TİP'li öğrenciler tutuklandı

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in de katıldığı etkinlikte MESEM'lerde yaşanan çocuk ölümlerini protesto ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan TİP'li 17 gençten 16'sı tutuklandı. "Görevi yaptırmamak için direnme ve mala zarar verme" suçlamasıyla tutuklama kararı veren hakimlik kararında, "kuvvetli suç şüphesi olduğunu gösterir somut delillerin bulunduğunu" gerekçe gösterdi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in de katıldığı Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi’nin yapıldığı İstanbul'da, MESEM'lerde yaşanan çocuk ölümlerini protesto ettikleri gerekçesiyle pazartesi günü gözaltına alınan ve çarşamba öğle saatlerinde adliyeye sevk edilen Türkiye İşçi Partili 17 öğrenci, akşam saatlerinde tutuklama istemiyle hakimliğe sevk edildi.

Bakırköy Sulh Ceza Hakimliği de 17 gençten 16'sı hakkında tutuklama kararı verdi. Adliye içerisinde gelişmeleri takip etmek isteyen TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve diğer yetkililer ile polisler arasında zaman zaman gerginlik ve arbede yaşandı. Erkan Baş, hem kendilerine hem de gençlere yönelik tutumu eleştirdi.

"KİMSEYE VURMADIK, İTİLİP KAKILDIK"

Tutuklanan TİP'li gençlerin hakimlikteki ifadelerinde anayasal barışçıl protesto haklarını kullandıklarını, son aylarda MESEM'lerde ölen 86 çocuğa yenilerinin eklenmemesini istediklerini söyledikleri ve "İçeri girerken herhangi bir engellemeyle karşılaşmadık, kimseye vurmadık, herhangi bir eşyaya bilerek isteyerek zarar vermedik, arbede sırasında hasar görmüş olabilir, ancak biz sivil giyimli kişilerce itilip kakıldık" dedikleri öğrenildi.

"İNSANLAR YERE DÜŞÜYOR VE ÜZERİNDEKİ BOYA DA HALIYA BULAŞMIŞ OLABİLİR"

Avukatların da müvekkillerinin barışçıl gösteri yaptıklarını vurguladıkları ve MESEM uygulamasında köle gibi çalıştırılan 86 çocuğun ölmesine dikkat çekmeyi amaçladıklarını belirttikleri ve "katledilen çocukları sembolize etmek için boyayı üzerlerine sürmüşlerdir, otelin herhangi bir eşyasına zarar vermek için götürmemişlerdir, bu durumda mala zarar verme kastından bahsedilemez, görevli ve yetkili olmayan kişiler olaya müdahale etmeselerdi boya halıya sürülmeyecekti, insanlar yere düşüyor ve üzerindeki boya da halıya bulaşmış olabilir, kaldı ki mala zarar verildiğine ilişkin tespit tutanağı da yoktur, eğer bir masa devrildiyse bundan 17 kişi sorumlu tutulamaz, kaçma şüphesi yok, delilleri karartma şüphesi yok... " diye savunma yaptıkları kaydedildi.

"KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİ" GEREKÇESİYLE TUTUKLAMA

İfadelerin tamamlanmasının ardından Bakırköy Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği 'görevi yaptırmamak için direnme ve mala zarar verme' suçlamalarıyla 17 gençten 16'sı hakkında tutuklama kararı verdi. Tutuklamaya, "kuvvetli suç şüphesi olduğunu gösterir somut delillerin bulunduğu", olay yeri inceleme raporu ve görüntülerinin varlığı gerekçe gösterildi ve 'tutuklama tedbirinin ölçülü ve orantılı olacağı' savunuldu.

"GENÇLER ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞACAK, MESEM TARİHE KARIŞACAK!"

Türkiye İşçi Partisi tarafından yapılan yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Memlekette milyonlarca çocuğu açlığa mahkum edenler, gençleri geleceksizliğe sürükleyenler, liselileri MESEM’lerde ölüme gönderenler; işlenen suçların üzerini 16 TİP’li genci tutuklayarak örtebileceğini sanıyorsa yanılıyor.

Daha fazla mücadele edeceğiz, daha fazla karşınıza dikileceğiz! Bir avuç zenginin serveti yolunda iktidarının tüm imkanlarını seferber edenlere, 'çocuklarımızı koruyun' diyen milyonların hıncını, cesaretle sesini yükselten gençlerden çıkarmaya çalışanlara sesleniyoruz: Gençler özgürlüğüne kavuşacak, MESEM tarihe karışacak!"

