Önyargısız ve adaletli olunabilirse eğer
Siyasi parti liderlerimizin konuştukları üslûba mutlaka dikkat ediyorsunuz…
Anlattıkları şeyler doğru olabilir… Şikâyetlerinde haklı da olabilirler…
İyi de… Üslûpları doğru mu?..
Yani, aşırı öfkeli bir üslûp ne kadar hangi şartlarda doğru olabilir?..
***
Canlarım, hepimizin hayatında öfke anları olur...
Haksızlığa uğradığımızda, yanlış anlaşıldığımızda ya da beklentilerimiz karşılanmadığında…
Öfke, insan olmanın doğal bir parçasıdır ama, mesele şudur:
Öfke geldiğinde düşünmeyi bırakıyor muyuz, yoksa önyargısızca analiz etmeyi sürdürebiliyor muyuz?..
***
Çünkü öfke, zihnimizde sis perdesi yaratır... Karşımızdakini şeytanlaştırır, kendi haklılığımızı abartır… Böylece sağlıklı muhakeme yapmak yerine, duygunun esiri oluruz...
Oysa gerçek güç, öfkeyi bastırmak değil, öfkenin içinden geçerken dahi doğru düşünmeyi sürdürebilmektir...
***
Bakın, filozof Seneca şöyle der: “Öfke kısa bir deliliktir…”.
Deliliğin panzehiri ise akıldır, ölçüdür, analizdir...
Öfke anında karşınızdakinin niyetini sorgulamak yerine, davranışını çözümlemek…
Olayı kişiselleştirmek yerine, bütün resme bakmak…
İşte bu tavır bizi sıradan bir tepkiden çıkarır, olgun bir insana dönüştürür…
***
Bir düşünün:
Hâkim öfkeyle karar verse adalet kalır mı?..
Doktor önyargıyla teşhis koysa hayat kurtulur mu?..
Siyasetçi hınçla yönetirse toplum huzur bulur mu?..
Aynı şekilde biz de kendi küçük dünyamızda öfkeyi analizle dengelemezsek:
İlişkilerimizi, kararlarımızı ve hatta geleceğimizi heba ederiz…
***
O yüzden gelin, öfkeyi yok etmeye çalışmayalım…
Öfkeyi tanıyalım, onu bir işaret fişeği gibi görelim...
“Burada bir problem var” diyen bir sinyal…
Ve bu sinyali aldıktan sonra oturup düşünelim:
“Ben şimdi öfkemle mi konuşuyorum, yoksa aklımla mı?..”.
***
Çünkü önyargısız düşünmek, öfke anında bile adaletli kalabilmektir ve unutmayın:
Öfke anında düşünebilen insan, gerçek özgürlüğe kavuşur…
Şimdi soruyorum:
Liderlerimizin öfkeli anlarında yaptıkları konuşmalarda: önyargısız ve fakat adaletli olabildiklerini düşünüyor musunuz?..
O hikâyeyi kim değiştirir?..
Türkiye’nin “Genişletilmiş Sefalet Endeksi” kaç ve o sonuç ne demek?..
Cevap veriyorum: Türkiye’nin GSE’si 102,73… Bu oran sefaletteki felâkete işaret eder çünkü bu oran:
Sadece bir sayı değil; bu sayı, her sabah kahvaltısız okula giden çocuğun gözyaşı… Kirayı ödeyemeyen işsiz ya da acayip düşük ücretli babanın sessizliği… Pazar yerinde veya markette, fiyat etiketine bakan annenin iç çekişidir…
***
Yani bu sadece ekonomi değil; yoksul ve çaresiz insanın hikâyesidir...
Ve o hikâyeyi değiştirecek olan ise bizleriz: yani seçmenler…