Bir şey olmak ile bir şey yapmak arasındaki zihniyet farkı
Toplumların kaderini belirleyen en önemli unsurlardan biri, yöneticilerin ve siyasetçilerin zihniyetidir… Bu zihniyet, onların neden siyasetçi olduğunu…
Görevlerini nasıl icra ettiklerini ve ülkeye nasıl bir katkı sağladıklarını belirler…
Bu bağlamda çok önemli bir ayrım vardır:
Bir şey olmayı istemek ile ulus ve ülke için bir şey yapmayı istemek arasındaki fark...
***
Bir şey (Milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı) olmak isteyenler için bu makamlar hedef değil, amaçlarına (Zengin olmak, güçlü olmak, egemen olmak) ulaşabilmek için araçtır…
Bu zihniyet sahipleri, unvanın getirdiği prestije, güce ve imtiyazlara odaklanır...
Bu güç ve imtiyazı, halkın ve ülkenin sorunlarını çözmek amacıyla değil, kişisel servetlerini arttırmak, güç sahibi olmak amacıyla kullanırlar…
Bu tür kişiler için makamlar, görev değil ganimettir…
İcraat (Hizmet) ikinci plândadır...
Toplumun refahı, adaletin tesisi, kalkınmanın sağlanması ise yalnızca propaganda malzemesi olarak kullanılır…
ÜLKELERİN GELİŞMİŞLİĞİ NEYE BAĞLIDIR…
Diğer tarafta bir şey yapmak isteyenler için asıl amaç ise makamlarını, halka ve ülkeye hizmet için kullanmaktır…
Bu kişiler siyasete bir kariyer basamağı olarak değil, bir sorumluluk alanı olarak bakarlar...
Onlar için milletvekilliği, bakanlık ya da cumhurbaşkanlığı;
daha fazla insana faydalı olabilmenin, daha büyük sorunlara çözüm
bulabilmenin
yollarıdır…
***
Bu zihniyetin sahipleri, sonuç odaklı çalışırlar, popülist değil, ilkeli duruş sergilerler...
Makamı değil, işi ve haliyle hizmeti önemserler...
Onların hedefi, koltuğa oturmak değil, o koltuktan kalktıklarında: “bir şey başardım” diyebilmektir…
***
Toplumlar, hangi zihniyeti ödüllendirirse, o zihniyet iktidar olur…
Eğer toplum, bir unvana sahip olmayı (Semboller ve halk dalkavukluğu üzerinden dini ve hamasi duyguları istismar ederek siyaset yapanları) başarılı olarak görüyorsa, göstermelik hizmetlerle yetinir… Ancak toplum, icraata, şeffaflığa, liyakate değer verirse, bir şey yapanları baş tacı eder…
Yani, ülkelerin az gelişmiş ya da gelişmiş olması, seçmenlerin gelişmiş ya da azgelişmişliklerine bağlıdır…
DEMOKRASİ, HALKIN AYNASIDIR…
Sözümün özü canlarım, sadece yöneticilerin değil halkın da zihniyet dönüşümüne ihtiyacı vardır...
Sorgulayan, talep eden bilinçli bir toplum, yalnızca unvan peşinde koşanları değil…
Gerçekten iş yapanları ön plâna çıkarır ki o toplumlar gelişmiş ülkelerin…
Aksi ise az gelişmiş ülkelerin halklarıdır…
***
Yani canlarım; bir ülkenin geleceğini, yöneticilerinin hangi zihniyeti benimsediği belirler…
“Bir şey olmak” isteyenler, ülkeyi yavaşlatır; halkına yoksulluk bataklığında patinaj çektirirken…
“Bir şey yapmak” isteyenler ise toplumu dönüştürür, ülkeyi geliştirir ve güçlendirir…
Bu ayrımı gözetmek, sadece siyasetçilerin değil, her bireyin sorumluluğudur çünkü…
Demokrasi, halkın aynasıdır…