"ORTADA HUKUK NAMINA BİR ŞEY YOK"

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, tutuklanan 16 TİP'liye ilişkin Bakırköy Adliyesi önünde açıklama yaptı. Mahkeme salonuna girmelerinin engellendiğini söyleyen Baş, yaptığı açıklamada şöyle konuştu:

"Önce şunu söyleyeyim: Ben herhangi bir hukuki değerlendirme yapmayacağım. Çünkü ortada hukuk namına bir şey yok, ortada adalet namına bir şey yok, ortada yargı namına bir şey yok. İçeride, sözde bu Adliye Sarayı'nın içinde bir mahkeme salonunda bir karar verildi. Ben sadece şu kadarını söyleyeyim: O mahkeme salonuna girmemiz bile engellendi. Yani kararı bizim yüzümüze okumaya cesareti olmayan, üzerinde cübbe taşıyan birtakım saray aparatları, 16 arkadaşımız hakkında tutuklama kararı verdi.

Açık ve net ifade etmek istiyorum: Ben o 16 arkadaşımın tamamıyla daha önce bu adliyenin önüne geldim. Biz bu adliyenin önüne geldik, Yeni Doğan Çetesi yargılansın diye geldik; el kadar bebeklerden para kazanmaya çalışan alçaklar hak ettikleri cezayı alsınlar diye ben o arkadaşlarımla beraber bu mahkeme salonunun önündeydim. Ama Yeni Doğan Çetesi’ne, el kadar bebekleri öldüren katillere, para için insan canını hiçe sayanlara beraat kararları veren, onları suçsuz bulan mahkeme; 85 tane kardeşimiz ölmesin, çocuklar ayda 6 bin lira değerli yurttaşlar, dikkatinizi çekiyorum, ayda 6 bin lira bunun karşılığında 4 gün çalıştırılan 14 yaşında, 15 yaşında, 16 yaşında çocuklar MESEM projesi dedikleri bu projede öldürülmesin diye, bu projenin altında imzası olan Millî Eğitim Bakanı’nı protesto ettikleri için 16 arkadaşımız hakkında tutuklama kararı vermiş.

"YOKSULLARIN, EMEKÇİLERİN ÇOCUKLARININ 16’SINI BUGÜN CEZAEVİNE GÖNDERİYORSUNUZ"

Bizim arkadaşlarımız hırsızlık yapmadılar, bizim arkadaşlarımız yolsuzluk yapmıyorlar. Bizim arkadaşlarımızın anneleri, babaları saray etrafından beslenen asalaklardan değil. Bizim hiçbir arkadaşımız üç yerden, dört yerden, beş yerden maaş almıyor. Okuyabilmek için çalışan pek çok arkadaşımızdan 16 tanesini tutukladınız. Bu ülkenin en onurlu insanlarının, yoksulların, emekçilerin çocuklarının 16 tanesini bugün cezaevine gönderiyorsunuz. Tesadüf bu ya; aynı anda katiller, aynı anda tecavüzcüler, aynı anda hırsızlar hepsi ellerini kollarını sallayarak memlekette geziyor. Onun için herkes şunu bilsin: Başımız dik, dimdik. O MESEM denilen, kan emici projede bu memleketin en güzel çocuklarının hayallerini çalan, onları daha çocuk yaşlarında köleleştiren, çocuk yaşlarında mezara gönderen o projeye karşı sesini yükselten arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz. Bir tek çocuğun daha bu MESEM denilen cinayet şebekesinin katliamına uğramaması için sesini daha çok yükselten 16 kardeşimle gurur duyuyorum.

Herkesin şunu bilmesi lazım: Biz yaklaşık 15 gündür sokak sokak, meydan meydan imza topluyoruz. Bu arkadaşlarımız bulundukları bütün üniversitelerde imza topluyorlar. Talepleri ne? Bu ülkede devlet okullarında açlıktan bayılan çocuklar var. Bu ülkede devlet okullarında parası yetmediği için su içemeyen çocuklar var. Ve bu arkadaşlarım 15 gündür devlet okullarında çocuklara hiç değilse bir öğle yemeği verilsin diye imza toplayan arkadaşlarım. Devlet okullarında çocuklar ücretsiz su içebilsin diye mücadele eden arkadaşlarım. Ama şimdi kendini Milli Eğitim Bakanı sanan zat, kendisini protesto ettikleri için onların tutuklanmasını istedi ve adına mahkeme denilen bu salonda saraydan gelen bu talimat uygulandı. Ortada hukuk, adalet yok; ortada büyük bir adaletsizlik var. Ve bu adaletsizliğe karşı mücadele eden bu ülkenin onurlu gençleri var, bu ülkenin onurlu devrimcileri var.

