Ümit Özdağ, Ankara'da: Düşman hukukuyla muhalefet baskı altına alınıyor
Silivri Cezaevi'nde 148 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ karayolu ile gittiği Ankara'da partisinin genel merkezinde toplanan kalabalıkla buluştu.
Selahattin Sönmez / NEFES
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 19 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik “Son bin yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan'ın ve AKP'nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir" sözlerinden bir gün sonra Ankara’da gözaltına alındı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen ve ardından İstanbul Adliyesi’ne götürülen Özdağ, 'halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme' suçlamasıyla tutuklandı.
Hakkında 4.5 yıldan 7 yıl 10 aya kadar hapis cezası talep edilen Özdağ bugün İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı.
2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezasına çarptırılan Özdağ tutuklu olduğu süre göz önünde bulundurularak tahliye edildi.
Silivri'deki Marmara cezaevinde 148 gün süren tutukluluğun ardından serbest kalan Özdağ, karayoluyla İstanbul'dan Ankara'ya hareket etti. Zafer Partisi Genel Merkezi'nde partilileri ve Ankaralılarla buluşan Özdağ'ın tutukluluğunun ardından Genel Başkan Vekili görevine getirilen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şehirlioğlu, görevini Özdağ'a teslim etti.
"Hukuk adına, demokrasi adına çok olumsuz bir gelişmeyi bütün Türk halkının gözü önünde yaşadık" diyen Özdağ, "Ortada hiçbir suç olmamasına rağmen düşman ceza hukuku uygulamalarıyla muhalefetin nasıl baskı altına alınabildiğini yaşayarak gördük. Bu süreç henüz bitmiş de değil" ifadelerini kullandı.
DÜŞMAN CEZA HUKUKU UYGULAMALARIYLA MUHALEFET BASKI ALTINA ALINIYOR
Özdağ şunları söyledi:
"Hukuk adına, demokrasi adına çok olumsuz bir gelişmeyi bütün Türk halkının gözü önünde yaşadık. Ortada hiçbir suç olmamasına rağmen düşman ceza hukuku uygulamalarıyla muhalefetin nasıl baskı altına alınabildiğini yaşayarak gördük ve görüyoruz bitmiş de değil.
Oysa Türkiye'nin ihtiyacı olan şey bölge böyle karışık ve her an çevremizdeki coğrafyalarda parçalanmalar beklenirken iç cephenin güçlü olmasıdır. Milli birlik ve beraberliğin sağlam bir zeminde olmasıdır. Bu da ancak bütün yurttaşların anayasal ve yasal haklarının güvence altında olmasıyla olur. Bu da ancak bir tek hukukun herkese eşit şekilde uygulanmasıyla olur.
İktidar ve iktidar mensuplarına, yakınlarına, destekçilerine ayrı bir hukuk; muhalefete de ayrı bir hukuk uygularsanız o zaman iç cepheyi sağlamanız mümkün olmaz ve iç cephe sağlanmadıysa Türkiye'nin gücü, taşıyıcı kolonları ağır şekilde tehdit altında kalır.
Bugüne kadar yapılan bu hatalardan dönülmesi gerektiği düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde de bu konudaki görüşlerimi değerli kamuoyuyla paylaşacağım ve bu içine girmiş olduğumuz yüksek tansiyonlu, gerilimli, baskıcı ve düşman ceza hukuku zeminine dayanan uygulamalardan nasıl uzaklaşmamız gerektiği konusundaki partimizin görüşlerini büyük Türk milletiyle paylaşacağız."