, yolsuz olsa onu saraya çağırırlardı. ‘Yerin burası’ derlerdi. ‘Ayakkabı kutularını da al gel’ derlerdi. ‘Bizde senden çok var’ derlerdi.

Bizde kasadan çıkan dolar yok. Bizde ayakkabı kutusu, çikolata kutusu, elbise askısı yok. Onun için alnımız açık, başımız dik. Çalmadık, çırpmadık. Elbette erken seçim istiyoruz. Kasımdaysa kasımda, daha erkense daha erken ama kaçarsa kaçtıkları yere kadar, hiç durmadan, usanmadan, yorulmadan, dünya siyaset tarihinin gerekirse en uzun, en kararlı, en güçlü kampanyasına hazır mıyız?

100 yıl öncesinde olduğu gibi inançla, kararlılıkla, güçle, korkmadan, gerekirse ölümü göze alarak ama teslim olmadan yürümeye hazır mıyız? Haydi iktidara yürüyelim.”

CHP Ekrem İmamoğlu Millet İradesine Sahip Çıkıyor
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber