Küçük insanlara büyük ayıplar
Futbolun parıltılı dünyasında yeni bir yıldız doğar: Lamine Yamal...
Barcelona’da top koşturur, henüz 17 yaşındadır, ama tüm dünyanın gözü onun üzerindedir.
Derken bir doğum günü partisi… Ve o partide yaşananlar, yıldızların gölgelerini de beraberinde getirir.
Genç Yamal’ın doğum günü eğlencesinde “cüce bireyler”, misafirleri güldürmek ve eğlendirmek için kiralanmıştır...
Sosyal medyada hızla yayılan görüntüler, haklı bir infial yaratır...
Çünkü mesele sadece bir doğum günü partisi değildir...
Mesele, yüzyıllar boyunca horlanmış, aşağılanmış, “tuhaflık” olarak teşhir edilmiş insanların, 21. yüzyılda hâlâ eğlencelik olarak görülmesidir.
EĞLENMEK Mİ, EZMEK Mİ?
Yamal muhtemelen kötü niyetli değildi… Ama zaten mesele kötü niyet değil; körlük...
Toplumun, medyanın, spor kulüplerinin, menajerlerin ve elbette ailesinin “dur” demediği bir bilinçsizlik hali…
Ve bu bilinçsizlik, bizi trajikomik bir yere sürüklüyor:
Bir yandan çeşitliliğe övgüler düzüyoruz, diğer yandan çeşitliliği aşağılama aracı olarak kullanıyoruz.
"Cüce bireyler" ne birer maskottur ne de palyaço...
Onlar da bu toplumun onurlu bireyleri; hak ettikleri şey ise eğlencemize değil, eşitliğimize katkı sunmalarıdır...
Her “farklı” olanı gösteriye dönüştürmek, insan onurunu zedelemekten başka bir şey değildir..
YAMAL’A SİTEM, GENÇLİĞE DAVET
Sevgili Yamal, sen çok gençsin. Hatalar yaparsın. Ama büyüklük, yetenekle değil, hatalarla yüzleşmekle başlar...
Bugün özür dilemen, sadece bu olayla ilgili değil; yeni kuşaklara örnek olmakla ilgilidir...
Bugün dünya seni alkışlıyor olabilir.
Ama asıl mesele şu:
Yarın seni, hangi insanlık duruşunla hatırlayacaklar?..
SON SÖZ
Kimin boyunun kaç santim olduğu değil;
Kimin vicdanının kaç gram geldiği konuşulmalı.
İnsanlık, sahada atılan gollerle değil, hayatta gösterilen saygıyla kazanılır.