Trump’ın sert insan aşkı
Donald Trump, Kahire’de kürsüye çıktı, yüzünde o meşhur özgüvenli tebessümle şöyle dedi:
“Ben sert insanları yumuşak insanlardan daha çok seviyorum…”.
Sonra da ekledi: “Bu belki bir kişilik sorunudur, bilmiyorum…”
***
Şu yaşıma (74) geldim canlarım, Atatürk hariç tüm cumhurbaşkanlarımızı ve başbakanlarımızı gördüm ama ilk kez bir liderin:
“Kişilik sorunum olabilir” itirafını, bu kadar gönül rahatlığıyla itiraf edebildiğine tanık oldum…
Zaten Trump’ı bizim halkımızın büyük bölümünün gözünde “büyüleyici kılan” şey de:
Kendi deliliğini bir tür politik cazibeye dönüştürme becerisi değil mi?..
Öncelikle akılla kazanılmış bir Kurtuluş Savaşı’nı kazananlara:
“Çılgın Türkler” denilmesinden ne kadar çok keyif aldığımızı unuttunuz mu?..
Bir kişilik sorunu mu, yoksa dünya komedisi mi?
Trump, dünyayı bir boks ringi gibi görüyor… Kim daha sert vuruyorsa, ona saygı duyuyor…
Yani dünyayı yönetmekten ziyade, “kimin yumruğu daha büyük” yarışması yapıyor gibi…
Yarışma jürisinin tek üyesi de kendisi…
***
İşte bu yüzden, Netanyahu gibi “dünyanın en sert insanı” ile kucaklaşması hiç şaşırtıcı değil…
Birbirlerine baktıklarında muhtemelen şöyle diyorlar:
“Kardeşim senin sertliğinde bir şey var, ben kendimi görüyorum orada...”.
“Vaaauvvv, aynı ben!..”.
Bu noktada Freud yaşasaydı şöyle yazardı:
“Trump’ın sert insanlara ilgisi, bastırılmış empati dürtüsünün savunma mekanizmasıdır…”.
Neyse canlarım… Şu anda dünya Freud’la değil, Trump’la uğraşıyor… O yüzden bu kadarını anlaması bile fazla…
Erdoğan–Netanyahu: Sertliğin iki ucu
Erdoğan, Netanyahu için “evlât olsa sevilmez” gibi bir şeyler söylemişti…
Netanyahu da Erdoğan için aşağı yukarı aynı şeyi düşünüyor…
Ama bakıyorsun, Trump ikisine de aynı gözle bakıyor:
“İşte benim çocuklarım!.. İşte benim sevdiğim iki sert adam…”.
Belki de Trump için “sevilecek tip” olmak, kavga çıkarma potansiyeliyle ölçülüyor...
Yani ne kadar çatışmacıysan, o kadar çok giriyorsun Trump’ın radarına...
Zelenskiy de öyle girmedi mi o radara?..
Bazen, “büyük aşklar kavgayla başlar” özlü sözünün Trump için söylenmiş olabileceğini düşünmüyor değilim…
***
Sözümün özü canlarım… Trump’ın dünyasında merhamet ve mertlik değil… Sertlik makbul...
Sertlik bir tür estetik mi oldu?
Bir düşünün canlarım: Bir zamanlar; estetik, zarafet, diplomasi, diyalog denilen şeyler vardı...
Şimdi ise alkış alanlar, yumruğunu masaya vuranlar, bağırarak konuşanlar…
Sıradan halk belki de onun için, en çok bağıranı haklı sanıyor…
Trump da bunu içselleştirmiş olmalı... “Kaba bir zarafet, hoyrat bir sevgi, bağırarak okşamak” erkekte yakışıklı olmaktan daha estetik duruyor olabilir onun için...
***
Dünya, vasataltı + oksimoronların egemenliği çağına girdi...
Barış isteyenler savaşa hazırlanıyor…
“Demokrasi” diyenler basını susturuyor…
Ve “sert insan seven” Trump, barış elçisi rolünde alkışlanıyor…
NOBEL Barış Ödülü bu yıla yetişmedi ama…
Seneye, (Putin ve Zelenskiy ile birlikte) kısmet olur inşallah…