"CEZAEVINE GÖNDERDİĞİNİZ 16 ARKADAŞIMIZ İÇİN DAHA FAZLA MÜCADELE EDECEĞİZ"

Dolayısıyla kim ki bizi korkutmaya çalışıyorsa ona sesleniyorum: Esas siz korkun, hayatını çaldığınız her çocuğun hesabını soracağız sizden. Esas siz korkun; aç bıraktığınız her çocuğun hesabını soracağız sizden. Esas siz korkun; ailelerinden, sevdiklerinden, arkadaşlarından, okullarından koparttığınız arkadaşlarımızın, onları üzdüğünüz her günün hesabını sizlerden teker teker soracağız.

Biz bugün buraya başımız dik geldik, şimdi başımız daha dik. Ve emin olun, dünden çok daha kararlı, dünden çok daha inatçıyız. Şimdi aynı zamanda cezaevine gönderdiğiniz 16 arkadaşımız için daha fazla mücadele edeceğiz, daha fazla kavga edeceğiz. Ve bir an önce adına MESEM dediğiniz bu cinayet projesinin ortadan kaldırılması için Türkiye'nin dört bir yanında iki elimiz yakanızda olacak. Çocuklarımız okullarda günde bir öğün yemek yiyebilsinler diye bugün dünden daha çok kavga edeceğiz. Bu memlekette adalet yerini bulsun diye bugün dünden daha çok kavga edeceğiz. Hiç kimse ama hiç kimse, bir adım, yarım adım geri attığımızı bile görmeyecek.

"ÇOCUKLARIMIZI YAŞATAMAYACAĞIMIZ BİR DÜZENİ NORMALLEŞTİRMEYE ÇALIŞANLAR VAR"

Buradan tüm yoldaşlarım adına, tüm Türkiye İşçi Partililer adına bütün yurttaşlarımıza da seslenmek istiyorum: Biz 16 kardeşimize, 16 arkadaşımıza sonuna kadar sahip çıkacağız. Ama bu aynı zamanda bu memleket meselesi. Bu memleketin geleceğini düşünen, bu memleketteki çocukların yarınlarda mutlu, huzurlu, karnı tok, sırtı pek yaşamasını isteyen tüm yurttaşlara sesleniyorum: İktidar bize bir savaş açmış durumda. Çocuklarımızı yaşatamayacağımız bir düzeni normalleştirmeye çalışanlar var. Ve o yüzden hep beraber, bu ülkenin bütün onurlu insanları, bu ülkenin bütün alın teriyle yaşayan insanları, bu ülkenin bütün emekçileri, bütün halkımız… Bu 16 kardeşimiz hepimiz adına onurlu bir kavgayı sürdürdükleri için bugün cezaevine yollandılar. Derhal onların dışarı çıkması için seferber olmamız gerekiyor. Bu memleketin geleceğini düşünen, kendi çocuğunu, bu memleketteki bütün çocukların geleceğini düşünen herkesi bizimle birlikte mücadele etmeye çağırıyorum.

Eninde sonunda haklı olanlar kazanacak, arkadaşlar. Bakın, bu ülkede beslenme çantaları bomboş olduğu için annelerin gözyaşlarıyla doluyor. Biz, beslenme çantaları annelerin gözyaşlarıyla dolmasın diye mücadele ediyoruz. Ve sonunda o annelerle, o emekçi annelerle, emekçi babalarla çocuklarımız kol kola girecek ve hep beraber eşit, özgür, kardeşçe yaşayacağımız bir ülkeyi mutlaka yaratacağız. İşte o zaman tüm Türkiye adaletin nasıl tecelli ettiğini görecek. Hepinize teşekkür ediyorum. Bugün bu kavgada yeni bir evreye başladığımızı da tüm Türkiye kamuoyuna ilan ediyorum."

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber