Umutlu bir kişiyi susturma operasyonu mu?
Canlarım,
Devlet Bahçeli geçtiğimiz gün dedi ki:
“Türkiye’nin ağırlaşan, belediyeler başta olmak üzere pek çok alana yayılan ve yoğunlaşan hukuki davalardan süratle kurtulması, sonuçta adaletin eksiksiz tecellisi sağlanmalı…”.
***
Yaklaşık son bir yıldır Bahçeli’nin bu yönde attığı adımları izliyorum ve destekliyorum…
Bu sır değil…
O halde açık konuşayım:
Çünkü burada geleceğe dair bir değişim ihtimali görüyorum...
Evet, Bahçeli’nin bu tavrı bana umut veriyor ama…
Fark ettim ki, Bahçeli’nin bana umut veren bu tavırlarını destekleyerek ne zaman:
“Enseyi karartmayın” desem…
Bazı arkadaşlar hemen çıkıp:
“Pollyanna rolü oynama…”.
Ya da:
“Bahçeli seni de mi Tayyipçi yaptı?” diyorlar...
***
Hayır canlarım hayır…
Hayatım yanlışın yanlış olduğunu söylemekle geçti...
Gerektiğinde en sert eleştiriyi yaptım, yaparım, yapacağım da ama…
Eleştiri başka şeydir, umudu öldürmek başka şey…
Pollyana olmak kör olmak değildir...
“Umut” dediğimiz şey, sorunları yok saymak değil…
Sorunlarla baş ederken moral gücünü kaybetmemek demektir…
Karamsarlık kolaydır…
“Hiçbir şey düzelmez” dersiniz, sorumluluğu üzerinizden atarsınız ama…
Umut zordur zira umut kişiyi harekete zorlar...
***
Türkiye defalarca uçurumun kenarına geldi ama her seferinde toparlandı...
Bu ülkenin kaderi, felâketin içinde fırsat bulabilmek oldu...
Pygmalion etkisini hatırlayın ve unutmayın:
Siz “değişmez” dedikçe değişim ihtimalini öldürürsünüz...
Ben “değişebilir” dediğimde ise:
O ihtimali yaşatırım...
O yüzden kusura bakmayın, ben umudu savunmaya devam edeceğim...
Hâlâ mümkün
Bana “Pollyanna” diyenlere cevabım şudur:
Eğer kötü günlerde bile iyiyi görme yeteneği Pollyanna rolü oynamaksa evet, ben bu rolü gururla ve samimiyetle oynuyorum, oynayacağım…
Ve canlarım:
Kör değilim aptal da değilim ama…
Karanlıkta bile ışık arayanlardanım...
Siz ışığı kapatmak istiyorsanız, kendi anahtarınızı kullanın; benimkine dokunmayın…
Sözümün özü:
Enseyi karartmayın…
Çünkü geleceği güzelleştirmek hâlâ mümkün…