Gazeteciliği savunmak

İBB/Ekrem İmamoğlu iddianamesi mahkemeye sunuldu.

Şüpheli gazeteciler arasındayım!

Suç iddiası; “örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” (TCK 220/7) ve “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma. (TCK 217/A)”...

Bu yazımda kişisel savunma yapmayacağım, gazeteciliği savunacağım. Çünkü iddianamede, “yazı” suç delili gösteriliyor!

“Gazetecilik eylemini ceza fiiliyle aynı türde görmenin” ve iddiaları tüm gazetecilik faaliyetini kapsayacak biçimde genelleştirmenin tehlikeli sonuçlar doğurduğunu kaç kez yaşadık…

“Gazeteciler suç işledi” önermesi geniş kapsamlı iddia. Bunun doğruluğu için somut tutarlı kanıtlar gerekli.

Delillerin niteliği ise, gazetecilik faaliyeti ile suç faaliyeti arasındaki farkın açık biçimde gösterilmesi ile mümkündür.

Mesela: Gazetecinin yazı yazması, eleştiri yapması “örgüte yardım” sayılamaz. Aksi halde her yorum yapan gazeteci “birine yardım etmiş” olur!

Beğenmediğiniz yazıyı-yorumu genelleme yaparak suç kapsamına sokamazsınız: Gazetecilik faaliyeti doğası gereği yorum ve analiz üretir; iddianamenin “yorum eşittir örgüte yardım” önermesi mantıksal anlamda büyük hata içermektedir. Burada delil-kanıt yerine niyet okuması yapılmış gözüküyor…

Akıl yürütmeyle değil, kanıt temelli hukuk metni yazılır.

Eleştiriyi ceza konusu yapmak

Gazetecinin “bu soruşturma siyasi” demesi, kişisel değerlendirmesidir. Bu düşüncesini açıklaması cezalandırılırsa, özgür tartışma ortadan kalkar.

Bu sebeple iddianame-deki “yorum eşittir yanlış bilgi” denklemi mantıksal olarak kabul edilemez…

Bilerek yanlış bilgi verdi” demek için bunu kanıtlamak gerek. İddianame delil sunmuyor, dolaylı/tümdengelim çıkarımı yapıyor!

Keza:

İddianame, gazetecilerin yazı ve sosyal medya faaliyetlerinin “bilgilendirme değil, manipülasyon amacı taşıdığını” iddia ediyor. Bir yazının manipülasyon olup olmadığı, kimin okuduğuna göre değişir! Bu bir “değer yargısıdır”, kanıtlanabilir bir olgu değil...

Hele… Eleştiri yapmak, manipülasyon hiç değildir. Gazeteci bir konuyu eleştirirken, o eleştirinin bir gruba “yaradığını” iddia etmek onu “örgüt üyesi” yapmaz. Bir eleştirinin birine “yaraması”, o eleştirinin onun için yapıldığı anlamına gelmez…

“Gazeteci yazı yazarak örgüte yardım etti” çıkarımı,

“şemsiye açarak yağmur yağdırdı” demek gibidir!

Eleştiri, özgür toplumun sigortasıdır ve kesinlikle suç değildir. Aksi anlayış demokrasi adına son derece büyük tehlikeler doğurur.

Şu bilinsin artık: Gazeteci, bir soruşturmayı eleştirince, “örgüte yardım etti” değil, “fikir beyan etti” olur…

Gazetecilerin herkesin beğeneceği yazı yazma zorunluluğu yoktur. Kuşkusuz her eleştiri birilerini rahatsız eder ama rahatsızlık duyanın hisleri, bir yazıyı “yanıltıcı” yapmaz! Mesela:

Adalet duygusu amaçlı, “aramalarda evdekilere psikolojik rahatsızlık veriliyor, geçmişte de böyle yapıldı” diye eleştirmek nasıl suç olur? Yazının amacı kişiler değil, sistemdir; “yöntem hatalı” diye uyarıyor gazeteci. Heyhat. İddianame bunu “örgüte yardım etme” diye yorumluyor!

Bu eleştirinin “örgüte yardım” gibi değerlendirilmesi iddianamenin mantıksal olarak sebep-sonuç tersliğidir! Hatalı usulü eleştirmek, adaleti zayıflatmaz, güçlendirir…

Fikir beyan etmek suç olamaz

Bundan 14 yıl önce benzer iddianameyle karşılaştım: “Örgüt propagandası yapmak.”

O dönem “örgüt” Ergenekon idi!

Bugün “örgüt” İmamoğlu!

Dün “öyle bir örgüt yok” diye direttik, bugün de iddianamede “İmamoğlu örgütü” soyut biçimde geçiyor, örgüt fiilen kanıtlanmış değil…

O dönem “suç” ortaklarım gazeteciler idi, bugün yine gazeteciler. O gün de bugün de gazetecilerin karşısına çıkan aynı suçlama: Yazarak örgüte yardım!

Aynı suçlama gazetecilerin karşısında: Haber-yorumları, “soruşturmayı itibarsızlaştırıyor”, “örgütün lehine algı oluşturuyor” gibi iddialar havada uçuşuyor!

Delillerin gazetecilik faaliyetinden, suç faaliyetini ayıracak biçimde yeterli olmaması; alternatif yorumların dışlanması sürüyor. Gazetecilik yorumu, siyasi yorum, halkın bilgilendirilmesi gibi alternatif yorumlar yerine intiba üzerine iddianameler yazılmış görünüyor…

İddianame “gizli tanık ifadesi”, HTS kayıtları, köşe yazısı, sosyal medya içerikleri gibi kaynaklardan söz ediyor. Ancak bunların delillendirilmesi ve nedensellik bağı net ve şeffaf değil…

Dün olduğu gibi bugün de şu var; “gazeteci örgüte yardım etti” denebilmesi için örgütle irtibat, talimat, finansal destek veya bilinçli ortak amaç gerekir. İddianamenin şüpheli yaptığı gazetecilerin siyasi görüşleri taban tabana zıt! Bu nasıl “örgüt”?

İfademde de söyledim; “Benim işim gerçeği yazmak. Hayatım boyunca karaktersiz gazetecilik yapmadım.”

Hukukun evrensel ilkesidir; tutarlı davranış, mantıksal olarak masumiyet yönünde güçlü göstergedir. Yalan ve suç, kırk yıl aynı çizgiyi koruyamaz. Tarihsel duruşum hiç değişmedi. Kalemime gölge düşürülmesini asla kabul etmeyeceğim.

SON DAKİKA HABERLERİ

Soner Yalçın Diğer Yazıları