İkinci ve üçüncü perdeyi bekliyorum!
Trol artığı arkadaşlar mesaj atıp soruyorlar:
-Ne oldu, karalar bağladın da elin kaleme mi gitmiyor!
Bahse konu olan o “müthiş” PKK fesih bildirgesi… İyice terbiyesizleşenler, bu sütunda asla kullanmayacağım sözcüklerle saldırıyorlar, bu “büyük zaferin” ağırlığı altında ezildiğimi söyleyenler de var tabii…
Öncelikle, bu ülkenin yüz akı yurtsever gazetecileri, akademisyenleri, oynanan oyunu gayet güzel yazdılar, TV’lerde gayet anlaşılacak biçimde tane tane anlattılar… Mesela, Silivri’de tutsaklığının 100 gününü geride bırakan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, durumu şöyle özetledi:
-Feshedilen PKK değil, Türkiye’nin ulus devletidir!
Özdağ, “Bir terör örgütü feshedilmez, silah bırakır ya da teslim olur” dedikten sonra örgütün yapısal olarak dağılmadığını, aslında yeniden organize olmaya çalıştığını da vurguladı!
Zafer Partisi lideri geçmiş örnekleri de tek tek hatırlattı:
-Annan Planı, AB üyelik süreci, Dolmabahçe Mutabakatı, Suriye politikaları…
Bu süreçlerin tamamının ilk anda “zafer” olarak sunulduğunu ancak sonunda Türkiye’nin ulus devlet yapısına yönelik ciddi tehditler doğurduğunu belirterek “Şimdi de aynı taktik devrede, ulus devletin tasfiyesi ve yeni bir siyasi yapının temelleri atılıyor” dedi…
-Ben de aynen böyle düşünüyorum!
Öcalan’a övgüler!
Bu arada Öcalan için yapılan övgü dolu açıklamalar da gözlerimi yaşarttı doğrusu…
Mesela, yeni çözüm sürecinin açılmasında büyük emekleri olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “barış tohumları nihayet tomurcuklanmış ve çiçek açmıştır” şeklindeki açıklamasında Öcalan’a da şöyle teşekkür etti:
-27 Şubat barış ve demokratik toplum çağrısıyla tarihsel sorumluluğu üzerine alan PKK’nın kurucu önderi Abdullah Öcalan’a teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum…
Daha düne kadar “bebek katili” sıfatıyla andığı terör örgütünün kurucusunu “Kurucu önder” sıfatıyla anması da tarihsel bir dönüşüm olarak kayıtlara geçti tabii…
Ancak anlamadığım konu şu:
-PKK bildirgesindeki Türkiye’nin Tapusu Lozan ve 1924 anayasası için “Kürt inkar ve imha siyaseti”, soykırım türünden iddialar karşısında niçin bir yanıt ihtiyacı duymadı?
Bakın mesela, AKP MKYK üyesi ve eski Milletvekili Orhan Miroğlu PKK’nın Lozan açıklamasına kendince gayet net bir açıklama getirdi:
-Lozan delinecek diye feveran ediyorlar! Lozan’la beraber kimi sınıf ve zümrelerin elde ettiği kazanımların ellerinden kayıp gideceğinden, tarihe karışacağından korkuyorlar!
Ehh, Miroğlu bu şekilde “eteğindeki taşları dökünce” sahneyi AKP İstanbul Milletvekili Azmi Ekinci alıverdi. Barzani’nin kanalına konuşan Ekinci “Örgüt silah bırakma kararından vazgeçer mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
-Bu örgütün kurucusu ve lideri sayın Öcalan ilan etti… Bu örgüt artık bitmiştir!
Kuşkunuz olmasın daha çok övgüler ve güzellemeler göreceğiz…
Gerçekler saray yazıcısından!
Bu daha ilk perde…
Bu perdede iktidar ve paydaşlarının, yandaş kalemlerinin halk üzerinde “algı metotlarını” sıklıkla okuyacağız, izleyeceğiz…. “Terörsüz Türkiye” başlığını da öyle…
Ancak ben dün saraya yakınlığı ile bilinen Abdülkadir Selvi’nin yazdıklarını okuduğumda “işte budur, helal olsun” dedim. Bu arkadaş günlerdir süren yazı maratonunun en doğru, hangi hedefe koşulduğunu en iyi anlatan yazısını kaleme almıştı… Önce yazının ana fikrini özetlediği cümlesini paylaşayım:
-Erdoğan bu ülkeye daha çok hizmet etmeye devam edecek!
İşte bu kadar! Mevzu bu denli açık şekilde ortaya konulmuşsa gerisi teferruattır! Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı bir kez değil “sürekli” gündemde olacağı bundan güzel anlatılamazdı! Selvi AKP’li Cumhurbaşkanı’nın yaptığı büyük hizmetlerden kendi deyişiyle bazılarını da saymıştı. Ancak yukarıdaki ana fikir diğer yazdıklarını “teferruat” haline sokuyordu…
Bu yazıdan esinlenen, geride kaldığı için hayıflanan yandaş kalemlerin methiyelerini de önümüzdeki süreçte defalarca okuyacağınızdan emin olabilirsiniz!
Bana gelince; bu yazıların üzerine daha ne yazılabilir ki! Bu ülkenin yurtsever kalemlerinin yazdığı tüm yazıların altına imzamı atıyorum…
Ayrıca, oyunun ikinci ve üçüncü perdelerini de merakla bekliyorum… Umuyor ve diliyorum ki “Terörsüz Türkiye” iddiaları, yeni anayasa yapılması, böylece Cumhurbaşkanlığı yolunun açılması ve Cumhur İttifakı iktidarının sürmesi için yapılmamış olsun…
-Ancak o zaman alkışlanmaya layık olacaktır!