Hiçbir ihanet cezasız kalmaz!
Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili ilk “yazıklar olsun” yazımı 2011 yılında yazmıştım…
Genel seçimler yapılmış, Ergenekon Kumpası ile tutsak edilmiş Mustafa Balbay ve dünyaca ünlü Prof. Dr. Mehmet Haberal CHP’den milletvekili seçilmişlerdi. Ancak, Anayasanın ve yasaların hükümleri hiçe sayılarak bu iki isim ve MHP’den seçilen Engin Alan serbest bırakılmamıştı…
CHP Genel Başkanlık koltuğunda henüz birinci yılını dolduran Kemal Bey, sert bir açıklamayla tutuklu milletvekilleri serbest kalmadıkça CHP’li vekillerin Meclis’e girmeyeceklerini söylemişti!
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir olaydı. CHP tabanı, aydınlar, kısacası tüm yurtseverler bu tutuma destek veriyor, siyaset uzmanları bırakılmaları gerektiğini örnekleriyle anlatıyordu.
Zamanın başbakanı bu açıklamaya şu karşılığı vermişti:
-Tıpış tıpış gelirler yeminlerini ederler!
Aynen dediği gibi oldu; milletvekilliklerinin düşeceği korkusu bazılarını fena korkutmuştu besbelli!
-Tıpış tıpış girdiler Meclis’e!
Girmeyenler, girmek istemeyenler de oldu. Onların ipi de sonraki genel seçimde çekilecekti bi güzel! Utanarak ve de öfkeyle yazdığım yazının başlığıydı “Yazıklar Olsun!”
-Epey uzun bir süre CHP ile ilgili tek satır yazmadım.
Yurtsever kıyımı!
Kemal Bey, CHP’nin başında 13 yıl kaldı…
Bu süre içinde tam 11 seçim kaybetti… Gerçi ben umudumu daha birinci yılda kesmiştim. Ve yakın çevresiyle birlikte hakkında yanılmadığımı gayet net bir şekilde gösterdi. CHP’deki yurtsever kadrolar birkaç yıl içinde darmadağın edildi! Partiyle hiçbir ilgisi olmayan, hatta geçmişinde apaçık CHP düşmanlığı yapan tipleri bile doldurdu partiye… The Taraf ismini taktığım, FETÖ oyuncağı gazetenin yazarını İzmir’de birinci sıradan milletvekili yaptı mesela!
Ergenekon-Balyoz kumpaslarının ünlü adalet bakanını Ankara 4. sıradan Deva Partisi kontenjanından listeye koyarak Meclis’e soktu örneğin…
Bir siyasal İslamcıyı Cumhurbaşkanlığına aday göstermekten kaçınmadı iyi mi! Bu kişiyi o kadar iyi tanıyordu ki, ismini bile yanlış telaffuz etti. O kişi de Kemal Bey’e teşekkür ederken Kemal Alemdaroğlu diyerek ne kadar yakın olduklarını ilan etti! Zaten seçimi kaybettikten sonra da gidip MHP’den milletvekili oldu…
Ancak mecbur kalıp aday gösterdiği Muharrem İnce’nin kazanmaması için de elinden geleni yaptı…
2016 yılında Adana mitinginde ellerine kan bulaşmış liberal paydaşları isim isim sayarak meydanı dolduran insanlara “burada” dedirttiğinde tüylerimin nasıl ürperdiğini dün gibi hatırlıyorum…
-CHP’nin kimliğini yerle yeksan etmeyi ise “muhteşem” denilecek bir beceri ile başardı, ne yazık ki!
Mutlak butlanda boğulmak!
Kemal Bey’in hakkında yazacak çok ama pek çok şey var…
Cumhurbaşkanı seçimindeki dayatmacılığı ayrı bir kitap olur! 2019’da başta İstanbul ve Ankara olmak üzere en büyük kentler kazanıldığında dahi seçim kazanamayan genel başkan titrini titizlikle korudu!
Ancak son yaptıklarına, açıklamalarına bakınca “yazıklar olsun” sözcüklerinin dahi yetersiz kaldığı bir savruluşa tanık olduk… Eğer, en başında savcıya giderek “partimizin kurultayı gayet olağan, gayet iyi geçti” demeyi becerebilse bu günlere gelinmeyecekti!
Bunun yerine kendisine koltuk sunulan bir siyasetçi olmayı içine sindirebildi… Söylediklerini okurken yüzümün kızardığını hissettim. “Ne olur ben gelirsem?”, “hukuk ne derse o” mealindeki sözleri ise “pes” dedirtti!
Silivri’de 100’üncü gününü dolduran İstanbul’un seçilmiş başkanı Ekrem İmamoğlu’nun şu sözleri ise içimi acıttı:
-Büyük bir ihanete uğrama duygusuyla karşı karşıyayım. Çok içimi yaktı, tarifsiz bir şekilde kötü hissediyorum…
Ama asıl mesaj şu cümlelerde yatıyordu:
-Hukuksuz bir yargı sürecinin yaşandığını bütün uzmanlar ifade etmektedir. Hepimizin bildiğini ve gördüğünü siz de bilerek ve görerek bu kararı içinize sindirmeye, kararın gereğini yapmaya hazırlanıyorsanız size son sözüm olsun: utançla hatırlanırsınız, lanetlenirsiniz. Tenezzül etmeyin. Ailenize ve çocuklarınıza temiz bir isim bırakmak istiyorsanız girdiğiniz bu yoldan geri dönün. Girdiğiniz yolun sonunda iktidarın koltuk değneği olmaktan başka bir paye yok…
İmamoğlu, konuyu çok iyi kavramış ve ortaya koymuş, ancak şu anda görüntü maalesef tam da anlattığı şekilde! Yanılmayı çok isterim ama bizim meslekte “Poker Face” olarak bilinen eski genel başkan bildiği yolda yürüyecek gibi görünüyor… İşte o zaman “ihanet” sözcüğü dikilecek karşısına ve bu yazının başlığı girecek devreye:
-Hiçbir ihanet cezasız kalmaz!