Bir kadının sessiz gücü
DenizBank VI. IAAF İstanbul Sanat Fuarı’nın bu yıl benim için çok daha özel bir sebebi vardı…
Bu fuara katılan yüzlerce sanatçı arasında, hayat yolculuğumu paylaştığım, ruhumun yoldaşı, sevgilim/eşim İncilay Samuray Bayraktaroğlu da fuara 2 tablosuyla katılıyordu...
Evet, doğru okudunuz: Hem sanat dünyasının hem de benim dünyamın ışığı, fırçasının ucunda taşıdığı zarafetle oradaydı...
***
İncilay’ın resimlerine bakarken yıllardır fark ettiğim bir şey var:
O, renkleri kullanmıyor…
Renkler onunla konuşuyor...
Tuvaldeki her gölge, her geçiş, her kıvrım; onun hayata karşı duruşunun, zarafetinin, sabrının, mücadele gücünün bir hikâyesi…
İncilay’ın tablolarına bakan biri, yalnızca bir resim görmez; bir kadının dünyayı incitmeden, incelterek dönüştürme çabasını hisseder…
Bu fuarda da tam olarak buydu karşımıza çıkan:
Bir sanatçının içtenliği, emeği, titizliği ve en önemlisi:
Samimiyeti…
İncilay’ın standı L8-B’de bir ışık huzmesi
İncilay’ın tablolarının önünde dururken insanların yüzündeki ifadeleri izledim…
Bazıları hayranlıkla uzun uzun baktı, bazıları sessizce tebessüm etti, bazılarıysa tabloya yaklaşıp anlamaya çalıştı…
Ben ise bir adım geri çekilip şunu düşündüm:
“Sanat, aslında bir insanın kendi ruhundan dünyaya bıraktığı izdir... Ve İncilay, bu dünyaya çok güzel bir iz bırakıyor…”
***
Bir eş olarak gurur duydum…
Bir yetişkin olarak minnet duydum…
Bir insan olarak umularım arttı…
İyi ki sevgilim oldun İncilay Samuray Bayraktaroğlu…
İyi ki çocuklarımızın annesi sensin…
Sanat bazen bir fotoğraf değil, bir dokunuştur
Bu fuarı gezen herkesin, belki de uzun zamandır ilk kez kendine şunu hatırlatacağı kanaatindeyim:
“Biz, bu ülkenin gerçek umudunu sanatçılarında taşıyoruz… Onlar hayata yeniden başlama cesareti veriyor…”.
İncilay’ın sergideki varlığı da bana tam olarak bunu söyledi:
“Sanat iyileştirir… Yeter ki görmesini bilelim…”.