Özgür Özel sosyalistlerle 'dertleşti': 'Kimseye anlatamazsın' dediler, anlattım

CHP lideri Özgür Özel, Sosyalist Enternasyonal toplantısında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla gelişen süreci anlattı. Uluslararası medyaya demeç verdiği için iktidarın kendisine "Ülkemizi şikayet ediyorsun" diye baskı yaptığını belirten Özel, "Tüm cesaretimle anlattım, anlatmaya devam edeceğim" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul'da düzenlenen Sosyalist Enternasyonal toplantısında gündemde yer alan konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığını açıkladıktan sonra gözaltına alınıp tutuklandığını belirten Özel, yaşananları 'Erdoğan'ın rakibine darbesi' olarak niteledi:

- "Hiç yazılı baskısı yapılmamış, ancak otoriterlerinin hepsinin baş ucunda el kitapları bulunuyor. Birbirlerinden öğreniyor, etkiliyor ve birbirlerine destek veriyorlar. O ülkenin demokratları baskıyı dünyaya atmaya çalıştıklarında 'Ülkeni dışarıya şikayet edemezsin' diye baskı yapıyorlar.

- Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçilmiş belediye başkanına, gelecek cumhurbaşkanı adayımıza, ülkenin gelecek iktidarına darbe yapıp sonra "Bunu hiçbir yerde kimseye anlatamazsın" diyecek kadar pişkinler.

- Dünyadaki 40'ın üzerinde basın yayın organına olanları hiç çekinmeden büyük bir cesaretle anlattım, anlatmaya da devam edeceğim."

Özel'in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

- "Almanya'da radikal sağcı, ırkçı bir parti seçimlerde daha evvel görülmemiş bir başarıyla çıktı maalesef. Geçtiğimiz hafta Portekiz'de aşırı sağcı parti hükümet kuramasa da tarihi denilebilecek düzeyde yüksek bir oy aldı.

- Yani dünyadaki sağ popülist ve otoriter dalga adım adım daha çok tehlikeli hale geliyor. 21. yüzyılın ikinci çeyreğine yapay zekanın etkisi altında birbiriyle konuşan, birbirinden öğrenen makinelerle, robotlarla gireceğimiz ve bu riskleri tartıştığımız bir sürede birbiriyle konuşan, dayanışan ve öğrenen otoriter, popülist liderlerle girdik.

'BİZİM DAYANIŞMAMIZ PANZEHİR'

- Bence önümüzdeki çeyreğin en büyük sorunu, en büyük mücadele alanımız bu bütünün ta kendisi olmalıdır. Şunu hiç unutmamalıyız, örgütlü kötülükle ancak örgütlü iyilik baş edebilir.

- Örgütlü otoriterliğin panzehri bizim dayanışmamızdır. Dünyanın dört bir yanında iyi örgütlenmiş demokratik güçler dayanışma içinde hareket etmelidirler.

- Bu seneki Sosyalist Enternasyonal toplantımızın dayanışma temasını esas almasının nedeni de yapmış olduğumuz bu ortak tespittir. Dayanışma bu saatten sonra demokratlar için bir tercih değil, kaçamayacağımız bir sorumluluğumuzdur.

- Tam da bu nedenle toplantının sloganı "Hak ettiğimiz bir dünya için ya hep beraber ya hiçbirimiz" olarak belirlenmiştir.

- Bizim bu döneme Alman şair Bertolt Brecht'ten ilhamla Türkiye'de kullandığımız slogan şudur: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Değerli yoldaşlar, günümüzde otoriterler halktan daha önce aldıkları onayı suiistimal ederek demokrasinin temel ilkelerini çiğniyorlar.

'FIRSAT BİLİYORLAR'

- Demokrasinin sağladığı imkanları aşındırıyorlar. Geleneksel medya organlarını ele geçiriyor, tekelleştiriyorlar. Sosyal medyaya baskı ve sansür araçlarını kullanıyorlar.

- Hukuk sistemini kontrol ediyorlar. Kaygıyı körüklemek için içeride ve dışarıda düşmanlar yaratıyorlar. Halkın kaygı duvarını aştığı noktada korku duvarını inşa etmeyi bir fırsat biliyorlar.

- Rızayı üretmek için kaygılanıyorlar. İtirazı bastırmak içinse korkutmaya çalışarak zorbalığa başvuruyorlar. Adeta baskısı yapılmamış ama hepsinin elinde, başucunda otoriterlerin el kitabı bulunuyor.

