Tayfun Kahraman'dan AYM'ye yeni başvuru
Gezi davası hükümlüsü Tayfun Kahraman, Yüksek Mahkeme'nin hakkındaki ihlal kararına uyulmaması üzerine bir kez daha AYM'ye başvuruda bulundu.
Tayfun Kahraman, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hakkında verdiği ihlal kararının uygulanmaması nedeniyle ikinci kez AYM’ye başvurarak, kararın uygulanması talebinde bulunduğunu sosyal medya hesabı üzerinden açıkladı.
Kahraman açıklamasında, "Ben ve ailem adaletsizlik ve haksızlığın acısını yaşadık, yaşıyoruz. Bu acıyı kimsenin yaşamamasını istiyorum. Kimse bunu hak etmiyor. Evladım Vera başta olmak üzere, bizden sonraki tüm nesiller için adil bir düzen istiyorum" ifadelerini kullandı.
Gezi davası hükümlüsü Tayfun Kahraman'ın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Kahraman'ın ikinci kez AYM’ye başvurduğu duyuruldu.
Açıklamada, masum olduğunu, bunun da AYM kararı ile tescillendiğini belirten Kahraman, hatanın bir an önce düzeltilmesi temennisinde bulundu. Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun yalnızca kişisel özgürlük veya hak arayışından ibaret değil, hukukun üstünlüğü, adil yargılanma hakkı ve AYM kararlarının bağlayıcılığıyla ilgili olduğunu kaydeden Kahraman'ın açıklaması şöyle:
"4 YILDIR SİLİVRİ'DEYİM"
- Herkese merhabalar, Anayasa Mahkemesi’nin hakkımda verdiği ihlal kararının uygulanmamasından bu yana kamuoyuna hiç konuşmadım. Bu süreçte sessiz kalmayı, hukuka olan inancımı ve sabrımı korumak için bilinçli olarak tercih ettim. Ancak bugün ikinci kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak hakkımdaki kararın uygulanması talebinde bulunduğumu sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Evet, 4 senedir Silivri’deyim; adil yargılanmadığım ve masum olduğum AYM kararı ile tescillendiği halde evime, Vera’ma dönemiyorum ve bu ancak yaşayanın anlayabileceği kadar zor ama dilerim bu hatadan bir an evvel dönülür ve hiç kimse bir daha bunu yaşamaz. Yaptığım başvuru, yalnızca benim özgürlüğüm veya kişisel hak arayışımdan ibaret değildir. Tam tersine, hepimizin ortak ihtiyacı olan hukukun üstünlüğü, adil yargılanma hakkı ve Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığıyla ilgilidir.
"BU, DESTEK ÇAĞRISI DEĞİL"
- Bugün bu karar benimle ilgili olabilir; yarın bambaşka bir yurttaşla ilgili olabilir. Haksızlığa uğrayan kim olursa olsun, onun yanında durabilme iradesini gösterebildiğimiz ölçüde bu ülkede hepimizin güvende olacağına inanıyorum. Her siyasi görüşten, her partiden, her düşünceden insanın hukuk karşısında eşit olduğu bir düzeni savunmak hepimizin ödevidir. Adaletin kimliğe, dünya görüşüne, oy tercihlerine göre değişmemesi gerekir. Bu nedenle çağrım, yalnızca bana destek verilmesi çağrısı değildir; hepimizin güvenliğini sağlayan hukuk devletinin korunması için bir arada durma, doğru tarafta olma çağrısıdır.
"BUNU KİMSE HAK ETMİYOR"
- Yaşadığım süreç zor, yorucu ve kimi zaman yıpratıcı oldu. Ancak umudumu hiç kaybetmedim. Bu umudu bana ailem, dostlarım, dayanışma gösteren herkes verdi. Şimdi herkesi bu dayanışmayı, kişisel bir haksızlığa değil, ülkemizde adaletin 86 milyon tarafından güvenilir biçimde tesis edilmesi için büyütmeye davet ediyorum. Ben ve ailem adaletsizlik ve haksızlığın acısını yaşadık, yaşıyoruz.
- Bu acıyı kimsenin yaşamamasını istiyorum. Kimse bunu hak etmiyor. Evladım Vera başta olmak üzere, bizden sonraki tüm nesiller için adil bir düzen istiyorum. Bu isteğe herkesin tüm başka aidiyetlerini geride bırakarak, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ortak olmasını diliyorum. Allah kimseyi masumiyetini müdafaa etmek zorunda bırakmasın.
MANSUR YAVAŞ'TAN TEPKİ
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Tayfun Kahraman'ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımı alıntılayarak bir açıklama yaptı.
Yavaş "Adalet bir gün herkese lazım olacak" dedi:
- Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel ilkesi ve hepimizin ortak değeri bellidir: Hukukun üstünlüğü. Bu ilke zedelendiğinde bundan yalnızca bir kişi değil, 86 milyon yurttaşımız zarar görür. Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen Tayfun Kahraman’ın hâlâ özgürlüğünden mahrum bırakılması; yalnızca bireysel bir mağduriyet değil, hukuk devletinin yarınlarına dair hepimizi kaygılandıran bir tablodur. Unutulmamalıdır ki: Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcıdır. Bu, tartışmaya açık bir konu değil; Anayasa’nın açık hükmüdür.
- Sadece bu değil. Tutuklu yargılamanın istisna olması gerekirken neredeyse 'esasa' dönüştüğü bir tabloyla karşı karşıyayız. Bugün maalesef başta belediye başkanlarımız olmak üzere hemen hemen herkes tutuklu yargılanmaya devam ediyor. Son olarak Gazeteci Fatih Altaylı hakkında verilen tutukluluğun devamı kararı da ülkemizin hukuk standartlarının her geçen gün daha fazla aşındığını göstermektedir.
- Bugün yaşananlar; kimliği, mesleği, siyasi görüşü ne olursa olsun her vatandaşın yarın aynı endişeyi taşıyabileceği bir ortam yaratmaktadır. Türkiye’nin uluslararası hukuk endekslerinde 118. sıraya gerilemesi de bu gerçeğin acı bir göstergesidir. Adalet bir gün herkese lazım olacaktır. Bunu asla unutmamalıyız.