Sosyal medya skandalı: Kadınların mahrem görüntüleri paylaşıldı
İtalya'da bir Facebook grubunda kadınların mahrem görüntülerinin binlerce kişiyle paylaşılmasına tepki yağdı.
Facebook'ta İtalyan erkekler tarafından kurulan ve kadınlara ait mahrem görüntülerin izinsiz şekilde binlerce kişiyle paylaşıldığı bir grup, kamuoyunun büyük tepkisini çekti.
“Mia Moglie” (Karım) adlı grup, kapatılmadan önce yaklaşık 32 bin üyeye ulaşmıştı.
Meta, grubun “Yetişkinlere Yönelik Cinsel İstismar Politikaları”nı ihlal ettiği gerekçesiyle sayfanın kapatıldığını açıkladı.
Grubun varlığı ilk olarak yazar Carolina Capria tarafından gündeme getirildi. Capria, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda gördüklerinden dolayı "midem bulandı, korktum" ifadelerini kullanarak duyduğu öfkeyi dile getirdi. Capria, “Cinselliğin şiddetle bu kadar iç içe geçtiği bir kültürde yaşıyoruz ki, erkekler bu tarz yorumları kendi isimleri ve yüzleriyle açıkça yazabiliyor” dedi.
'SANAL TECAVÜZ'
Sayfa kaldırılmadan önce alınan ekran görüntülerinde, kadınların uyurken ya da cinsel birliktelik sırasında çekilmiş fotoğrafları yer alıyordu. Bazı gönderilerin altında açıkça tecavüz tehdidi içeren yorumlar yapıldığı görüldü.
Avrupa Yeşiller Partisi'nden Fiorella Zabatta, durumu “zararsız bir eğlence değil, sanal tecavüz” olarak nitelendirdi ve şu ifadeleri kullandı:
“Bu tür platformlarla ve toksik erkeklik anlayışıyla mücadele edilmeli. Hem sivil toplumun hem siyasetin bu konuda harekete geçmesi gerekiyor.”
İtalya’da 2019 yılında çıkarılan yasa kapsamında, rızaya dayanmadan özel görüntülerin paylaşılması yani “intikam pornosu” suçu yasal olarak cezalandırılıyor. İtalyan medyasına göre, kapatılan Facebook grubuyla ilgili binden fazla kişi siber suçlar birimine resmi şikAyette bulundu.
Olay, Fransa’daki tartışmalı Pelicot vakası ile de karşılaştırıldı. 2024’te Dominique Pelicot, eşi Gisele Pelicot’a uyuşturucu verip istismar ettiği ve başka erkekleri onunla cinsel ilişkiye zorladığı gerekçesiyle 20 yıl hapse mahkum edilmişti.
Carolina Capria, bu tür olayların istisna olmadığını vurgulayarak, “Her iki durumda da kadının bedeni üzerinde mutlak kontrol kurmaya çalışan ve cinselliği baskıyla eş gören bir erkek zihniyeti görüyoruz,” dedi.