Bir ekonomist gözüyle büyümenin reçetesi
Madem iktidarın ekonomi politikasını sadece eleştirdiğimi ama çözüm önermediğimi düşünenler var…
O halde, 30 yıldır yaza söyleye Mecnun’a döndüğüm kendi çözüm önerilerimi bir kez daha paylaşayım…
Hiç vakit kaybetmeden Türkiye ekonomisini büyütecek, önümüzdeki 10 yılın 4 devre
(2-3-3-2) halinde uygulanacak programı açıklanmalı…
Birinci devre, (2025 – 2027) ekonomik büyümeyi getirecek olan, güven ve istikrarın sağlanacağı zemini, hazırlama çalışmaları…
Bu nedenle: Çağdaş demokrasiye, laik sosyal hukuk devletine, yargı bağımsızlığına ve kuvvetler ayrılığı ilkesine dönüşün sağlanacağına ilişkin inandırıcı ve samimi adımlar atılmalı…
Merkez Bankası’nın tam bağımsız çalışacağı, her türlü siyasi riskin alınacağı ve enflasyonun en geç 2027 yılı sonunda %5’in altına indirileceği konusunda samimi güven verilmeli...
***
Para politikasının sadece önümüzdeki iki yılda mutlaka sıkı ve öngörülebilir olacağı, ani faiz indirimleri veya müdahaleler olmayacağı deklâre edilmeli, iktidarın imajı değiştirilmeli…
Terörsüz, komşularıyla huzur ve barış içinde yaşayacağı konusunda inandırıcı mesaj veren Türkiye’nin, (Yerli ve küresel tüm) yatırımcılara “düzenli ve öngörülebilir” bir ülke olduğu, sözle değil eylemle kanıtlanmalı….
Çin de 1978’de reformları başlatmadan önce iç istikrarı sağlamıştı...
ÇİN ÖRNEK ALINMALI
Enflasyon %5 ya da altına düşürüldüğünde, (2028 başı) üretim ve ihracat hamlesiyle birlikte gerçek bir sanayi devrimi başlatılmalı...
Mega sanayi bölgeleri kurularak: özel lojistik, enerji ve vergi avantajlı üretim merkezleri kurulmalı (OSB’lerin ileri versiyonu…).
Teknoloji-ihracat teşviklerle, katma değeri yüksek sektörler (savunma sanayi, medikal cihazlar, elektrikli araçlar, yazılım, tarım teknolojileri) %0 faizli krediler ve sübvansiyonlarla desteklenmeli...
İhracat odaklı döviz politikasıyla, TL’yi rekabetçi seviyede tutacak ama hiper enflasyona yol açmayacak döviz politikası izlenmeli...
Küresel markalar yaratılması için markalaşma teşvik edilmeli...
Çin de 1980-1990 arasında sanayi bölgeleri (SEZ - Special Economic Zones) kurarak ihracatta patlama yapmıştı…
HİÇ DE ZOR DEĞİL
2030 yılı başından itibaren 5 yıllık süreç başlamalı, “Yüksek Teknoloji ve Eğitim Devrimi” ile, değer zincirinde yükselmek hedeflenmeli…
Eğitim reformu yapılarak, meslek liseleri ve teknik üniversiteler dönüştürülmeli…
Yazılım, yapay zekâ, mühendislik ve yenilenebilir enerji odaklı bölümler yaygınlaştırılmalı...
Halen %1’in altında olan Kamu AR-GE harcamaları GSYİH’nin %2,5’una çıkarılmalı...
Devlet-özel sektör iş birliğinde, savunma sanayi ve diğer sektörlerde, devlet destekli inovasyon merkezleri kurulmalı…
Zira Çin de 2000’lerden sonra büyümeyi, sıradan üretimden yüksek teknolojiye kaydırarak sürdürülebilir hale getirdi…
Ve 2033’e gelindiğinde iç pazarın büyütülmesi amacıyla tüketim verimli hale getirilmeli...
Bunun için, gelir dağılımı iyileştirilmeli, asgari ücret ve orta sınıf maaşları üretkenlik artışına paralel artırılmalı...
Zor mu?..
İlkeli, dürüst, hukukun üstünlüğü ve Kuvvetler Ayrılığı İlkesine saygılı, yargıya müdahale etmeyi aklının ucundan bile geçirmeyen, tek adamı dışlayan bir ülkede: hiç zor değil…