Matador kazandı: Boğa kaybetti
Voleybolda Dünya Kupası finalinde kaybettik, futbolda 71 yıldır yenemediğimiz İspanya’dan fark yedik, basketbola bel bağladık. Makus talihimizi bir türlü kıramıyoruz ve hep rüyadan uyandırılıyoruz. Tarih hep şampiyonları yazıyor, elbet bizim de hikayemizi yazarlar diye umut ediyoruz
Dünya Kupası’na gitmek istiyoruz. Gidelim gitmesine de gidip sıfır çekmek de var bu işin sonunda. Biz gazeteciler için en zoru Millilerimizi eleştirmek ama takım savunmamızda sorunlar var. Bireysel yetenekleri yüksek, beklentilerimizin had safhada olan oyuncuların top kontrolü ve oyunu okumasındaki eksikleri gözle görülüyor.
Maça kötü başlamadık, ta ki Pedri’nin erken golü motivasyonumuzu bozana kadar. Hakan’ın şutu, Uğurcan’ın kurtarışı derken goller yağmur oldu yağdı. Golleri yedik ama ilk yarıda mücadeleyi bırakmadık.
İkinci yarıda ne yazık ki duygusal oyuncularımızın motivasyonu bozuk olunca boğadan boynuz yiyen matador konumuna düştük. Kabul edelim ki İspanya dünyanın en iyi ulusal takımı ama bu hezimet kusura bakmasın Montella’ya yazar.
Gürcistan maçından da ders almamış. Bu takıma bir savunma çalışması yaptırmamış mesela. İspanya’yı Konya’da yenebileceğine inanıp bu kadar takım savunmasından uzak bir kadro ile maça çıkmasına ise anlam veremedim. Oysa ki iyi bir jenerasyon yakalamıştık.
Bir an önce toparlanmalıyız. Keşke İspanyolları yenseydik de, “Yenilen matador güreşe doymaz” diye yazabilseydik. Ne yazık ki boğa kaybetti.