Ekonomiyi böyle kurtaramazsınız
Ekonomide bazen sorunu çözmenin en kolay yolu, sorunun adını doğru koymaktır…
Türkiye’de uzun süredir yaşadığımız krizin, talep fazlasından, kontrolsüz tüketimden veya aşırı ısınmış ekonomiden kaynaklandığı görüşüne katılmıyorum…
Tam tersine; düşük gelir/yüksek maliyet/zayıf talep üçgeninin yarattığı bir durgunluk tablosunun içindeyiz…
Buna rağmen hükümet son iki buçuk yıldır ekonomiyi: yatırım, istihdam, gelir ve üretim büyümesi konularında frene basarak yönetiyor…
Yani, gelir arzını aşağı çekiyor, kamu yatırımlarını kısıyor, krediye erişimi zorlaştırıyor…
***
Oysa para politikasının gerçek etkisini Keynes yüz yıl önce açıklamıştı:
“Ekonomi düşük yoğunlukta çalışıyorsa, parasal kısıntı değil, genişleme gerekir…”.
Bugün Türkiye’de olan tam tersidir:
Düşük gelir, yüksek maliyet, erişilemez hâle getirilmiş kredi…
Kredi şoku ve çatırdayan iş dünyası
Son aylarda konkordato ve iflas haberlerinin ardı arkası kesilmiyor…
Çünkü işletmelerin iki temel kaynağı vardır:
Satış geliri ve finansman…
Türkiye’de bugün ikisi de yok…
Krediler ya verilmiyor ya maliyeti korkunç boyutlarda…
Satışlar ise daraltılmış gelir etkisiyle düşmüş durumda…
Ekonominin en kritik noktası olan orta ölçekli işletmeler için tablo açık:
“Kredi yok, talep yok, nefes yok…”.
Böyle bir ortamda ayakta kalmak yalnızca mukadder olan sonu geciktirir…
Keynes’in çözümü ile Şimşek’in çabası arasındaki uçurum
Mehmet Şimşek kötü niyetli bir siyasetçi değildir ancak ekonomi, iyi niyetle değil:
Doğru teşhisle yönetilir.
Bugün yapılan hata, ülkenin çektiği acıyı artırmakta; enflasyonu düşürmek şöyle dursun, hayat pahalılığını daha da ağırlaştırmaktadır.
Keynes’in çözümü nettir: Geliri artır, talebi canlandır, üretimi hızlandır, kredi ve para politikasını genişlet, ekonomik çarkları hareketlendirmek için devlet desteklerini devreye sok…
***
Bugün Türkiye’de tam tersinin yapılması, durgunluğu derinleştiriyor…
Sonuç: ekonomiyi kurtarmak için, ekonomi yönetiminin ayağını frenden çekmesi şart…
Para politikasının rolü önemlidir ama her derde deva değildir…
Ekonominin canlanması için: ucuz krediye erişim, yatırımı ve üretimi destekleyen kaynaklar, gelir artırıcı politikalar, talebi büyütecek adımlar zorunludur...
Milyonlarca fukara yardıma…
Ekonomiyi frenleyerek düzeltebileceğini zanneden her yönetim, sonunda aynı gerçekle yüzleşmiştir:
“Fren, aracı durdurur; durgun ekonomiyi devirir…”.
Keynes’in mesajı budur, Türkiye’nin ihtiyacı da budur...
İşin özü şu:
Şimşek fren pedalını bıraksın, biraz da gaza dokunsun, yoksa araba yokuşun ortasında stop edecek ve… Milyonlarca fukara, arabayı bayır yukarı itmesi için yardıma çağrılacak…