- Biraz önce söylediğim gibi birbirlerinden öğreniyor, birbirlerine öğretiyor, birbirlerine destek veriyorlar. Ve böyle bir süreçte bir ülkede yaşanan baskıları, yapılan yanlışları dünyaya anlatmaya çalıştığında o ülkenin demokratları "Ülkeni dışarıya şikayet edemezsin" deyip bir psikolojik baskı ve bariyer oluşturmaya çalışıyorlar.

'ERDOĞAN 15 TEMMUZ ERTESİNDE KAPIMIZI ÇALDI, YARDIM ETTİK'

- Türkiye'de durum farklı değil. Bu iktidara 15 Temmuz'da darbe yapıldığında ertesi sabah Erdoğan kapımızı çaldı. "Dünya ile ilişkileriniz çok iyi. Bunun bir demokrasiye darbe olduğunu dünyaya anlatmamıza yardım edin" dedi.

- O yardımı esirgemedik. Partisi kapatılırken kurduğu heyetlerle her birinizin kapısını çaldı ve partisine kapatma davası açılmasının ne kadar antidemokratik olduğunu anlattı. Destek gördü. Biz de parti kapatmalara her zaman karşı olduk.

- Erdoğan'ın partisinin ilk yola çıktığı zamanlar yaşadıkları zorluklar karşısında gidip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptıkları başvurularda sonuç aldılar. AİHM kararlarının uygulanmasını hep birlikte savunduk.

'KİMSEYE ANLATAMAZSIN DEDİLER, ANLATTIM'

- Bugün Türkiye'de AİHM kararlarını uygulamayan, seçilmiş milletvekillerini Anayasa Mahkemesi kararına rağmen içeride tutan, kendisine darbe yapıldığında ona sahip çıkan, kapalı meclisi açtırıp tankların önünde direnen Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçilmiş belediye başkanına, gelecek cumhurbaşkanı adayımıza, ülkenin gelecek iktidarına darbe yapıp sonra "Bunu hiçbir yerde kimseye anlatamazsın" diyecek kadar pişkinler.

- Japonya'nın Trend'de basılan yüksek tirajlı gazetesine de, İngiliz İşçi Partisi'nin yaptıklarına karşı The Guardian'a da, dünyadaki 40'ın üzerinde basın yayın organına olanları hiç çekinmeden büyük bir cesaretle anlattım, anlatmaya da devam edeceğim.

'ERDOĞAN EN BÜYÜK RAKİBİNE DARBE YAPTI'

- Bunlara karşı, bunların yarattığı vasata teslim olmak, bunların yarattığı iklimin içinde kalmak, bunların ördüğü duvarın arkasında kalmak onları güçlendiriyor. Duvarlar yıkılmalı, iklim terk edilmeli, diktatörlerin dayattığı vasata teslim olunmamalıdır. Reçetenin ilk ilacı budur. Seçimle göreve gelen, seçimle göreve gelen ancak seçimle gitmek istemeyen Sayın Erdoğan en büyük rakibine karşı darbe yapmıştır.

- İşte Türkiye 19 Mart'ta sabahleyin bir sivil darbeye uyanmıştır. Sayın İmamoğlu cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladıktan sonra siyasi talimatlı yargı eliyle hedefe alınmıştır.

- Bulunduğunuz şehrin, İstanbul'un üç kez seçilmiş belediye başkanı ve partimizin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 19 Mart'ta yüzlerce polis tarafından evi basılarak gözaltına alınmıştır. Bunun yanında İstanbul'daki 5 belediye başkanımız daha tutukludur.

- İki belediyemize kayyum atanmıştır. Bu toplantıya bizimle birlikte bu salonda bulunan ve mecliste birlikte temsil edildiğimiz DEM Partisi'nin Sayın Eş Genel Başkanı da var. Birazdan kendisini de dinleyeceğiz.

- Onların geçen dönem çok yüksek oylarla seçtirdikleri 49 belediye başkanına terör gerekçesiyle kayyım atanmıştı. Bu dönemde de halen daha onun üzerinde belediye başkanlarına kayyum atandı.

