YSK için “CHP” diye bir parti var mıdır yok mudur?
Canlarım, Türkiye’de siyasi partilerin kongreleri, kurultayları ve olağanüstü toplantıları iki ayrı düzlemde değerlendiriliyor: İç hukuk ve Seçim hukuku…
***
Asliye hukuk mahkemeleri, bir partinin kendi tüzüğüne aykırı işlem yapıp yapmadığını, kongre kararlarının usulüne uygun alınıp alınmadığını elbette denetleyebilir…
Yüksek Seçim Kurulu ise seçimlerin genel denetim organıdır...
Bir partinin seçime girme ehliyetini, aday listelerini, sandık sonuçlarını YSK belirler...
***
Eğer bir mahkeme, partinin kongresini veya kurultayını iptal eder ya da “mutlak butlan” (yani baştan itibaren yok hükmünde sayılma) kararı verirse…
Bu karar, partinin iç işleyişine ilişkindir ancak…
Bu durumda, YSK açısından da şu kritik soru çıkar:
“Bu parti, artık hukuken varlığını sürdürmekte midir ve seçimlere katılma ehliyeti var mıdır?..”.
Yani, yapılacak bir seçimde YSK, CHP’nin seçimlere katılıp aday göstermesine izin verecek midir?..
***
Asliye hukuk mahkemesinin “kongre yoktur, seçilen yönetim de yok hükmündedir” deyişi, YSK’ya da:
“Artık bu partinin bu kadrolarını muhatap alamazsın” demek değil midir?..
Yani mahkeme kararı, YSK’nın önüne ciddi bir fiili durum koymuyor mu?..
Bu da “sen kimsin?” gibi okunabilecek bir meydan okumaya dönüşmez mi?..
Vicdanı hür tüm hukukçulara soruyorum
Demek istemem o ki canlarım: mahkemeler partilerin iç kongrelerini, YSK ise seçim süreçlerini denetler...
Mahkemenin “butlan” kararı YSK’nın işlev alanına dokunur ve YSK’yı “bu yönetimle çalışamazsın” noktasına iter…
Dolayısıyla bu, bir yerel mahkemenin YSK’ya: “Hadi oradan, sen kim oluyorsun” babalanmasıdır ki, YSK’nın varlığının bile inkârı anlamına gelir…
***
Sahi, YSK var mıdır?.. Varsa neden sessiz kalmaktadır?..
Yoksa, CHP’ye kurulan tuzağın mimarlarından biri de YSK mıdır?..
Yani YSK da CHP külliyen kapatılıp gitmeden, Atatürk’ün adının, henüz doğmamış çocukların bile kalplerinden silinemeyeceğini görmüş…
O silme işlemi için aymazlara, gafillere yardımcı olma amacıyla mı çalışmaktadır?..,
YSK’nın çöküşü demokrasinin de çöküşü anlamına gelmez mi?
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP İstanbul İl kongresini iptal etmesinin ardından gördük ki: bir yerel mahkeme, Yüksek Seçim Kurulu’nun kesinleşmiş kararını hiçe sayabiliyor…
Oysa YSK’nın kararları Anayasa’ya göre nihai ve bağlayıcıdır…
Bu tablo, sadece hukuk sistemimizin değil, devletin tüm kurumlarının çökmekte olduğunun en açık göstergesidir…
Yeni bir çıkış
Canlarım, tarih boyunca nice toplumlar, en karanlık anlarda bile yeniden ayağa kalkmayı başardı…
Bizim için mesele şu: Bu çöküşü sadece seyredenlerden mi olacağız?..
Yoksa, yeni bir çıkışın öncülerinden mi?..
Benim cevabım belli: Umudu yitirmeden yeni bir çıkışın peşinde olacağız, olmalıyız...