Yargı, siyasetin sopası mı?
Her yargı kararını, mutlaka bir siyasi iradenin gölgesinde okumaya çalışmak, yargıyı ikinci kez siyasallaştırmak değil mi?..
Meselâ, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP’nin 28. Kurultayı davasını erteleme kararını:
“Sizce, mahkeme (Tabii ki siz bunu “Yargıç” olarak anlayın) bu kararını iktidarın iradesiyle mi verdi yoksa muhalefetin iradesiyle mi” sorusuna cevap arayarak tartışmaya başlamak…
Kararı veren hâkimin hukuk bilgisini, vicdanını ve medeni cesaretini hiçe saymak değil mi?..
***
Bir başka deyişle…
Böyle yapıldığında, kararı veren Yargıca hakaret edilmiş olmuyor mu?..
Yargıç artık “hukuk uygulayan” değil, sadece “siyasetin sopası” gibi görülmüyor mu?..
Bu da hukukun kendisine değil, kimin güçlü olduğuna bakma alışkanlığını pekiştirmiyor mu?..
Benim kanaatim ne mi?..
Türkiye’de sadece bir kısım yargı değil, bir kısım medya da çürümüş durumda...
Çünkü bir kısım medya, olayları hukukun gözünden değil…
İktidar ya da muhalefet bloğunun gözünden okuyor...
O yüzden hangi televizyonu açsanız: “Sizce, mahkeme bu kararını iktidarın iradesiyle mi verdi yoksa muhalefetin iradesiyle mi?” sorusunu cevaplamaya çalışanları görüyorsunuz:
***
Oysa ve bence öncelikle, o yargıcın önündeki dosyaya, kanun maddelerine, hukuk mantığına bakılmalı...
Hâkim yanlış karar vermiş olabileceği gibi, doğru karar vermiş de olabilir…
Ancak…
Bunu siyaset terazisiyle değil, hukuk terazisiyle değerlendirmek gerekir...
En büyük ihanet
Eğer biz her kararı iktidara ya da muhalefete yamamaya devam edersek…
Bir süre sonra gerçekten:
Bütün hâkimler “hukuk adına” karar veremez hale gelir...
Çünkü onlar da bilir ki…
Ne yaparlarsa yapsınlar, üzerine bir siyasi damga vurulacak...
İşte bu, bağımsız yargıya en büyük ihanettir…
***
Canlarım, yargıyı siyasetten, medyayı kamplaşmadan kurtaramazsak…
Yarın hiçbirimiz adaletin gölgesinde güvenle yaşayamayız...
Benim derdim ne iktidarı ne de muhalefeti savunmak…
Benim derdim:
Hukuku ve toplumsal aklı savunmak...
Unutmayalım:
Medeni cesaret, sadece siyasetçide değil, hâkimde de gazetecide de hepimizde olmalı…
Cevap bekliyorum
Ortadoğu’da savaş, Kafkasya’da gerilim, Doğu Akdeniz’de enerji rekabeti, Karadeniz’de Rusya-Ukrayna hattında bitmeyen çatışmalar…
Yani, dışarıda her an yangın çıkabilecek bir coğrafyanın tam ortasındayız…
***
Normal şartlarda bir devletin (İktidarı, muhalefeti, medyası ve sivil toplum örgütleriyle) yapması gereken:
İç cepheyi sağlam tutmak, milletin birliğini ve beraberliğini korumak olmalıdır…
Çünkü tarih bize şunu defalarca göstermiştir ki:
Dışarıda tehdit büyüdükçe içeride dayanışma şarttır…
***
Peki biz; iktidarımız, muhalefetimiz, medyamız ve sivil toplum örgütlerimizle bu dayanışmayı yapıyor muyuz?..
Cevap bekliyorum…