Bazı işler vardır ki…
Hani bazı aileler vardır çocuklarından biri acayip yakışıklı, çalışkan, efendidir…
Akraba geldiğinde hemen salona çağrılır:
“Gel oğlum, amcalara kendini göster…”
Bu çocuk icraattır... Herkes bu çocuğun sahibi olmak ister…
Bir de diğer çocuk vardır: aşırı çirkin, huysuz, başarısız, lâf dinlemez… O çocuk da kabahattir…
Aile düğüne gider, onu evde bırakır…
“Misafir gelirse sakın ortaya çıkma, bizi rezil etme…” diye tembih edilir…
Bu çocuk bir bakıma analı/babalı öksüzdür yani…
Türkiye’de devlet-siyaset ilişkisinin hikâyesi tam da budur…
***
Barış, demokrasi, proje, yatırım, diplomasi, kalkınma, reform…
Bunlar icraattır…
Mitingde anlatılır, televizyonlarda saatlerce konuşulur, reklâm filmi çekilir, pankartı asılır…
Herkes, “bizim güzel çocuğumuz, maşallah!” diyerek bu çocuğu sahiplenir…
Toplum da gurur duysun istenir…
Ama bazı işler vardır ki…
“Kim yaptı, neden yaptı, kimin talimatıyla yaptı, ne karşılığında yaptı?” belli olsun istenmez…
Çünkü o işlerin yüzü yoktur…
O yüzden saklanır, inkâr edilir, unutturulur...
İşte İmralı’ya gönderilen milletvekilleri meselesi tam da budur canlarım...
İmralı’ya giden ama gitmemiş gibi yapanlar…
Türkiye’nin 40 yıldır acısını çektiği bir terör geçmişi var…
50 binden fazla insan hayatını kaybetti…
Bu ülkenin yüreğinde büyük bir travma, büyük bir bedel…
Üç milletvekili buna rağmen, 50 bin yurttaşın katlinden sorumlu örgüt elebaşıyla görüşmeye gitti…
Bu başlı başına zaten çok kritik, çok ciddi bir siyasi tercih…
Ama ne oldu?.. AKP’li Hüseyin Yayman, adaya gittiği halde NEFES’ten Deniz Zeyrek’e :
“Ben gitmedim!” dedi…
Gittiği ortaya çıkınca: “Evet, gittim…” diye itiraf etti…
Demek ki İmralı’ya yolculuk, icraat değil, kabahat kategorisine giriyor!..
Neden saklanıyor?
Bu ziyaret gizleniyor çünkü, milletin izlediği salonda sahnelenmiyor…
Bu ziyaret, mutfakta pişirilen ama sofraya çıkmayan yemek gibi…
Kokusu var, tadı yok…
Soran olursa “biz yapmadık” denilecek türden…
Topluma şöyle diyemiyorlar:
“Evet, biz gönderdik… Evet, siyasi bir stratejimiz var… Evet, bunun sorumluluğunu da taşıyoruz.”
***
Peki inkârın sebebi ne?.. Kamuoyunun öfkesi…
İttifak dengesinin bozulma endişesi… Oy kaybetme kaygısı…
Yani canlarım mesele Devlet işi değil, sandık matematiği!..
Oysa siyasette en büyük kabahat, kabahati saklamaktır.
Unutmayın…
Demokrasi, görmezden gelenlerin değil, hesap soranların rejimidir...