- O süreçte de hep dayanışma içinde olduk, bu süreçte de olacağız. Türkiye'de de şu anda "Terörsüz Türkiye" sloganı altında ancak bizim "Terörsüz ve Demokratik Türkiye" diye destek vereceğini açıkladığımız bir süreç var.

'HİÇBİR ANNENİN GÖZÜNÜN YAŞININ AKMAMASI UMUDU VAR'

- Bu sürecin Türkiye'de terörü bitirmesi, çatışmaların olmaması, bundan sonra Kürt, Türk hiçbir annenin gözünün yaşının akmaması umudu var. Yaşadığımız bütün zorluklara, gördüğümüz bütün baskılara rağmen bu sürece sosyal demokratlara yakışır en olumlu katkıyı veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz, bunu da kayda geçirmek isterim.

- Seçimle göreve gelen ancak seçimle gitmek istemeyen Erdoğan, bu şehirde yaptığı darbe girişiminden sonra bir kişinin cumhurbaşkanı adayı olması için Türkiye'de gerekli şart olan üniversite diplomasını verildikten 31 yıl sonra, İstanbul Üniversitesi'nden verildikten 31 yıl sonra, diplomayı veren fakültenin itirazına rağmen akademik değil idari görevleri olan, üniversitenin içindeki ring katlarını, duvarların boyanmasının görevini üstlenmiş olan bir yönetim kurulu tarafından diplomasını iptal ettirdi sevgili Ekrem İmamoğlu'nun.

- Ve şu anda hiçbir ceza almasa bile idare mahkemesi bu işlemi iptal etmezse Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olamıyor.

- Yani ne kadar çok korktuğunu ve 31 yıldır aldığı diplomayla görev yapan Ekrem İmamoğlu'nun diplomasını iptal ettiği sırada 28 sınıf arkadaşının daha diplomasının iptal edildiğini, bu kişilerden bir tanesinin de Sorbonne'dan doktoralı, Türkiye'nin Galatasaray Üniversitesi gibi en önemli vakıf üniversitesinde işletme bölümünün dekanı olduğunu, sırf Ekrem İmamoğlu ile sınıf arkadaşı oldukları ve Ekrem İmamoğlu'ndan korktukları için o dekanın diplomasını iptal edip Türkiye'nin en güçlü İşletme Fakültesi'nin dekanının şu anda lise mezunu olduğunu da kayıtlara geçirmek isterim.

'HALKIMIZI HESABA KATAMADI'

- Erdoğan her şeyi hesap etse de halkımızı hesaba katamadı. Çünkü Türkiye'de tüm demokratlar bu darbeye karşı ayağa kalktık. 81 ilimizde bu hukuksuzluğa karşı kitlesel gösteriler düzenlenmeye başladı.

- Ancak iktidar bu gösterileri şiddetle bastırmak istedi. Binlerce insanımızı gözaltına aldı, yüzlercesini tutukladı. Sadece ilk günlerde 302 üniversite öğrencisi tutuklandı ve 10 günlük bayram tatilini ailelerinden uzakta Silivri zindanlarında geçirdiler.

- Demokrasiye inanan milyonlar mücadeleden vazgeçmedi. O günden bugüne kadar her çarşamba İstanbul'un bir ilçesinde bir gece mitingi ve her hafta sonu bir ilde büyük bir il mitingi yaparak tepkileri ayakta tutmaya devam ediyoruz.

ANKETLERİ ANLATTI

- Türkiye'de siyasal muhalefet ile toplumsal muhalefet bir arada. Çünkü saraylar otoriter liderlere aitse meydanlarda halkındır. Sayın Ekrem İmamoğlu 67 gündür tutuklu. Hala iddianamesi yazılmadı. Savcılık hiçbir iddiasını ispat edemedi. Türkiye'de vatandaşların %70'inden fazlası bu soruşturmanın hukuki değil siyasi olduğunu düşünüyor.

- Anketlerde bu oranlarla karşılaşıyoruz. Bu süreçte zaten zorda olan ekonomimiz büyük bir yıkıma uğradı. Merkez Bankamız 60 milyar dolarlık rezervi dövizin yükselişine engel olmak için satmak zorunda kaldı. İktidarın bu siyasi itirazının faturasını 86 milyon vatandaşımız daha da yoksullaşarak ödüyor.

- Temsili demokrasi eksik bir demokrasidir. Ancak eksik demokrasinin alternatifi asla otokrosi değildir. Eksik demokrasinin alternatifi katılımcı demokrasidir. Kriz içindeki siyasetin alternatifi siyasetsizlik ya da biat değildir. Alternatif daha fazla siyaset, daha fazla katılım, daha fazla mücadele, daha fazla dayanışmadır.

- Biz otoriterliğe karşı hayatta kalmayı değil, otoriterliği halkın desteğiyle yenmeyi ve iktidara gelmeyi hedefliyoruz. Tüm bu süreçlerin sonunda görüyoruz ki, partimiz nasıl 31 Mart seçimlerinde 47 yıl sonra Türkiye'nin birinci partisi olduysa, bugün de anketlerde açık ara Türkiye'nin birinci partisidir. Konuşmamın başında bir ortak değerde buluşan bir aileyiz demiştim ve aile olmanın sorumlulukları var.

- Bu nedenle yaşadığımız bu süreçte bizlerle dayanışma içinde olan tüm yoldaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.

- Pedro'nun şahsında Sosyalist Enternasyonal ve kardeş partilerimizin resmi açıklamalarına, Avrupa Sosyalist Partisi'nin açıklamasına, destek ziyaretlerine, ayrıca ismini almak zorundayım, Alman sosyal demokratlarının Türkiye'ye gelen tüm heyetlere yoğun katılımlarına, ayrı ziyaretlerine, Türkiye'den sonra meselenin en çok gündemde tutulduğu ülkenin Almanya oluşuna şükran borçluyum.

Bu vesileyle kardeş partimiz SPD'yi son seçimler dolayısıyla ve yüklendikleri yeni sorumluluk dolayısıyla tebrik ediyorum. Yoldaşım Lars'ı yeni görevinden dolayı kutluyorum. SPD'yi bir kez daha İstanbul'dan Sosyalist Enternasyonal ailesine, büyük ailesine geri dönmeye, bu ayrılığı bir an önce bitirmeye davet ediyorum.

- Dün akşam PES'in değerli Genel Sekreteri ile birlikteydik. Bugün de salonumuzu onurlandırdılar. Dün yaptığı konuşma çok değerliydi. Dayanışmaya ve kardeş partilerin her ortamda birlikte olmalarına, dayanışmayı büyütmeye, yapıları ortaklaştırmaya yönelik değerlendirmeleri çok kıymetli buluyorum. Bunun için kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.

'DOSTLARIMIZIN SESSİZLİĞİNİ HATIRLAYACAĞIZ'

- Yaşadığımız bu kötü süreçte sessiz kalmayı tercih eden kardeşlerimizin olmasını üzüntüyle karşıladığımızı belirtmek isterim. Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey düşmanlarımızın yüksek ve kötü sözlerinden çok dostlarımızın sessizliği olacak.

- Bunu da dostlarımıza, o dostlarımıza, dost bildiklerimize bir kez daha ifade etmek isterim. Suriye'de denklemler var, dünyada denklemler var. Koca koca ülkelerin koca koca menfaatleri var. Ama bu denklemlere bakıp da İngiltere'nin menfaatini Erdoğan'da görmek doğru bir şey değil.

- İngiltere'nin bir menfaati varsa evet istikrarlı bir Türkiye'dedir, istikrarlı bir Suriye'dedir, istikrarlı bir Ortadoğu'dadır. Ama Türkiye'deki istikrarın yolu demokratların iktidarındadır. Otokratların iktidarının istikrarı en temel istikrarsızlıktır.

- O yüzden "istikrara destek vereceğiz" diyerek demokratlara yapılan bir darbeye sessiz kalmayı hiç içimize sindirmedik, bundan sonra da sindirmeyeceğiz. Değerli yoldaşlar, Türkiye büyük bir ülkedir ve bu ülke Erdoğan iktidarından ibaret değildir.

- Cumhuriyet Halk Partisi olarak hedefimiz ülkemizde gelir adaletini, mahkeme adaletini ve sosyal adaleti sağlamaktır. Hedefimiz tam demokratik rekabeti hakim kılmaktır. Hedefimiz Kürt meselesinin tamamen çözüldüğü, terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye'yi inşa etmektir. Hedefimiz Türkiye'yi bir sığınmacı deposu olmaktan çıkarmak, göç meselesini Avrupa ile ortaklaşarak çözmektir.

Sosyalist Özgür Özel Ekrem İmamoğlu CHP Dert
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber